Konkordato, borcunu ödemek isteyen ancak ekonomik olarak sarsılmış durumdaki iyiniyetli bir borçluyu hukuki koruma altına alan hukuki bir imkândır. Daha açık ifadeyle, ticari durumu sarsılmış olan bir borçlu mevcut borçlarını ödeyemiyorsa yahut borçlarını ödeyememe ihtimali var ise, mevzuattaki konkordato sürecine dair adımları yerine getirerek mahkemeden hakkında konkordato ilan edilmesini isteyebilir. İşbu müessese 7101 sayılı İcra Ve İflâs Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun revize edilmesi ile daha işlevsel bir hale gelmiştir. Konkordato kurumundan yararlanan borçlar bir süre icra ve iflas takiplerinden korunabilmektedir. Fakat kanunda düzenlenmiş olan imtiyazlı alacaklılar konkordato sürecinden önce tahakkuk etmiş işçilik alacakları söz konusu durumdan muaftır.
Yazı İçeriği
1. İşvereni Konkordato İlan Eden İşçinin Durumu
2. İşçilerin Konkordato Sürecinde Korunmasına Yönelik Kanuni Düzenlemeler
3. Kesin Mühleti Verilmesinin İş Sözleşmelerine Etkisi
4. İşçilere Tanınan İmtiyazın Nedenleri
5. 4447 Sayılı Kanun Uyarınca Ücretin Güvencesi
Bu yazımızda işçilerin yegane geçim kaynağı olan ücretlerinin konkordato mühleti içerisinde korunması amacına yönelik ulusal hukuk çerçevesinde gerekli tedbirler açıklanmıştır. Söz konusu müessesede işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde işçilerin çalışmalarından doğan ücret alacaklarının tahsili için iflas tasfiyesinde alacaklılardan kendilerine düşen pay beklenmeksizin alacaklarına kavuşmaları amaçlanmaktadır.
1. İşvereni Konkordato İlan Eden İşçinin Durumu
Borçlu konumunda olan işverenin, borçlarını ödeyememesi veya vadesinde ödeyememe ihtimalinin bulunması, belki de tek gelir kaynağı işverenden aldığı ücret olan işçilerin ekonomik durumunu da oldukça yakından etkilemektedir.
Konkordato kurumu, ilk bakışta yalnızca borçluların avantajına olan bir kurum gibi görünse de, konkordato sürecinin başarı ile sonuçlanması halinde, borçlu konumundaki işveren, alacaklıları yaptığı anlaşmaların mahkemece de onaylanması sonucunda ortaya çıkan ödeme takvimine riayet ederek alacaklılarına olan yükümlülüklerini yerine getirirse, borçlarından deyim yerindeyse arınmış şekilde işletme faaliyetine devam edeceği için bünyesinde çalıştırdığı işçilerini de daha zor durumlara düşmekten kurtarmış olacaktır.
2. İşçilerin Konkordato Sürecinde Korunmasına Yönelik Kanuni Düzenlemeler
İşçilerin konkordato sürecine girmiş işverenleri karşısında korunmasına yönelik kanuni düzenlemeler şunlardır:
- İmtiyazlı Alacak Olarak İşçilik Alacakları
Mevzuatımıza göre, konkordato kapsamında verilen geçici ve kesin mühlet süreleri içinde, borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamaz, önceden başlatılmış icra takipleri durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanamaz. Mevzu bahis takiplere, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre yapılan takipler de dâhildir.
Emredici olan bu hükmün istisnası ise, işçilik alacaklarına ilişkin olarak yapılan takipler ile alınan tedbir ve haciz kararlarıdır. Zira, İcra İflas Kanunu m.294/2’de borçlu hakkında konkordato ilan edilmesi halinde dahi, işçilik alacaklarının da dahil olduğu “imtiyazlı alacaklılar” için haciz yoluyla icra takibi yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir.
Diğer bir deyişle, ikramiye, prim, fazla mesai ücreti, yıllık ücretli izin alacağı, kıdem ve ihbar tazminatı, iş kazasından kaynaklanan tazminat alacakları da “imtiyazlı alacaklar” olarak tabir edilen gruba dahil olup geçici mühlet süresi verilmesinden en fazla bir yıl öncesine ilişkin bir işçilik alacağı için haciz yoluyla takip mümkündür. Dolayısıyla takibe ilişkin haciz, satış gibi işlemler de gerçekleştirilebilecektir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi almak için Hacze İştirak başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ayrıca işverenin konkordato sürecinin başarıya ulaşmaması halinde işverenin iflas etmesi gündeme geleceği için; iflâs sonucunda doğan kıdem tazminatı ve ihbar tazminat talepleri, bir yıllık süre şartı aranmaksızın imtiyazlı kabul edilecektir.
