Sahte belge, gerçek bir ticari işlem veya hukuki ilişki olmadan, varmış gibi gösterilerek düzenlenen ve gerçeğe aykırı bilgi içeren belgedir. Sahte belge, vergi kaçırmak, haksız kazanç elde etmek veya kamu zararına neden olmak amacıyla kullanılabilir. Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre, sahte belge; herhangi bir muamele veya durum olmadığı halde, bunlar varmış gibi gösterilen belgeler olarak tanımlanmıştır. Uygulamada sahte belgeler en çok sahte fatura ya da naylon fatura adıyla karşımıza çıkar. Gerçek bir ticari faaliyete dayanmayan, mal ya da hizmet satışı olmaksızın düzenlenen bu tür faturalar, vergi indiriminden haksız şekilde yararlanmak veya vergi kaçırmak için kullanılır.
Sahte belge kullanma suçu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi uyarınca bir “kaçakçılık suçu” olarak düzenlenmiştir. Bu suçun oluşması için, sahte bir belgenin düzenlenmesi, kullanılması veya ibraz edilmesi yeterlidir. Suçun oluşumu için belgenin tamamen sahte veya kısmen sahte olup olmadığına bakılmaksızın, belgenin vergiye konu işlemlerle ilgili olarak gerçeği yansıtmadığı durumda sahtecilik suçu meydana gelir.
Bu suç, ekonomik düzeni bozucu nitelikte olup, kamu zararına yol açtığı için ağır cezalara tabidir. VUK 359/b uyarınca sahte belge düzenleyen veya kullanan kişiler 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Yazı İçeriği
- 1. Sahte Belge Nedir?
- 2. Sahte Fatura Düzenleme Suçu
- 3. Manevi Unsur
- 4. Suçun Faili
- 5. Vergi İncelemesinde Sahte Belge Tespit Edilmesi ve Suç Duyurusu
- 6. Sahte Belge Düzenleme Suçunda Pişmanlık ve Ceza İndirimi
- 7. Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması
- 8. Sahte Belge Düzenleme Suçunda Zamanaşımı
- 9. Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 10. Sıkça Sorulan Sorular
Bu yazıda sahte belge (sahte fatura) düzenlemeyle ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Sahte belge ve fatura kullanma suçuyla ilgili ayrıntılı bilgi için “Sahte Fatura (Naylon Fatura) Kullanma Suçu ve Cezası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
1. Sahte Belge Nedir?
Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 359/b’ye göre sahte belge, “gerçekte var olmayan bir işlemi olmuş gibi gösteren belge” olarak tanımlanır. Bu belgeler, gerçekte gerçekleşmeyen işlemler için düzenlenmiş olup, ticari ya da hukuki bir dayanağı bulunmayan durumu ifade eder. Sahte belgeler, genellikle vergi avantajları elde etmek veya yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla düzenlenir ve kullanılmaları suç teşkil eder.
1.1. Sahte Belge Tanımı
Bir belge, gerçekte var olmayan işlemleri içeriyor ve bu işlemleri gerçekmiş gibi gösteriyorsa, o belge sahte olarak kabul edilir. Belge üzerinde belirtilen işlemlerin gerçeğe aykırı olması, bu belgenin düzenlenmesinde kötü niyetli bir amacın güdüldüğünü gösterir. Sahte belgeler, ticari hayatta büyük sorunlara yol açar ve ciddi cezai yaptırımlar ile karşılaşılabilir.
1.2. Sahte Belgenin Unsurları
Bir belgenin sahte sayılabilmesi için VUK madde 227’de belirtilen zorunlu şekil şartlarını taşıması gerekir. Eğer bu unsurlar eksikse, belge hukuken hiç düzenlenmemiş kabul edilir ve sahte olup olmadığı değerlendirilmez. Sahte belgenin temel unsurları şunlardır:
- Gerçeğe Aykırılık: Belge, tamamen veya kısmen gerçeğe aykırı bilgiler içerir. Yani, bir mal veya hizmet alımı gerçekleşmemiş olmasına rağmen, belge üzerinde bu işlemler yapılmış gibi gösterilmiştir.
- Kullanma Amacı: Sahte belge, vergi kaçırmak, vergi indirimi almak veya vergi iadesinden haksız yere yararlanmak gibi amaçlarla düzenlenir ve kullanılır.
- Kasıt: Belgeyi düzenleyen ya da kullanan kişi, bu işlemleri bilerek ve isteyerek yapar. Sahtecilik eyleminin oluşması için kasıtlı bir hareketin varlığı şarttır.
1.3. Sahte Belge Kavramının Kapsamı
VUK madde 359‘da yer alan belge kavramı, ticari hayatta kullanılan birçok farklı belge türünü kapsar. Bu belgeler arasında faturalar, irsaliyeler, gider pusulaları, makbuzlar ve fişler gibi birçok ticari belge bulunur. Faturalar ise, sahte belge kategorisinin en sık karşılaşılan örneklerinden biridir. Sahte faturalar, gerçek olmayan ticari işlemleri belgeleyen ve hukuki dayanağı bulunmayan faturalar olarak kabul edilir.
1.4. Sahtecilik Türleri: Tamamen ve Kısmen Sahtecilik
Sahte belge ve sahte faturalar, yapılan sahteciliğin derecesine göre tamamen sahtecilik ve kısmen sahtecilik olarak ikiye ayrılır:
- Tamamen Sahtecilik: Gerçekleşmemiş bir ticari işlemin, faturada gerçekleşmiş gibi gösterilmesidir. Bu durumda, faturada belirtilen işlem tamamen uydurma olup, hiçbir hukuki veya ticari dayanağı yoktur. Örneğin, hiç satın alınmamış bir malın alımına ilişkin düzenlenen bir fatura, tamamen sahtecilik olarak kabul edilir.
- Kısmen Sahtecilik: Faturada hem gerçek hem de sahte bilgilerin yer alması durumudur. Gerçek bir işlemle birlikte, var olmayan bir işlem de faturada gösterilir. Örneğin, gerçek bir malın yanında, hiç alınmamış başka bir malın da faturada gösterilmesi, kısmen sahtecilik olarak değerlendirilir. Bu tür sahtecilik, tamamen sahtecilikten farklı olarak, gerçek bir ticari işlemle sahte bir bilgiyi birlikte içerir.
1.5. Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge ile Sahte Belge Arasındaki Fark
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge, gerçekte var olan bir duruma dayanan, ancak miktar veya mahiyet açısından gerçeği tam yansıtmayan belgedir. Örneğin, gerçekten alınan bir malın faturasında miktarının yanlış gösterilmesi yanıltıcı belge olarak kabul edilir.
Buna karşılık, sahte belge, hiçbir gerçek ticari işlemi yansıtmayan tamamen uydurma bir durumu içerir. Kısmen sahte belgelerde ise, hem gerçek hem de sahte bilgiler bir arada bulunur. Sahte olan kısım, herhangi bir hukuki veya ticari gerçekliğe dayanmaz.
2. Sahte Fatura Düzenleme Suçu
Sahte fatura düzenleme suçu, bir faturanın tüm unsurlarıyla gerçeğe aykırı şekilde doldurulmasıyla oluşur. Bu suçun gerçekleşebilmesi için, faturanın ilk defa gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Fail, faturayı eksiksiz ve gerçeğe aykırı bilgilerle doldurduğunda, düzenleme fiili tamamlanmış olur. Ayrıca, sahte fatura düzenleme suçunun unsurları arasında, faturanın vergi işlemlerinde kullanılmak amacıyla düzenlenmiş olması da yer alır. Faturanın vergi işlemleri için kullanılmaya uygun olmaması ya da gerekli tüm unsurları içermemesi durumunda, düzenlenen belge sahte belge niteliği taşımaz.
Sahte fatura düzenlemenin temel amacı, bu faturayı maliyet ya da gider olarak gösterip, gerçekte elde edilen kârı gizleyerek daha az vergi ödemeyi sağlamaktır. Ancak, Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 359/b’ye göre, sahte fatura düzenleme suçunun oluşması için faturanın kullanılması ya da vergi ziyaına neden olması şart değildir. Suçun işlenmiş sayılması için, sahte faturanın düzenlenmiş olması yeterlidir; fiilen kullanılması zorunlu değildir.
Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 359/b
Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.
İlgili madde metninde de belirtildiği üzere, sahte fatura düzenleyen kişiler üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ceza, sahte belge düzenleme fiilinin ağırlığına ve işleniş biçimine göre değişiklik gösterebilir.
Ayrıca, sahte fatura düzenleyerek vergi ziyaına sebep olunmuşsa, bu kişilere ek olarak vergi ziyaı cezası da verilebilir. Vergi ziyaı suçu, devletin vergi alacağının eksik ya da geç tahsil edilmesine sebep olan bir eylemdir ve hem cezai hem de mali yaptırımlar içermektedir.
Vergi ziyaı suçu ve cezası hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için, “Vergi Ziyaı Suçu ve Cezası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz. Bu yazı, vergi ziyaı suçunun unsurlarını ve bu suç için öngörülen yaptırımları ayrıntılı olarak ele almaktadır.
2.1 Sahtecilik Türleri: Tamamen ve Kısmen Sahtecilik
Suçun oluşumu için faturada fiili bir sahtecilik yapılması gerekmez; faturanın sadece suretinde sahtecilik yapılması bile suçu oluşturmak için yeterlidir. Ayrıca, faturada tamamen veya kısmen sahtecilik yapılması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu iki sahtecilik türü şu şekilde tanımlanabilir:
Tamamen Sahtecilik: Gerçekleşmemiş bir vergi olayının faturada olmuş gibi gösterilmesidir. Örneğin, hiçbir mal veya hizmet alımı yapılmadığı halde, fatura düzenlenerek bu işlemin yapılmış gibi gösterilmesi tamamen sahtecilik olarak kabul edilir.
Kısmen Sahtecilik: Faturada hem gerçek hem de sahte bilgilerin birlikte bulunmasıdır. Örneğin, gerçek bir mal alımı yapılırken, faturaya gerçekte alınmamış başka malların da eklenmesi kısmen sahtecilik olarak kabul edilir.
3. Manevi Unsur
Sahte belge düzenleme suçu, kasten işlenen bir suçtur. Failin, faturayı bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı şekilde düzenlemesi gerekmektedir. Eğer belge, yanlışlıkla ya da hatalı olarak gerçeğe aykırı düzenlenmişse bu suç oluşmaz. Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 21‘de de belirtildiği gibi, suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımında yer alan unsurların fail tarafından bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesini ifade eder.
Bu çerçevede, sahte belge düzenleme suçunun varlığı için failin sahte belge düzenleme kastıyla hareket etmesi şarttır. Yani, belge bilerek ve isteyerek gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmelidir. Yanlışlıkla yapılan veya hatalı düzenlenen belgeler, bu suçu oluşturmaz.
4. Suçun Faili
Sahte belge düzenleme suçunun faili, sahte belgeyi bilerek ve isteyerek düzenleyen kişidir. Ancak, Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 332 uyarınca, velayet veya vesayet altında bulunan kişiler ile işleri bir kayyıma devredilen kişilerin bu suçtan sorumlu tutulmaları mümkün değildir. Bu durumda, suçun bizzat işlenmesi mümkün olmadığından, cezai sorumluluğun veli, vasi ya da kayyıma yöneltilmesi gerekmektedir.
Tüzel kişiler açısından ise, VUK madde 333 gereğince, sahte belge düzenleme fiilini işleyen gerçek kişiler cezalandırılır. Tüzel kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilemeyeceği için, doğrudan suçu işleyen gerçek kişiler sorumlu tutulur. Ayrıca, eğer sahte belge düzenleme fiili, bir amir ya da yöneticinin emir ve talimatıyla gerçekleştirilmişse, bu durumda Türk Ceza Kanunu kapsamında suça iştirak hükümleri uygulanarak sorumluluk bu kişilere de yöneltilebilir.
5. Vergi İncelemesinde Sahte Belge Tespit Edilmesi ve Suç Duyurusu
Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 367 uyarınca, sahte belge düzenleme suçu ile ilgili tespitler vergi müfettişleri ve yardımcıları tarafından yapıldığında, bu durum rapor değerlendirme komisyonunun mütalaası ile doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmelidir. Aynı şekilde, vergi incelemesine yetkili diğer memurlar da rapor değerlendirme komisyonunun görüşü doğrultusunda vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlık aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunmakla yükümlüdürler.
Cumhuriyet Başsavcılığı, sahte belge düzenleme suçunun işlendiğini öğrenir öğrenmez, ilgili vergi dairesini bilgilendirerek derhal inceleme yapılmasını talep eder. Suçun tespiti üzerine başlatılan incelemenin tamamlanmasından sonra kamu davası açılabilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, vergi incelemesi tamamlanmadan dava açılması hukuki açıdan doğru değildir ve incelemenin tamamlanması beklenmelidir.
Vergi dairelerince hazırlanan ve Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilen raporlar, kanunda belirtilmiş bir zorunluluk olsa da, Cumhuriyet Savcısı bu raporlardaki deliller ve nitelendirmelerle bağlı olmaksızın bağımsız bir soruşturma gerçekleştirme yetkisine sahiptir. Başsavcılığın yürütülecek soruşturma sürecinde rapordaki bilgilerin ötesinde kendi değerlendirmelerini yapma hakkı bulunmaktadır. Bu durum, vergi inceleme raporlarının suçun soruşturulması açısından tek başına yeterli olmadığı anlamına gelir; savcılık, delil ve bilgileri geniş bir perspektifte değerlendirme yetkisine sahiptir.
6. Sahte Belge Düzenleme Suçunda Pişmanlık ve Ceza İndirimi
Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanma Şartları
Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 371’e göre, sahte fatura düzenleme suçunu bildiren kişilere pişmanlık hükümleri uygulanır ve bu kişiler hakkında ceza verilmez. VUK madde 359’da belirtilen pişmanlık şartlarına uygun olarak, sahte fatura düzenleme suçunun işlendiğini ilgili makamlara bildirenler hakkında cezai hükümlere başvurulmaz. Pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmek için belirli kanuni şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.
Sahte fatura düzenleme suçunda pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen kişilerin, vergi incelemesi başlamadan önce sahte faturayı düzenlediğini ilgili makamlara bildirmesi gerekir. Bildirim sırasında vergi kaybını ve gecikme faizlerini ödemek zorunludur. Ayrıca, kişi hakkında henüz kamu davası açılmamış olmalıdır. Vergi ve faizlerin ödenmeden veya bildirim süresi geçtikten sonra yapılan başvurular, pişmanlık hükümlerinden yararlanma hakkını ortadan kaldırır.
Pişmanlık Durumunda Ceza İndirimi
Sahte fatura düzenlenmesi sonucu verginin eksik ödendiği tespit edilirse, tarh edilen vergi, gecikme faizi ve zammının tamamı ile cezanın yarısı soruşturma aşamasında ödenirse, hapis cezası yarıya indirilir. Kovuşturma aşamasında, hüküm verilene kadar ödenirse hapis cezası üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi veya kesilen ceza olmadığı durumlarda, ceza yine yarı oranında indirilir. Ayrıca, sahte fatura düzenleme suçuna katılan kişilerin bu işten menfaat sağlamadığı tespit edilirse, ceza yarıya indirilir.
Vergi hukukunda pişmanlık müessesesi hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için “Vergi Uyuşmazlıklarında Pişmanlık ve Islah” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
7. Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması
Zincirleme Suç Tanımı ve Uygulama Kapsamı
Sahte fatura düzenleme suçunun birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararı kapsamında işlenmesi durumunda, zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suç, bir suçun sürekli olarak veya birden fazla kez işlenmesi durumunu ifade eder ve bu durumda suçun cezalandırılması, tek bir ceza ile değil, suçun tekrarına bağlı olarak artırılmış ceza ile yapılır.
Zincirleme Suçta Cezanın Artırılması
Eğer bir kişi birkaç yıl boyunca birden fazla kez sahte fatura düzenleme suçunu işlemişse, bu suç zincirleme suç olarak değerlendirilir. Bu durumda, kişi hakkında tek bir ceza verilir. Ancak, bu ceza, normalden dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılabilir. Yani, birden fazla suçun bir araya gelmesiyle oluşan cezai sorumluluk, her bir suçun tek başına değerlendirilmesi yerine, suçların toplamı ve tekrarlılığı göz önünde bulundurularak artırılır.
8. Sahte Belge Düzenleme Suçunda Zamanaşımı
8.1. Dava Zamanaşımı
Dava zamanaşımı, bir suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde dava açılmasını gerektiren hukuki bir kurumdur. Bu süre içerisinde dava açılmadığında, ceza davası açma hakkı ortadan kalkar ve devletin, ilgili suça ilişkin cezalandırma hakkı sona erer. Sahte fatura düzenleme suçunda, dava zamanaşımı süresi 15 yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre zarfında, suçun işlenmesinden itibaren herhangi bir dava açılmazsa, ceza davası açma hakkı düşer ve suçun faili cezai sorumluluktan kurtulur.
8.2. Ceza Zamanaşımı
Ceza zamanaşımı, kişiye verilen cezanın kesinleşmesinden sonra, cezanın ne kadar süre içinde infaz edilmesi gerektiğini belirleyen hukuki bir kurumdur. Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Ceza zamanaşımı süresi dolduğunda, verilen ceza uygulanamaz. Sahte fatura düzenleme suçunda öngörülen ceza zamanaşımı süresi ise 20 yıldır. Bu süre, cezanın kesinleşmesinden itibaren hesaplanır ve infaz edilmemiş ceza bu sürenin dolmasıyla birlikte uygulanamaz hale gelir.
9. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme
Ceza hukuku kapsamında özel bir düzenleme bulunmayan durumlarda, görevli mahkemenin tespiti, suçun öngörülen ceza sınırına göre yapılır. Sahte fatura düzenleme suçu, ceza hukuku açısından değerlendirildiğinde, bu suç için öngörülen ceza sınırı göz önüne alındığında görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir.
Yetkili Mahkeme
Yetkili mahkeme ise, vergi dairesinin görev bölgesine göre belirlenir. Bu, sahte fatura düzenleme suçunun işlendiği yerin, vergi dairesinin yetki alanına bağlı olarak yetkili mahkemenin tespit edilmesi anlamına gelir. Vergi dairesinin görev bölgesindeki mahkeme, suçun işlendiği yerin vergi dairesinin yetki alanına göre belirlenir ve bu mahkeme, davanın yargılamasını yapma yetkisine sahip olur.
Ceza Yargılaması ve Vergi Dairesinin Kararları
Ceza yargılamasında verilen hükümler, vergi dairesini bağlamaz. Bu demektir ki, ceza mahkemesi tarafından verilen kararlar vergi dairesinin kararlarını etkilemez. Aynı şekilde, vergi dairesinin verdiği kararlar da ceza yargılamasına etki etmez. Bu iki süreç birbirinden bağımsız olarak yürütülür ve her biri kendi yetki ve sorumluluk alanında işlemlerini gerçekleştirir. Bu bağımsızlık, ceza yargılamasında adil bir değerlendirme yapılmasını ve vergi işlemlerinin de kendi çerçevesinde yürütülmesini sağlar.
10. Sıkça Sorulan Sorular
Vergi Davalarında Avukat Tutma Zorunluluğu Var mı?
Türk hukukunda, genel olarak tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmelerine izin verilmiştir. Bu durum, vergi davaları için de geçerlidir ve avukat tutmak bazı istisnalar dışında zorunlu değildir.
Ancak, Vergi Hukuku mevzuatının karmaşıklığı ve İdari Yargılama Usul Kanunu’nda belirtilen kısa ve kesin süreler gibi faktörler göz önüne alındığında, bu süreçlerin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi durumunda ciddi hatalar meydana gelebilir. Bu hatalar, hem şekil hem de esas açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir.
Vergi Hukuku alanında yapılan işlemler, son derece ayrıntılı düzenlemeler içerir ve bu süreçlerde hak kaybına uğramamak için, uzman bir avukattan hukuki destek alınması önemlidir. Vergi davalarında profesyonel yardım almak, işlemlerin doğru ve zamanında yapılmasını sağlayarak hak kaybını önleyebilir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.