Vergi, devletin kamu hizmetlerini finanse etmek amacıyla, vatandaşlardan zorunlu ve karşılıksız olarak topladığı parasal yükümlülüklerdir. Vergiler, devletin en önemli gelir kaynaklarından biridir ve kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Vergilendirme süreci ise, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren, verginin tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil edilmesine kadar geçen aşamaları kapsar. Bu süreç, Vergi Usul Kanunu’nda belirlenen kurallar çerçevesinde yürütülür ve mükelleflerin hak ve yükümlülüklerini düzenler.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 19’a göre, vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın meydana gelmesi veya hukuki durumun tekemmülü ile doğar. Vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi, vergilendirme sürecinin başlamasına sebep olmaktadır. Akabinde “4T Kuralı” olarak da ifade edilen tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil aşamaları gerçekleştirilir.
Tarh, vergi borcunun ve miktarının mükellef nezdinde tespit edilmesidir.
Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.
Tahakkuk, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
Tahsil ise tahakkuk etmiş vergi borçlarının usulüne uygun şekilde ödenmesidir.
Yazı İçeriği
1. Verginin Tarhı
Verginin tarhı, vergi borcunun ve miktarının mükellef nezdinde tespit edilmesi anlamına gelmektedir. Bu işlem, vergilendirmenin aşamalarından ilkidir.
VUK madde 20 hükmündeki tanıma göre; “Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.” Kanun’daki tanımdan da anlaşılacağı üzere, vergi tarhının temelinde bir idari işlem bulunmaktadır. Bu nedenle, vergi tarhiyatı işlemlerinin hukuka aykırılığı iddiasıyla ilgili işlemler aleyhine vergi mahkemelerinde dava açılması mümkündür.
Vergi tarhının tespit edilebilmesi için, öncelikli olarak vergi matrahının belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için ise dört farklı usul mevcuttur:
1.1. Beyannameye Dayanan Tarh
Beyannameye dayanan tarh, vergi miktarını doğrudan etkileyen matrahın mükellef tarafından bir beyanname ile vergi idaresine iletilmesi ve vergi idaresinin bu beyanı göz önünde bulundurarak vergiyi hesaplaması işlemidir. Bu yöntemde, mükellef vergi matrahını ve ödenecek vergi tutarını belirleyip vergi dairesine sunar ve vergi, bu bilgiler doğrultusunda tarh edilir.
Bu süreçte, yükümlü vergi matrahını belirlemek için gerekli bilgi ve belgeleri vergi dairesine teslim ederek beyanname verir. Beyanname usulünde, vergiye ilişkin bilgi ve belgeler doğrudan mükellef tarafından sağlandığı için tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamaları bir arada gerçekleşir.
Bu yöntemde, tarh işlemi mükellefin beyanına dayanarak yapıldığından, yükümlünün bu tarh işleminin hukuka aykırılığını iddia ederek dava açması mümkün değildir. Ancak, kanuni süresi içinde ihtirazı kayıt düşülerek beyanda bulunulmuşsa veya vergi hatası mevcutsa, beyannameye dayanan tarh işlemine karşı dava açılması mümkündür.
1.2. İkmalen Vergi Tarhı
İkmalen vergi tarhı, bir vergi tarh edildikten sonra bir vergi tarh edildikten sonra, bu vergiye ilişkin olarak ortaya çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanarak tespit edilen bir matrah veya matrah farkı üzerinden verginin tarh edilmesidir. İkmalen vergi tarhı usulü, tamamlayıcı bir tarh usulüdür. İkmalen tarh yapılabilmesi için öncelikle bir verginin tarh edilmiş olması gerekmektedir. Bu işlem, vergi beyannamesinin belirlenen sürede verilmemesi, gerekli belgelerin doğru şekilde tutulmaması veya onaylama ve imzalama işlemlerinin gereği gibi yapılmaması durumlarında gerçekleştirilir.