- Konkordato Projesi Ve İşçilik Alacakları
Mevzuatımıza göre, konkordato ilanı sürecinde, borçlu ile alacaklıları arasında ödeme tutarı ve ödeme takvimi konularında mutabakata varılarak, konkordato projesi kabul edilmiş olsa bile, taraflarının fikir birliği içinde oldukları konkordato projesinin mahkemece tasdik edilebilmesi için, işçilik alacaklarının tam olarak ödenmesi şartı aranmaktadır.
- Ücret Garanti Fonu
Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği ve İşsizlik Sigortası Kanunu’nun Ek-1. maddesine göre; işçi çalıştıran işverenin konkordato ilan etmesi, hakkında aciz vesikası alınması, iflâsı, ödeme güçlüğüne düşmesi hallerinde iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan işçinin üç aylık ücreti Ücret Garanti Fonundan ödenecektir. İşçi, diğer alacakları için konkordato sürecinde de icra takibi başlatabilir.
Bu bağlamda, işverenleri hakkındaki konkordato kararları ile beraber, “işçilik alacak belgesi” olarak da tabir edilen işçinin ay ay ücret alacaklarını gösteren belgeyi İŞKUR’a sunmak kaydıyla yapacakları başvuru nihayetinde, işçilerin üç aylık ücretlerinin Ücret Garanti Fonu’nda karşılanarak kendilerine ödenmesini talep etme hak ve imkanları mevcuttur.
- Ücret Garanti Fonundan Yararlanma Şartları
Yukarıda izah edildiği şekilde, işvereni konkordato ilan eden işçinin 3 aylık ücretinin İŞKUR’a başvurusu nihayetinde Ücret Garanti Fonundan karşılanabilmesi için;
- Talepte bulunan işçi son bir yıldır konkordato ilan eden işveren nezdinde çalışıyor olmalı ve
- İşçinin, talep konusu ettiği ücret alacağı için beş yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmamış olmalıdır.
3. Kesin Mühleti Verilmesinin İş Sözleşmelerine Etkisi
Kesin mühlet; konkordato talebinden tasdikine kadar geçecek süreçte borçlunun malvarlığının korunması amacıyla kanun tarafından öngörülen yoldur. Mahkeme tarafından kesin mühlet kararı verilebilmesi için duruşma yapılması gerekmektedir. Hakimin kesin mühlet kararı verebilmesi için oluşması gerekli bir şart vardır. Bu şartlar; konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunmasıdır. Yani; konkordato talebinde bulunan kişinin mali durumunun düzelmesinin mümkün olup olmadığı ve konkordato teklifinde yer alan tasdiki şartların uygulanıp uygulanamayacağıdır. Konkordato talebini inceleyecek olan Asliye Ticaret Mahkemesi borçlunun malvarlığı ve ticari hayatına dair tüm incelemeleri yapıp kesin mühlet kararı verecektir. Kesin mühlet verilmesi halinde borçlunun korunması adına hakkında takip başlatılamaz, önceden başlatılmış olan takipleri ise durur.
İcra-İflas Kanunu madde 296/2’de yer alan düzenlemeye bakılacak olursa sürekli borç ilişkilerinin konkordatonun amacına ulaşmasını engellemesi halinde, konkordato komiserinin uygun görüşü ve mahkemenin onayının alınması ile sözleşmenin feshedilebilecek olmasıdır. Yalnızca düzenlemenin devamına bakıldığında iş sözleşmelerinin istisna olarak belirlendiğini görmekteyiz. Konkordato, kesin mühlet verilmiş olması ve iş sözleşmelerinin konkordatonun amacına ulaşmasında engel teşkil edeceğinden İİK m.296/f.2 uyarınca iş sözleşmeleri için bir fesih sebebi değildir. Bundan dolayı konkordatoya başvuran işveren ile başvurmayan işveren arasında sözleşmenin feshi konusunda ayrım vardır. İki işveren de iş sözleşmesinin feshine ilişkin İş Kanununda hüküm altına alınan maddelere göre feshedebilecektir. İş sözleşmeleri yalnızca haklı ya da süreli fesih sebeplerinin mevcudiyeti halinde sona erdirilebilecek, başlı başına konkordato ise bu sebepler arasında yer almamaktadır.
4. İşçilere Tanınan İmtiyazın Nedenleri
İmtiyazlı alacak niteliğindeki işçilik alacakları İcra-İflas Kanunu 294/2 hükmü gereğince konkordato mühleti alınsa dahi icra ve iflas takibi yapma yasağından muaf tutulmuştur. İşçilik alacakları için icra takibi başlatılabileceği, hali hazırda süren takiplerin ise devam ettirilebileceği düzenlenmiştir. Anayasa’nın 55/2. maddesinde Sosyal Devletin, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri almak zorunda olduğu hususu yer almaktadır. Anayasa’da yer alan hükmün yanında İşverenin Ödeme Güçlüğü Halinde İşçi Alacaklarının Korunmasına İlişkin 173 Sayılı ILO Sözleşmesidir. 1995 tarihinde yürürlüğe giren bu sözleşmede işverenin iflası halinde işçinin alçaklarının korunması ve ulusal hukuk çerçevesinde gerekli tedbirlerin alınması amaçlanmıştır. Bu durumda işverenin ödeme güçlüğü içine düşmesi halinde işçilerin doğacak olan alacakları iflas tasfiyesinde kendilerine düşen payı beklemek yerine tamamen kavuşmaları sağlamak için öncelikli olarak korunmuş olup, ödenememesi halinde bir garanti kurumunca üstlenilecektir.
