Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesine göre yoksulluk nafakası süresizdir. Nafaka yükümlülüğü, mahkeme kararıyla kaldırılmadıkça veya nafaka alacaklısı evlenmedikçe ya da vefat etmedikçe devam eder. Bu yüzden yoksulluk nafakası kamuoyunda süresiz nafaka olarak anılmaktadır. Ancak bu durum, yıllardır süregelen bir tartışmanın merkezinde yer almakta; süresiz nafakanın hak mı, yoksa mağduriyet mi yarattığı konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir.
Peki, süresiz nafaka gerçekten ekonomik güçsüzlüğe karşı bir güvence mi, yoksa ömür boyu sürebilecek adil olmayan bir yükümlülük mü? Bu yazıda, süresiz nafakanın hukuki dayanaklarını, sona erme koşullarını ve güncel tartışmaları ele alacağız.
Yazı İçeriği
1. Süresiz Nafaka Nedir?
Boşanma sonrası eşlerden birinin ekonomik olarak zor duruma düşmesi veya hayat standardının ciddi şekilde düşmesi, hukukun çözüm bulmaya çalıştığı önemli konulardan biridir. İşte bu noktada yoksulluk nafakası, ekonomik olarak zayıf durumda kalan eşe destek olmayı amaçlayan bir düzenleme olarak karşımıza çıkar.
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. maddesi, yoksulluk nafakasının süresiz olabileceğini öngörmektedir. Yani nafaka yükümlüsü, mahkeme tarafından aksi bir karar verilmedikçe ya da nafaka alacaklısının evlenmesi veya ölmesi gibi hukuki sona erme sebepleri gerçekleşmedikçe ödeme yapmak zorundadır. Bu sebeple yoksulluk nafakası, kamuoyunda “süresiz nafaka” olarak adlandırılmaktadır.
1.1. Süresiz Nafakanın Tanımı ve Hukuki Dayanağı
Süresiz nafaka, boşanma nedeniyle ekonomik açıdan zor duruma düşen eşin, diğer eşten belirli şartlar altında süresiz olarak mali destek almasını ifade eder. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. maddesine göre, nafakaya hak kazanabilmek için nafaka talep eden eşin, boşanmada diğer eşten daha ağır kusurlu olmaması yeterlidir.
Türk Medeni Kanunu Madde 175 – Yoksulluk Nafakası:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Bu düzenlemeye göre, süresiz nafaka bağlanabilmesi için şu şartların oluşması gerekmektedir:
✔ Nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi,
✔ Boşanmada diğer eşten daha ağır kusurlu olmaması,
✔ Nafaka yükümlüsünün ödeme gücüne sahip olması.
Kanun metninde evliliğin süresi, ortak çocuk olup olmaması veya nafaka yükümlüsünün boşanmada kusurlu olup olmaması gibi faktörler dikkate alınmamaktadır. Bu nedenle süresiz nafaka uygulaması, adil olup olmadığı yönünden zaman zaman eleştirilmektedir. Özellikle nafaka süresinin belirlenmemesi ve ekonomik bağımsızlık konusundaki etkileri, süresiz nafaka tartışmalarının merkezinde yer almaktadır.
1.2. Süresiz Nafakanın (Yoksulluk Nafakasının) Şartları
Süresiz nafaka (yoksulluk nafakası), belirli koşulların sağlanması halinde mahkeme tarafından hükmedilen mali bir yükümlülüktür. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi, süresiz nafaka kararı verilebilmesi için bazı temel şartların varlığını zorunlu kılmaktadır. Bu şartlar şunlardır:
- Taraflardan Birinin Talepte Bulunması: Mahkemenin süresiz nafakaya hükmedebilmesi için, nafaka talep eden eşin boşanma davası sürecinde veya boşanma kesinleştikten sonra nafaka talebinde bulunması gerekmektedir. Mahkeme, re’sen (kendiliğinden) süresiz nafakaya karar veremez.
- Talep Eden Eşin Daha Ağır Kusurlu Olmaması: Süresiz nafaka talep eden eşin, boşanma sürecinde diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Eğer nafaka talep eden eş, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusurlu ise nafaka talebi reddedilir. Ancak, eşit kusurlu veya daha az kusurlu olan taraf, diğer koşulları sağlaması halinde süresiz nafaka alabilir.