Vergi incelemeleri sonucu matrahın farklı çıkması halinde, matrah farkı üzerinden ek vergi tarh edilir ve ikmalen tarhiyat yapılan mükellefe ihbar edilir. Mükellef, ikmalen tarh işleminin tebliğinden itibaren otuz gün içinde ilgili işleme karşı vergi mahkemesinde dava açabilir. Verginin tahakkuku ise, açılan davanın sonuçlanmasına göre gerçekleşecektir.
1.3 Re’sen Vergi Tarhı
Re’sen vergi tarhı, vergi matrahının defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanarak belirlenemediği durumlarda, takdir komisyonları veya vergi inceleme yetkisine sahip kişiler tarafından hazırlanan vergi inceleme raporları doğrultusunda matrah veya matrah farkı üzerinden yapılan vergi tarhiyatıdır. VUK madde 30’a göre, vergi matrahının belirlenemediği durumlarda, vergi idaresi tarafından belirlenen matrahlar üzerinden vergi tarh edilir.
VUK madde 30/2‘de belirtilen durumlar arasında:
- Vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi,
- Vergi beyannamesinin kanuni veya ek süreler içinde verilmiş olmasına rağmen beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgilerin gösterilmemiş olması,
- Tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olması ya da vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi,
- Defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkân vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması,
- Tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması,
- İmzalatılması zorunlu beyanname ve eklerinin imzalattırılmaması veya tasdik kapsamına alınan konularda yeminli mali müşavir tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi.
Bu durumlarda, vergi matrahının tespitinin mümkün olmayacağı düzenlenmiştir. Bu sebeplerle, re’sen tarhiyat işlemi gerçekleştirilir.
1.4 Verginin İdarece Tarhı
İdarece vergi tarhı, mükellefin vergisel ödevlerini yerine getirmemesi durumunda, vergi idaresinin kendi yaptığı incelemeler sonucunda mevzuatta belirlenen matrahlar üzerinden gerçekleştirdiği vergi tarhiyatıdır. Örneğin, emlak vergisi bu yöntemle tarh edilmektedir.
Re’sen, ikmalen ve idarece yapılan tarhiyat işlemleri, olağandışı tarh usulleridir. İlgililer, bu tarhiyatlara karşı mevzuatta öngörülen usullere uygun olarak dava açma hakkına sahiptir.
2. Verginin Tebliği
Vergilendirmeye ilişkin tüm işlemlerin ilgilisine tebliğ edilmesi gerekmektedir. Vergi mükellefi, işlemin kendisine tebliğinden sonra tarh edilen vergi hakkında bilgi sahibi olabilir ve sorumluluğu bu noktadan itibaren başlar. Ayrıca, muhatabın ilgili işleme karşı dava açma ve itiraz süresi, işlemin ilgilisine tebliğinden itibaren başlar. Bu nedenle, vergisel işlemler sadece tebliğ edildikten sonra yükümlü veya sorumlu açısından hukuki bir anlam ifade eder.
Vergi Usul Kanunu (VUK) madde 21’e göre, “Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir.” Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, tebliğ, vergi yükümlüsü veya sorumlusuna vergilendirme işlemi hakkında bilgi verilmesidir. Bu haliyle tebliğ işlemi, tarhiyat ve tahakkuk işlemleri arasında bir köprü işlevi görür.
Re’sen, ikmalen ve idarece yapılan tarhiyatlarda, tahakkuk işlemi tebliğden sonra gerçekleşir. Ancak beyana dayalı tarhiyat usulünde tahakkuk fişinin tebliğ edilmesine gerek yoktur çünkü bu usulde tarh, tebliğ ve tahakkuk işlemleri bir arada gerçekleştirilir.
Vergiyi ilgilendiren hususların tebliğinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu madde 51’deki atıf sebebiyle Tebligat Kanunu hükümleri değil, Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.
3. Verginin Tahakkuku
Verginin Tahakkuku Vergi Usul Kanunu 22. Maddesinde “Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir aşamaya gelmesidir.” Şeklinde tanımlanmaktadır. Madde kapsamında da açıkça ifade edildiği üzere Verginin tahakkuku, vergi borcunun kesinleşip ödenebilir hale gelmesidir.
Tahakkuk süreci, farklı tarhiyat usullerinde farklı sonuçlar doğurur. Bu nedenle, her tarhiyat usulünün tahakkuk aşaması ayrı ayrı incelenmelidir.
Beyanname Usulüyle Tarhiyatlarda Tahakkuk: Beyanname usulüyle yapılan tarhiyatlarda, vergi dairesi beyannameyi aldığında bir tahakkuk fişi düzenler. Bu fişin bir kopyası mükellefe veya beyannameyi vergi dairesine sunan kişiye verilir. Bu işlemle vergi tahakkuk etmiş olur. Beyanname usulüyle tarhiyatta, tarh-tebliğ-tahakkuk aşamaları bir arada gerçekleşir ve tahakkuk fişinin verilmesiyle vergi kendiliğinden tahakkuk eder. Mükellefin dava açma hakkı sadece ihtirazı kayıt ve vergi hatası ile sınırlıdır. İhtirazı kayıtla beyanname verilmiş olsa bile vergi, tarh anında tahakkuk eder. Ancak ihtirazı kayıtla verilen beyannamelere dayanan işlemler için dava açmak tahsil işlemlerinin durdurulması için yeterli değildir; ayrıca yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.
Re’sen, İkmalen ve İdarece Tarhiyatlarda Tahakkuk: Re’sen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlarda, vergi daireleri önce vergi ihbarnamesini ilgiliye tebliğ eder. Tebliğin ardından, mükellefin uzlaşma, dava açma veya vergiyi ödeme için otuz günü vardır. Dava süresi geçtikten veya açılan dava reddedildikten sonra, vergi tahakkuk eder ve vergi kesinleşir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) madde 27 gereğince, tek taraflı yapılan tarhiyatlarla ilgili açılan davalarda, davanın açılması verginin tahakkukunu da erteleyerek tahsil işlemlerini durdurmaktadır.
Re’sen, ikmalen veya idarece yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıkların çözüm yolları hakkında detaylı bilgi edinmek için Vergi Uyuşmazlıklarının İdari Çözüm Yolları ve Vergi Uyuşmazlıklarında Uzlaşma Yolu isimli makalelerimizi inceleyebilirsiniz. Bu makaleler, vergi uyuşmazlıklarıyla ilgili idari ve hukuki çözüm yöntemlerini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır.
4. Verginin Tahsili
Verginin tahsili, tahakkuk etmiş vergi borçlarının mükellef tarafından usulüne uygun şekilde ödenmesi sürecidir. Tahsil aşaması, vergi borcunun mükellef tarafından nakden veya banka yoluyla ödenmesiyle gerçekleştirilir ve vergilendirme sürecinin tamamlanmasını sağlar. Tahsil, vergi ödemesinden daha kapsamlı bir kavramdır ve iki temel yöntem içerir:
İradi Tahsilat: Mükellef, vergi borcunu kendi isteğiyle, yani iradi olarak ödeyebilir. Bu, vergi mükelleflerinin vergi dairesine başvurarak, belirlenen süre içinde ödemelerini yapmaları anlamına gelir.
Cebri Tahsilat: Eğer mükellef vergi borcunu gönüllü olarak ödemezse, vergi idaresi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun uyarınca cebri tahsilat yöntemlerini kullanabilir. Bu yöntemler, borcun tahsili için hukuki ve idari işlemleri kapsar ve vergi idaresinin mükelleften zorla ödeme talep etmesini sağlar.
5. Sıkça Sorulan Sorular
Vergilendirme Sürecinin Aşamaları Nelerdir?
Vergilendirme süreci, vergiyi doğuran olaydan sonra dört aşamadan oluşur: Tarh, Tebliğ, Tahakkuk ve Tahsil. Vergilendirme süreci, vergiyi doğuran olay ile başlar. Tarh işlemi gerçekleştirilir, ardından tebliğ işlemi tamamlanır. Sonrasında tahakkuk aşamasına geçilir ve nihayetinde vergi tahsil edilir, bu da sürecin tamamlandığını gösterir.
Tarh İşlemi Nedir?
Tarh işlemi, vergi borcunun ve miktarının mükellef nezdinde tespit edilmesidir. Bu işlemde vergi dairesi, vergi alacağını kanunlarla belirlenen matrah ve oranlar üzerinden hesaplayıp, miktar olarak belirler.
Vergi Matrahı Nedir?
Vergi matrahı, mükellefin ödemekle yükümlü olduğu verginin belirlenmesinde temel alınan değerdir. Mükellefin elde ettiği gelirlerden, giderlerinin çıkarılmasıyla kalan miktar vergi matrahını oluşturur.
Tarh İşlemi Kim Tarafından Yapılır?
Tarh işlemi, vergi dairesi tarafından yapılır.
Beyannameye Dayalı Tarh İşlemine Karşı Dava Açılabilir mi?
Genel kural, beyannameye dayalı tarh işlemine karşı dava açılamamasıdır. Ancak, iki durum söz konusu olduğunda dava açılabilir: (1) Kanuni süresi içinde ihtirazı kayıt düşülerek beyanname verilmiş olması, (2) Bir vergi hatasının bulunması. Bu iki durumda, beyannameye dayalı tarh işlemine karşı dava açılabilir.
Vergilendirme Sürecinde Tebligat Nasıl Yapılır?
Vergi hukukunda tebligatlar, Tebligat Kanunu yerine Vergi Usul Kanunu’na göre yapılır. Vergilendirme ile ilgili tüm belgeler, adresi bilinen mükelleflere taahhütlü olarak tebliğ edilir. Adresi bilinmeyen mükelleflere ilan yoluyla tebliğ yapılır. Ayrıca, mükellef kabul ederse, vergi dairesinde veya komisyonda bizzat elden tebligat yapılabilir.
Vergilendirme Sürecinde 4T Kuralı Nedir?
“4T kuralı,” vergilendirme sürecindeki dört temel aşamayı ifade eder: Tarh – Tebliğ – Tahakkuk – Tahsil.
Tahakkuk Nedir?
Tahakkuk, tarh ve tebliğ edilen verginin ödenebilir hale geldiği aşamadır. Bu aşamada vergi idaresi, yükümlüden vergi borcunu ödemesini talep edebilir.
Tahakkukta Zamanaşımı Süresi Kaç Yıldır?
Tahakkuk zamanaşımı, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yılı izleyen takvim yılının başından itibaren beş yıldır. Vergi idaresi bu süre içinde tahakkuk işlemi gerçekleştirmezse, vergi alacağı zamanaşımına uğrar.
Vergilendirme Sürecinde Yapılan Tahsilat ve Ödeme Nedir?
Tahsilat, tahakkuk etmiş vergi borcunun ödenmesidir. Tahsilat işlemi vergi borcunu sona erdirir. Ödeme gerçekleştikten sonra vergi yükümlüsüne bir makbuz verilir.
Tahsilde Zamanaşımı Süresi Kaç Yıldır?
Tahsil zamanaşımı, vergi alacağının vadesini izleyen takvim yılının başından itibaren beş yıldır. Vergi alacağı bu süre içinde tahsil edilmezse, zamanaşımına uğrar. Vergi idaresi, zamanaşımına uğramış bir verginin ödenmesini talep ederse, mükellef zamanaşımı def’inde bulunarak vergi borcunu ödemekten kaçınabilir.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. Vergi Hukuku mevzuatı, ayrıntılı kurallarıyla dikkat gerektiren bir alandır. Hak kaybına uğranılmaması açısından, işlem yapılmadan önce “Vergi Hukuku” alanında uzman avukatlardan hukuki destek alınması tavsiye edilir.
Yorumlar (01)