5. 4447 Sayılı Kanun Uyarınca Ücretin Güvencesi
İşverenin borçlarını ödeyemeyerek ödeme aczine düşmesine sebep olan durumlardan biri olan konkordato, işçilik alacakları hususunda sosyal risk olarak değerlendirilmektedir. İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamında hüküm altına alınan düzenlemeler ile işçilik alacaklarının güvence altına alınması amaçlanmıştır. İşbu kanunun ek 1. maddesinde yukarıda da açıkladığımız “Ücret Garanti Fonu” düzenlenmiştir. Ücret Garanti Fonu özetle; işverenin ödeme aczine düştüğünü belirten hallerden olan konkordato ilan edilmesi riskine karşı, ödenmeyen işçilik alacakları düzenleme ile güvence altına alınmasına yönelik düzenlemedir. Bu doğrultuda konkordato ilanı ile işverenin ödeme aczine düşmesi halinde, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan üç aylık ücret alacakları ücret garanti fonundan karşılanacaktır. Fakat garanti fonundan talep edilebilecek ödeme süresiz olmamakla birlikte işverenin ödeme aczine düşmesine, konkordato ilan edilmesinden önce, son 1 yıl içerisinde işçinin işveren yanında çalışmış olması gerekmektedir. Ücret garanti fonundan yapılacak olan ödemelerin uygulaması ve usulünü düzenlemek amacı ile Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği hazırlanmıştır. Mevzuatın 4. maddesi ücret alacağını;
“İşçinin, iş ilişkisinden kaynaklanan ve işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki ödenmeyen en fazla üç aylık temel ücrete ilişkin alacakları,”
şeklinde tanımlamıştır.
Kurumun işçiye alacağını ödemesi için işçinin işçi alacak belgesi ile talebini gerçekleştirmesi gerekmektedir. İşçi Alacak Belgesi ise yönetmeliğin 8. maddesinde;
“Kurum tarafından ücret alacağının ödenebilmesi için iş sözleşmesinin devam edip edilmediğine bakılmaksızın,
a) İşveren hakkında aciz vesikası alınması durumunda, icra dairesinden alınan aciz vesikası veya 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 105 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca alınacak hacze kabil mal bulunmadığına ilişkin haciz tutanağı ve işveren tarafından düzenlenen işçi alacak belgesi,
b) İşverenin iflası durumunda, mahkemece verilen iflas kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca iflas kararının ilan edildiğini gösteren belge ve iflas dairesi veya iflas idaresi tarafından onaylanan işçi alacak belgesi,
c) İşverenin iflasının ertelenmesi durumunda, mahkemece verilen iflasın ertelenmesi kararı veya İcra ve İflas Kanununun 166 ncı maddesi uyarınca iflasın ertelenmesinin ilan edildiğini gösteren belge ve kayyım tarafından onaylanan işçi alacak belgesi,
ç) İşveren hakkında konkordato ilan edilmesi durumunda, mahkemece verilen kesin mühlet kararı veya İcra ve İflas Kanununun 288 inci maddesi uyarınca kesin mühlet kararının ilan edildiğini gösteren belge ve konkordato komiseri tarafından onaylanan işçi alacak belgesi,
ile birlikte işçinin Kurum birimine mücbir sebepler dışında şahsen başvurması gerekir.”
şeklinde açıklanmış ve başvuru süreci hüküm altına alınmıştır.
İşbu alacağın çekişmeli alacak olarak kabul edilmesi ve bununla birlikte işçi alacak belgesinin işveren tarafından işçiye verilmemesi halinde işçinin tespit davası açabilmektedir. Dava sonucunda tespit hükmünü alan işçi Kuruma başvurması halinde işveren tarafından ödenmeyen üç aylık ücret alacağını alabilecektir. Tespit davası açılması yerine, bu tip çekişmeli alacaklar için İcra – İflas Kanunu madde 308/b’de tanımlanan dava hakkı kullanılabilir. Davanın sonuçlanması halinde, bu kararın Kurum’a sunulması mümkündür.
Konkordatonun genel özellikleri ile nasıl ilan edileceğine ilişkin daha detaylı bilgiye ulaşmak için “Konkordato Nedir? Nasıl İlan Edilir?” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.