Sahipsiz gemi, gemi sicil kayıtlarında malikin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne göre mülkiyeti terkin edilmemiş gemilere verilen addır. Sahipsiz gemi kavramı 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 998’de;
“Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir. Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder.”
şeklinde ifade edilmek üzere açıklanmıştır. Esasen kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere sahipsiz gemiye dair bilinmesi gereken en mühim konu işbu geminin mülkiyetinin hangi şekillerle iktisap edileceği konusudur. Bu yazımızda kanun maddesinde belirtilen özellikleri taşıyan sahipsiz gemileri, işbu gemilerin mülkiyetinin nasıl ve kim tarafından kazanılabileceğini açıklayacağız.
Yazı İçeriği
1. Sicile Kayıtlı Sahipsiz Gemi
2. Sicile Kayıtlı Olmayan Sahipsiz Gemi
3. Yargıtay Kararları Kapsamında Sahipsiz Gemi
Her ne kadar TTK’ da tek madde şeklinde açıklanmış olsa da 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında zilyet, mülkiyet hakkı ve iktisabı sahipsiz geminin mülkiyetinin kazanımı konusunda oldukça ilintilidir. Gemi mülkiyetinin kazanımına dair daha detaylı bilgi edinmek için ise sitemizde yer alan “Gemi Mülkiyetinin Kazanılması, Sicile Tescil ve Terkini” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
1. Sicile Kayıtlı Sahipsiz Gemi
Sahibi bulunmayan herhangi bir eşyaya malik olma saikiyle el koymaya; sahiplenme diğer adı ile ihraz adı verilir. Geminin bir sicile kayıtlı olması, kimliğe sahip olması demektir, bu geminin tabiiyeti ve güvenliği için oldukça önemlidir. Gemi sicillerinde geminin hangi ülke bayrağı taşıdığını ve üzerindeki hakları belirttiği gibi geminin malikini de içeren bilgilere sahiptir. Bunun yanında gemi sicili halka açık olması ile de sicile itimat unsurunu sağlamaktadır. Bu da demek oluyor ki gemi sicilinin kontrol edilmesi ile geminin malikinin kim olduğu açıkça görülebilmektedir.
Gemi Siciline dair daha detaylı bilgi edinebilmek için sitemizde yer alan “Gemi Sicili ve Tescili” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
Her ne kadar geminin sicile kaydedilmemesi halinde ise gemi kimliksiz ve sahipsiz olduğu varsayılsa da TTK 998/1 hükmünde “malikin kim olduğu anlaşılamayan” ifadesine dikkat etmekte fayda vardır. Zira “malikin kim olduğunun anlaşılmama” durumunun kim tarafından, nasıl tespit edildiği muğlak bir durumdur. Sicile gemisini kaydettiren malik, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçtiğini gemi sicil müdürlüğüne bildirmek ve bu durumu tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti terk edebilmektedir. Bu husus Türk Ticaret Kanunu madde 1004’te hüküm altına alınmıştır. Bu şekilde sahipsiz bir hale gelmiş gemiyi ihraz etme hakkı yalnızca devlete aittir. Devlet, sahipsiz gemiyi gemi siciline kendi adına tescil etmesi ile mülkiyet hakkını iktisap etmiş olur. Bu husus da Türk Ticaret Kanunu madde 998’de;
“Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir.
Devlet kendisini gemi siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti iktisap eder”
şeklinde ifade edilerek hüküm altına alınmıştır. Bilindiği üzere gemi siciline, gemi üzerindeki başkaca haklar da tescil edilir, ipotek ve intifa hakları da bunlardan birkaçıdır. İpotek hakkı güvence altına alınan alacağa bağlı bir hak iken intifa hakkı ise bir eşya üzerinde malikin sahip olduğu kullanma, semerelerinden yararlanma ve tüketme yetkilerinden kullanma ve yararlanma yetkilerinin bir başkasına tahsis edilmesidir.
İntifa hakkı Türk Medeni Kanunu madde 795’te;
“İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur.
Taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümler uygulanır.
Taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebilir. Tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebilir.”
şeklinde ifade edilerek hüküm altına alınmıştır.
İpotek hakkı ise TMK madde 881’de;
“Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.
İpoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez.”
şeklinde tanımlanmıştır.
Tanımı yapılan bu iki hak, gemiler üzerinde kurulabilen ve kurulması halinde sicile tescil edilmesi gereken iki haktır. Gemi mülkiyetinin terkini halinde ise sicile kayıtlı gemi üzerinde mevcut ipotek, intifa hakkı sona ermez; devletin sahiplenme yolu ile iktisap ettiği gemi üzerinde söz konusu haklar varlığını sürdürmeye devam eder.