- Talep Eden Eşin Yoksulluğa Düşmesi: Nafaka talep eden eşin, boşanma sonrasında geçimini sağlayamayacak bir mali duruma düşmesi gerekmektedir. Mahkeme, nafaka talep eden eşin, gelir durumu, mal varlığı, çalışma gücü ve istihdam edilebilirlik durumu gibi kıstasları değerlendirerek yoksulluğa düşüp düşmediğini tespit eder.
- Nafaka Ödeyecek Eşin Mali Gücü ile Orantılı Olması: Süresiz nafaka miktarı belirlenirken, nafaka yükümlüsünün (ödeyecek tarafın) mali gücü dikkate alınmalıdır. Eğer nafaka ödeyecek tarafın gelir durumu yetersizse, mahkeme süresiz nafaka ödenmesine hükmedemez. Nafaka miktarı, yükümlünün mali gücünü aşan bir yükümlülük doğurmamalıdır.
Yoksulluk nafakası hakkında daha detaylı bilgi almak için Yoksulluk Nafakası ve Şartları başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
1.3. Yoksulluk Nafakasının Süreli Nafakadan Süresiz Nafakaya Dönüşme Süreci
Türk hukukunda süresiz nafaka uygulaması, her zaman geçerli olan bir düzenleme değildi. Öncesinde, yoksulluk nafakasına belirli bir süre sınırı getiriliyordu. 743 sayılı eski Medeni Kanun’un 144. maddesine göre, boşanma sonucunda kusursuz olan eş, büyük bir yoksulluğa düşmesi halinde en fazla bir yıl süreyle nafaka alabiliyordu.
Ancak, süresiz nafaka uygulamasının temelleri 04.05.1988 tarihinde yapılan bir kanun değişikliğiyle atıldı. 12.05.1988 tarihinden itibaren yürürlüğe giren bu düzenleme, yoksulluk nafakasının süre sınırlaması olmaksızın ödenmesini öngördü. Bu tarihten itibaren nafaka, mahkeme kararıyla kaldırılmadıkça veya nafaka alacaklısı yeniden evlenmedikçe süresiz hale geldi.
Yapılan bu değişiklik, o dönemde nafaka alacaklısı lehine önemli bir kazanım olarak görülse de, zaman içinde süresiz nafaka uygulaması hakkaniyet ve eşitlik ilkeleri açısından yoğun eleştirilere konu olmaya başlamıştır. Özellikle, evliliğin süresi ne olursa olsun ömür boyu nafaka ödenmesi riski, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmıştır. Süresiz nafakanın kaldırılması veya belirli bir süreyle sınırlandırılması gerektiğine yönelik görüşler, günümüzde de hukuki ve siyasi düzeyde gündemdeki yerini korumaktadır.
2. Süresiz Nafakanın Kaldırılması ve Sona Ermesi
Süresiz nafaka, adından da anlaşılacağı üzere mahkeme tarafından aksi bir karar verilmedikçe veya belirli hukuki sebepler gerçekleşmedikçe devam eden bir yükümlülüktür. Ancak belirli durumlarda nafaka kendiliğinden sona erebilir veya nafaka yükümlüsü tarafından kaldırılması için mahkemeye başvurulabilir.
2.1. Süresiz Nafakanın Kendiliğinden Sona Erme Sebepleri
Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesine göre, bazı durumlarda süresiz nafaka herhangi bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın kendiliğinden sona erer. Bu durumlar şunlardır:
- Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi: Nafaka alacaklısı başka biriyle evlendiğinde, süresiz nafaka yükümlülüğü otomatik olarak sona erer. Bu durumda nafaka ödeyen tarafın ayrıca mahkemeye başvurmasına gerek yoktur.
- Taraflardan birinin vefat etmesi: Nafaka hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan, nafaka alacaklısının veya nafaka yükümlüsünün vefat etmesi durumunda nafaka yükümlülüğü sona erer. Bu hak mirasçılara geçmez ve nafaka ödemesi artık yapılamaz.
2.2. Süresiz Nafakanın Kaldırılması İçin Talepte Bulunma Şartları
Süresiz nafakanın kaldırılması, nafaka yükümlüsü tarafından mahkemeye başvurularak talep edilebilir. Ancak mahkemenin bu talebi kabul etmesi için bazı şartların sağlanması gerekmektedir:
- Nafaka alacaklısının fiilen evli gibi yaşaması: Nafaka alacaklısının başka biriyle resmi nikâh olmaksızın evlilik benzeri bir hayat sürmesi halinde, bu durum kesin delillerle mahkemeye sunulmalıdır.
- Nafaka alacaklısının ekonomik olarak yoksulluktan çıkması: Nafaka alan eşin düzenli bir gelir elde etmesi, iş kurması veya ekonomik olarak kendi geçimini sağlayabilecek duruma gelmesi halinde nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurabilir.
- Nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü kaybetmesi: Nafaka ödeyen tarafın işsiz kalması, iflas etmesi veya ciddi sağlık sorunları nedeniyle çalışamaz hale gelmesi durumunda nafakanın kaldırılması veya azaltılması talep edilebilir.
- Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi: Nafaka alacaklısının ahlaka ve hukuka aykırı bir yaşam sürmesi durumunda, nafaka yükümlüsü mahkemeye başvurarak nafakanın kaldırılmasını talep edebilir.
Mahkemeye sunulacak somut deliller, süresiz nafakanın kaldırılması için belirleyici rol oynamaktadır.
3. Süresiz Nafaka Tartışması: Hak mı, Mağduriyet mi?
Süresiz nafaka, toplumda ve hukuk çevrelerinde en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Düzenlemenin, ekonomik olarak zayıf durumda kalan eşin korunması amacını taşıdığı belirtilse de, uygulamada hakkaniyet, eşitlik ve ölçülülük ilkeleri açısından birçok eleştiriye konu olmaktadır. Özellikle süresiz nafakanın, evliliğin süresi, boşanma sebepleri ve tarafların kusur durumu gibi faktörler dikkate alınmaksızın ömür boyu bağlanabilmesi eleştirilerin temelini oluşturmaktadır.
3.1. Süresiz Nafaka Düzenlemesine Yönelik Eleştiriler
Süresiz nafaka düzenlemesi, hakkaniyet, eşitlik ve ölçülülük ilkeleri açısından çeşitli eleştirilere konu olmaktadır. Mevcut uygulamada, nafakaya hükmedilirken evliliğin süresi, tarafların yaşları, müşterek çocuk olup olmaması veya nafaka alacaklısının kendi geçimini sağlayabilme potansiyeli gibi önemli kriterler dikkate alınmamaktadır.
Mahkemeler, yalnızca tarafların kusur durumunu esas almakta olup, eşit kusurlu olan tarafların dahi süresiz nafaka alabilmesi mümkündür. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultuda olup, süresiz nafaka bağlanması hususunda hakime süreyi sınırlandırma yetkisi tanınmamaktadır. Bu durum, nafaka yükümlüsü açısından ömür boyu sürebilecek bir ekonomik sorumluluk doğurduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Konuyla İlgili Başlıca Eleştiriler:
Süresiz nafaka düzenlemesi, hakkaniyet, eşitlik ve ölçülülük ilkeleri açısından çeşitli eleştirilere konu olmaktadır. Mevcut uygulamanın doğurduğu sorunlar şu başlıklar altında özetlenebilir:
- Nafaka Yükümlüsünün Ömür Boyu Ekonomik Sorumluluk Altında Kalması: Süresiz nafaka, nafaka yükümlüsü açısından ömür boyu sürebilecek bir mali yükümlülük doğurmakta, bu durum ekonomik olarak ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır.
- Evlilik Süresinin Dikkate Alınmaması: Kısa süreli evlilikler sonrasında dahi süresiz nafaka bağlanabilmesi, uygulamanın hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı yönünde eleştirilmektedir.
- Eşit Kusurlu veya Kusursuz Tarafların Dahi Süresiz Nafaka Ödemesi: Nafaka bağlanırken nafaka yükümlüsünün kusurlu olup olmadığı dikkate alınmamaktadır, bu da eşit kusurlu veya tamamen kusursuz tarafların ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalmasına yol açmaktadır.
- Boşanmış Eşler Arasındaki Bağın Koparılamaması: Süresiz nafaka, boşanan eşlerin ekonomik olarak birbirlerine bağlı kalmalarına sebep olmakta ve tarafların yeni bir hayat kurmasını zorlaştırmaktadır.
- Nafaka Yükümlülerinin Kayıt Dışı Çalışmaya Yönelmesi: Süresiz nafaka yükümlülüğünden kaçınmak isteyen kişiler, resmi iş gücünden çekilerek kayıt dışı çalışmaya yönelmekte, bu da vergi kayıplarına ve sosyal güvenlik sisteminin zarar görmesine neden olmaktadır.
Bu eleştiriler doğrultusunda, süresiz nafakanın evlilik süresi, tarafların ekonomik durumu ve yeniden hayata adaptasyon süreci gibi faktörler göz önünde bulundurularak belirli bir süre ile sınırlandırılması gerektiği yönünde görüşler öne sürülmektedir.
3.2. Süresiz Nafakaya İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararlarının Değerlendirilmesi
Süresiz nafaka düzenlemesi, hukuki ve sosyal yönleriyle tartışma konusu olmaya devam ederken, bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla yargı organlarına taşınmıştır. Kestel Asliye Hukuk Mahkemesi, süresiz yoksulluk nafakasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, süresiz nafakanın eşlerden biri için ömür boyu sürecek bir mali yükümlülük doğurduğunu, bunun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve sosyal hukuk devleti ilkesine uygun olmadığını ileri sürerek ilgili hükmün iptalini talep etmiştir.
Başvuruda, süresiz nafakanın doğurduğu hukuki ve ekonomik sorunlar dile getirilmiş olup, söz konusu düzenlemenin Anayasa’nın 2., 10. ve 41. maddelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, süresiz nafakanın Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiş ve başvuruyu oy çokluğu ile reddetmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin 2011/136 E., 2012/72 K. Sayılı ve 17.05.2012 Tarihli Kararının Ret Gerekçeleri
Anayasa Mahkemesi, süresiz nafaka düzenlemesini iptal etmeyerek nafaka alacaklısının korunması gerektiğini vurgulamıştır. Kararda özetle şu gerekçeler öne sürülmüştür:
- Süresiz nafaka, nafaka alacaklısının ölene kadar devam edeceği anlamına gelmez. Bu düzenlemenin amacı, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin, nafaka ödeyen eş tarafından, şartları sağladığı sürece desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır.
- Evlilik birliği sırasında geçerli olan dayanışma yükümlülüğü, boşanma sonrasında da devam edebilir. Yoksulluk nafakasının özünde ahlaki ve sosyal dayanışma ilkeleri yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi, süresiz nafakanın nafaka alacaklısını zenginleştirme amacı taşımadığını ve yalnızca asgari geçim koşullarını sağlamaya yönelik olduğunu belirtmiştir.
- Nafaka yükümlüsünün ekonomik gücü dikkate alınmaktadır. Nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmesi tek başına yeterli değildir; aynı zamanda nafaka yükümlüsünün bu ödemeyi yapabilecek ekonomik güce sahip olması gerekmektedir.
- Süresiz nafaka, sosyal hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yoksulluğa düşen eşin korunması amacıyla getirilen bu düzenleme, sosyal devlet anlayışına uygundur ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırılık teşkil etmemektedir. Ayrıca, Anayasa’nın 10. ve 41. maddeleriyle bir ilgisi görülmemiştir.
Anayasa Mahkemesi Kararının Değerlendirilmesi
Anayasa Mahkemesi’nin ret gerekçelerinden görüldüğü üzere, ilk derece mahkemesinin süresiz nafakanın adaletsiz olduğu yönündeki iddialarına doğrudan bir yanıt verilmemiştir. Mahkeme, yalnızca süresiz nafakanın belli şartlar altında sona erdirilebileceğini belirterek sosyal hukuk devleti ilkesine atıfta bulunmuştur.
Ancak burada “sosyal hukuk devleti ilkesinin gereği” şeklindeki ifade çelişkili bir yorum içermektedir. Zira sosyal hukuk devletinde, bireylerin ekonomik güvenliği esasen devlet tarafından sağlanmalıdır. Bir bireyin ömür boyu sürebilecek bir ekonomik yükümlülüğe tabi tutulması, devletin sosyal sorumluluğunu bireyler üzerinden yerine getirmeye çalıştığı şeklinde yorumlanabilir. Bu durumun, özellikle Anayasa’nın 41. maddesine aykırı olduğu kanaati güçlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi, süresiz nafakanın doğurduğu toplumsal ve ekonomik sorunlara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamış, konuyu yalnızca nafaka alacaklısının korunması açısından ele almıştır. Oysa ki, nafaka yükümlüsünün süresiz bir mali yük altına sokulmasının yaratabileceği mağduriyetler ve sosyal hayattaki olumsuz etkiler göz ardı edilmiştir.
Özellikle günümüzde artan ekonomik koşullar, işsizlik ve gelir dağılımındaki dengesizlikler göz önüne alındığında, nafaka yükümlüsünün ödeme gücünü kaybetmesi durumunda nasıl korunacağına dair hukuki bir çözüm üretilmemesi önemli bir eksikliktir.
Bu nedenle, süresiz nafakanın toplumsal ve ekonomik etkilerinin daha kapsamlı bir şekilde ele alınarak kanun koyucu tarafından yeniden düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Nafaka süresinin evlilik süresi, tarafların yaşı, çalışma durumu ve ekonomik koşulları gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenmesi, hem nafaka alacaklısının mağdur olmamasını sağlayacak hem de nafaka yükümlüsünün ömür boyu bir mali yük altına girmesine engel olacaktır.
4. Süresiz Nafaka Kaldırılacak mı?
Adalet Bakanlığı, süresiz nafaka uygulamasını yeniden ele alarak, nafaka süresinin evlilik süresiyle orantılı olacak şekilde sınırlandırılmasını öngören bir düzenleme üzerinde çalışmaktadır. Bu kapsamda, yoksulluk nafakasının beş yıl ile sınırlandırılması ve boşanmadaki kusur derecesinin daha etkin bir şekilde değerlendirilmesi planlanmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Süresiz nafaka, boşanma nedeniyle ekonomik olarak dezavantajlı duruma düşen eşin korunmasını amaçlasa da, mevcut düzenlemenin adalet, eşitlik ve hakkaniyet ilkeleri açısından ciddi sorunlara yol açtığı görülmektedir. Evliliğin süresi dikkate alınmaksızın süresiz nafaka bağlanması, nafaka yükümlüsünün ömür boyu maddi bağımlılık altında bırakılması, boşanan eşlerin hayatlarını yeniden kurmalarını zorlaştırması ve ekonomik hayattan çekilmelerine sebep olması gibi pek çok olumsuz etkisi bulunmaktadır.
Bu durum, genç erkeklerin süresiz nafaka yükümlülüğüne maruz kalma korkusuyla evlilikten kaçınmalarına neden olmakta, toplumda evlilik kurumuna karşı bir güvensizlik oluşturmaktadır. Süresiz nafaka endişesiyle evlenmekten kaçınan bireylerin sayısının artması, sadece bireysel hayatları değil, toplumsal yapıyı da olumsuz etkilemektedir.
Bu noktada, çözüm üretmesi gereken asıl merci kanun koyucudur. Süresiz nafakanın yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesi için, nafakanın süresinin evlilik süresi, tarafların yaşı, mesleki ve ekonomik durumu gibi kriterler göz önüne alınarak belirlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Uluslararası hukuk sistemleri incelendiğinde, süresiz nafaka uygulamasının pek çok ülkede belirli kriterler çerçevesinde süreli hale getirildiği görülmektedir. Türk hukuk sisteminin de hem nafaka alacaklısını mağdur etmeyecek hem de nafaka yükümlüsünü ömür boyu borçlu kılmayacak bir denge oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına ilişkin daha adil ve sürdürülebilir bir sistem geliştirilmesi, toplumsal refah açısından kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir.
Yoksulluk nafakası ve süresiz nafaka hususunun farklı hukuk sistemlerindeki düzenlemelerine ve yurt dışındaki örneklerine ilişkin hukuki değerlendirmemize Süresiz Nafaka Sorunu : Türkiye’deki Sorunlar ve Küresel Çözüm Modelleri başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.