Vergiyi doğuran olay, vergi mükellefiyeti, tarh, tebliğ, tahsil işlemleri, ceza kesme işlemleri ve uygulamalarından ötürü, ilgili hususa dair borçlu konumundaki mükellefler ile alacaklı konumundaki vergi dairesi başkanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı veya Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında meydana gelen uyuşmazlıklara vergi uyuşmazlığı denmektedir.
Vergi uyuşmazlıklarının sona erdirilebilmesi için, idari çözüm yollarına alternatif olarak, yargısal çözüm yollarına başvurmak da mümkündür. Vergi uyuşmazlıklarının yargısal çözümü, vergi borçlusu ile vergi alacaklısı arasında vergilendirmeden doğan uyuşmazlıklara, yürürlükte bulunan hukuk kuralları çerçevesinde çözüm bulunmasıdır.
Yazı İçeriği
1. Vergi Yargılamasına Ait Temel İlkeler
1.1. Resen Araştırma İlkesi
Vergi yargılaması usulünde, idari yargılama ve ceza yargılaması usullerinde olduğu gibi resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi geçerlidir. Zira vergi yargısı ile çözümlenen uyuşmazlıklar kamu düzeni ile doğrudan ilgilidir. Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemelerinin re’sen araştırma yetki ve yükümlülüğü hususu, 2577 sayılı İYUK’un 20. maddesinde düzenlenmiştir. İşbu hüküm gereğince, vergi yargılaması sürecinde mahkemeler, delillerin araştırmasını yapma ve davanın yürütülmesinde kendiliğinden hareket etme yetkisine sahiptir.
1.2. Yazılılık İlkesi
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama ilkesinin geçerli olduğuna dair düzenleme, 2577 sayılı İYUK’un 1. Maddesinde yer almaktadır. Buna göre, vergi yargısında yazılı yargılama usulü esas olmakla birlikte, belirli sınırlamalar dâhilinde duruşma yapılabilmesi mümkündür. Bu doğrultuda düzenlenmiş olan İYUK m.17 uyarınca, belirli bir tutarı aşan tam yargı davaları ile iptal davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine ya da mahkemece resen verilecek kararla duruşma yapılabilmektedir.
2024 yılı itibarıyla vergi mahkemelerinde, dava konusu tutarın 270.000 TL’yi aşması durumunda duruşma yapılması zorunludur. Bu durumda, tarafların duruşma talebi dikkate alınarak yargılama süreci ilerler. Ancak dava konusu tutar bu sınırın altında olsa bile, mahkeme gerekli görürse tarafların talebi olmaksızın kendi kararıyla duruşma açabilir. Bu uygulama, davaların daha etkin ve adil bir şekilde ele alınmasını sağlamayı hedeflemektedir.
1.3. Kıyas Yasağı İlkesi
Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenmiş olan ‘’Kanunilik İlkesi’’ gereği vergi yargısında ve uygulamasında kıyas yasağı bulunmaktadır. Bu ilke gereğince, vergi yargılamasında hâkim bakmakta olduğu davaya yalnızca kanun hükümlerini uygulamak ve uyguladığı kanun hükümlerini yorumlarken de kıyas yasağını dikkate almak zorundadır.
1.4. Toplu Yargılama İlkesi
İdari yargılama usulünün genelinde olduğu gibi vergi mahkemelerinde de kural olarak toplu yargılama yapılmaktadır. Bu usulün uygulanmasının amacı, kamu düzenini ilgilendiren vergi uyuşmazlıklarında en doğru kararın verilebilmesini sağlamaktır.
1.5. Ekonomik Yaklaşım İlkesi
Bu ilkeye göre, vergiyi doğuran olay tespit edilirken ve vergi hususundaki mevzuat düzenlemeleri yorumlanırken, hukuki biçimlerden ziyade, konunun gerçek ekonomik boyutu ile nitelik ve içeriklerinin esas alınması gerekmektedir.
2. Vergi Davalarının Kapsamı Ve Hukuki Niteliği
2577 sayılı İYUK m.2/1’de belirtildiği üzere idari yargıda davalar, tam yargı davası ve iptal davası olmak üzere iki kategoriye ayrılmaktadır. Buna göre;
- İptal davaları, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden en az birinde sakatlık, başka bir deyişle hukuka aykırılık olduğu ileri sürülen idari işlemin iptali için açılabilen dava türüdür.
İdari işlemin iptali davaları hakkında daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilmek için “İdari İşlemlerin İptali Davası” adresindeki yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Tam yargı davaları ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından ortaya çıkan zararlarının tazmini amacıyla açılan davalardır.
İdare hukukundaki tam yargı davalarına dair daha detaylıya bilgi edinmek için “Tam Yargı Davaları” adresindeki yazımızı inceleyebilirsiniz.
Vergi davaları ise, kural olarak iptal davası niteliğinde olmakla birlikte istisnai olarak tam yargı davası niteliğinde de olabilmektedir.
Vergilendirme sürecindeki kesin ve yürütülebilir nitelikteki işlemlerin iptali istemiyle açılan davalar, iptal davası niteliğindedir. Örneğin, tarh ve ceza kesme işlemlerine, ödeme emrine, ihtiyati tahakkuka dayanan ihtiyati haciz işlemlerine, tescil ve terkin taleplerinin reddine ilişkin açılan davalar vergi yargılamasındaki iptal davalarındandır.
Tam yargı davaları ise, vergi idaresinin bir idari eylem veya işlemi dolayısıyla zarara uğrayan ilgililer tarafından açılan davalardır. Örneğin, tahsil edilmiş vergilere ilişkin olarak idarenin vergiyi iade etmek istememesi veya haczedilen malların gerekli koşullarda muhafaza edilmemesi nedeniyle zarara uğraması halinde açılacak davalar, tam yargı davası niteliğinde olacaktır.
3. Vergi Davalarında Görev Ve Yetki
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6. Maddesindeki düzenlemeye göre, vergi davalarındaki genel görevli mahkemeler, vergi mahkemeleridir. Daha ayrıntılı izah etmek gerekirse, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun “İlk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülecek davalar” başlıklı 24. Maddesi dışında kalan tüm vergi davalarının çözümünde ilk derece mahkemesi olarak vergi mahkemeleri görev yapmaktadırlar. Vergi mahkemelerinde, kanunda öngörülen miktarı aşan davalar kurul halindeki vergi mahkemelerinde görülmekte iken; bu miktarı aşmayan davalar ise tek hâkimli olarak görülmektedir. Söz konusu sınır her yıl güncellenmekle birlikte, 2024 yılı için bu miktar 270.000 Türk lirasıdır.
Vergi davalarında hangi mahkemenin yetkili olduğu hususu ise, 2577 sayılı İYUK’un “Vergi uyuşmazlıklarında yetki” başlıklı 37. maddesindeki düzenlemeye göre tespit edilir. Buna göre;
‘’Madde 37 – Bu Kanununa göre vergi uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme:
a) Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen,
b) Gümrük Kanununa göre alınması gereken vergilerle Vergi Usul Kanunu gereğince şikâyet yoluyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren,
c)Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunun uygulanmasında, ödeme emrini düzenleyen,
d) Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan,
Dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir. ‘’
4. Vergi Davasının Tarafları
Vergi mahkemelerinde dava açmaya yetkili olanlar 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 337. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, vergi mükellefleri ve vergi sorumluları ile haklarında vergi cezası kesilen muhatapların vergi davası açma hak ve yetkileri mevcuttur. İlaveten, sadece tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı açılacak davalarla sınırlı olmak üzere vergi dairelerinin de dava açma hak ve yetkisini haiz oldukları, aynı mevzuat hükmünde düzenlenmiştir.
5. Vergi Yargılamasında Dava Açma Süreleri
2577 sayılı İYUK’un “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesine göre, özel kanunlarda farklı sürelerin öngördüğü istisnai durumlar hariç olmak üzere, Danıştay ve idare mahkemelerinde dava açma süresi altmış gün olup vergi mahkemelerinde ise otuz gündür. Aynı mevzuat hükmünün 2. fıkrasında, dava açma süresinin başlangıç tarihinin nasıl hesaplanacağı detaylarıyla izah edilmiştir. Buna göre,
- İdari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı,
- Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda ise;
- Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın yapıldığı,
- Tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı,
- Tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin gerçekleştiği,
- Tescile bağlı vergilerde tescilin işleminin gerçekleştiği,
- İdarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden itibaren,
yukarıda belirtilen dava açma süreleri içinde yargı yoluna başvurmak mümkündür.
Özetle, ilk derece mahkemesi sıfatıyla vergi mahkemelerinde dava açmak için, istisnalar hariç olmak üzere riayet edilmesi gereken genel dava açma süresi 30 gündür. 2577 sayılı İYUK’da vergi davaları için düzenlenmiş olan 30 günlük süre haricinde, bazı özel kanunlarda dava açma sürelerine ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir. Mevzu bahis istisnai durumların en yaygın örneği olarak; ödeme emirlerine, ihtiyati hacze ve ihtiyati tahakkuka karşı dava açma süresi, 15 gün olarak belirlenmiştir. Söz konusu süreler hak düşürücü süreler olduğundan bu sürelerin geçirilmesi halinde dava açma hakkının kaybına yol açmaktadır.
Vergi yargılaması sürecine dair daha detaylıya bilgiye ulaşmak için “Vergi Yargılaması Süreci” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
İlgili Mevzuat
Mevzuatımızda vergi uyuşmazlıklarının yargısal çözümüne ilişkin düzenlemelerin yer aldığı birden fazla kaynak mevcuttur. 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu bunların başlıca olanlarıdır.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.