2. Sicile Kayıtlı Olmayan Sahipsiz Gemi
Makalelerimizde her ne kadar gemilerin sicile kayıtlı olması gerektiğinden, sicilin fonksiyonlarından ve faydalarından bahsetsek de bazı gemi malikleri gemilerini sicile tescil etmeyebilirler. Sicile kayıtlı olmayan geminin sahipsiz gemi haline gelmesi için ise sicile bildirilmesi ve bu durumun tescil ettirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple; sicile kayıtlı olmayan gemi, malik tarafından mülkiyet hakkından vazgeçme kastı ile terk edilir ise sahipsiz gemi haline gelir. Bu cümledeki “mülkiyet hakkından vazgeçme kastı” önemli bir ifade olup malikin kullanmadığı dönemde gemiyi bir yere uzun süreliğine bağlaması mülkiyet hakkından vazgeçtiği anlamına gelmemektedir. Bu sebeple sicile kayıtlı olmayan sahipsiz geminin mülkiyet iktisabında malikin mülkiyeti terkin kastı oldukça önem arz etmektedir. Sicile kayıtlı olmayan gemilerin mülkiyet iktisabı ile sicile kayıtlı olan sahipsiz gemilerin mülkiyet hakkını kazanması arasında önemli bir fark vardır ki bu fark sicile kayıtlı olmayan sahipsiz gemilerin herkes tarafından mülkiyet hakkının kazanılabilmesi durumudur. Bir üst başlıkta sicile kayıtlı sahipsiz gemilerin yalnızca devlet tarafından sahiplenilebileceğinden bahsetmiştir. Geminin sicile kayıtlı olmaması halinde ise söz konusu sahipsiz geminin mülkiyeti herkes tarafından sahiplenme yolu ile iktisap edilebilir. Söz konusu durum Türk Medeni Kanunu madde 767’de;
“Sahipsiz bir taşınırı malik olmak iradesiyle zilyetliğine geçiren kimse, onun maliki olur.”
şeklinde hüküm altına alınmıştır. Söz konusu hüküm terk edilmiş tüm taşınırlar açısından geçerlidir. Sicile kayıtlı olmayan gemiler de bu kanun maddesi kapsamında sayılmaktadır. Fakat sahipsiz geminin herkes tarafından ihraz edilebilmesi için; geminin sicile kayıtlı olmadığının şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespiti akabinde ihraz yolu ile mülkiyet iktisabı yapılmalıdır. Aksi halde geminin mülkiyetinin kazanılması mümkün değildir.
3. Yargıtay Kararı Kapsamında Sahipsiz Gemi
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.10.2015 tarihli 2015/3556 Esas ve 2015/9971 Karar sayılı ilamında makalemizde açıklanan hususların pratikte nasıl karşılaşılacağını somut bir şekilde açıklandığından yer vermekte yarar olduğu kanısındayız;
“H.. H.. olarak görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/12/2014 tarih ve 2014/1286-2014/404 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 7818389 IMO numaralı C. A. bayraklı, M/V R. isimli geminin yöneticisi olduğunu, geminin uluslararası sularda seyir halinde iken C. 2020 marka 6,5 metre civarında sürat motorunu bulduğunu ve M/V R. isimli geminin arkasına takılarak U.’ya sefer esnasında transit geçiş yapılan Türk karasularına getirildiğini, tekne sahibinin yapılan araştırmalar sonucunda tespit edilemediğini belirterek açık denizde/uluslararası sularda C. 2020 marka 6,5 metre civarındaki sürat motorunun sahipsizliğinin tespiti ile müvekkili gemi yöneticisi T. Gemicilik San ve Tic Ltd Şti’ye veya bu şirketin göstereceği herhangi bir kişi yada şirket adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, TMK 767 ve 769.maddelerin gerekçeleri ile birlikte yorumu ve bu maddelere ilişkin açıklama ve yorumlardan ekonomik değeri olduğu açık olan davaya konu sürat motorunun sahipsiz olduğundan söz edilemeyeceği, davaya konu sürat motorunun sahipsiz eşya değil TMK 769.madde kapsamında bulunmuş eşya olduğu ve bulunmuş eşyanın mülkiyetinin ne şekilde kazanılacağının TMK 771.maddede düzenlendiği, bulunan şeyin malikinin ilan veya kolluk kuvvetlerine yada muhtara bildirme tarihinden başlayarak 5 yıl içinde ortaya çıkmaması halinde bulan kimsenin yükümlülüklerini yerine getirmiş olmak koşulu ile o şeyin mülkiyetini kazanacağının düzenlendiği, bulunmuş eşyanın mülkiyetinin kazanılmasına dair TMK 771.maddede düzenlenen koşulların davada bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı tarafından bulunan sürat motorunun sahipsiz olduğunun tespiti ve davacı adına tescili istemine ilişkindir. İşbu davada uygulanacak hükümlerin belirlenmesi yönünden davacı tarafından bulunan sürat motorunun sahipsiz olup olmadığının belirlenmesi gerekirse de, davaya konu sürat motorunun sahipsiz olduğunun belirlenmesi halinde dahi açılan davanın H.. H.. olarak görülemeyecek olmasına göre, sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 06/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yukarıda yer vermiş olduğumuz Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere bir geminin mülkiyetinin sahiplenme yolu ile iktisap edilebilmesi için geminin sahipsiz olması gerektiği, sahipsiz olduğu hususunda kesinlik olmadığından davanın reddine karar verilen Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
İlgili Mevzuatlar: