“Menfi Tespit” kavramı, kelime anlamı olarak “olumsuz tespit” anlamına gelmekte olup, buradan hareketle, “menfi tespit davası” “borçlu olunmadığının tespiti davası” anlamında kullanılmaktadır. İcra ve İflas Kanunu (İİK) Madde 72 uyarınca Menfi Tespit Davası, gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle hakkında icra takibi yapılmış veyahut icra takibi yapılma tehdidine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açabileceği davadır. Menfi Tespit Davası şartlarının varlığı halinde icra takiplerinden önce veya takip esnasında menfi tespit talepli dava açılabilir. Menfi Tespit Davası’nın borçluya sağladığı en önemli özelliği, birtakım şartların varlığı halinde icra takibini durdurması ve borçlunun, bu dava sonucunda aslında borçlu olmadığının ispatlanması halinde, artık o borç için kendisine dava açılamaması veya hakkında icra takibi yapılamamasıdır.
Yazı İçeriği
1. Menfi Tespit Davası Nedir?
2. Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Şartı
3. Menfi Tespit Davasında Yargılama Usulü ve İspat
4. Menfi Tespit Davasının Kabulü Halinde Verilebilecek Kararlar ve İcrası
5. Menfi Tespit Davasının Reddi Halinde Verilebilecek Kararlar ve İcrası
6. Menfi Tespit Davasında Teminat
7. Menfi Tespit Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
8. Menfi Tespit Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Menfi Tespit Davası genel hükümlere göre görüleceği için yargılama esnasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan hükümler uygulanacaktır. Ayrıca davacı lehine talep ile davalı lehine talep olmaksızın diğer şartların oluşması halinde %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilecektir. Menfi tespit davasında hüküm altına alınan vekalet ücreti, yargılama gideri, harç ve tazminat karar kesinleşmeden icraya konulamaz.
1. Menfi Tespit Davası Nedir?
İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde 72’de herhangi bir tanımlama yapılmamış olup sadece borçlunun, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispatı için menfi tespit davası açabileceği düzenlenmiştir. Ancak kanunda tespit davası şeklinde düzenleme yapıldığı için HMK. Madde 106’da yer alan Tespit Davası’na ilişkin hükümler uygulanacaktır.
HMK Madde 106
“Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.”
Hem İİK’da yer alan hem de HMK’da yer alan hükümler birlikte değerlendirildiğinde Menfi Tespit Davası açılması için;
- Davacı/ borçlunun güncel bir hukuki yararı bulunması,
- Davalı/ alacaklının icra takibi başlatması veyahut icra takibi başlatacağına ilişkin bir hukuki ilişkinin varlığını iddia etmesi,
- Dava konusu borç için genel mahkemelerde açılmış İtirazın İptali veyahut Alacak Davası açılmamış olması,
- İcra takibi başlatılmış ise borcun ödenmemiş olması,
gerekmektedir.
2. Menfi Tespit Davasında Hukuki Yarar Şartı
Hukuki yarar, istisnalar dışında her davada, dava şartı olarak bulunması gereken bir unsurdur. Mahkemece, Menfi Tespit Davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı tespit edilir ise dava reddedilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.
- İcra Takibi Başlatılmadan Önce Açılacak Davada Hukuki Yarar Şartı
İcra takibi başlatılmadan önce; davacının (borçlunun) Menfi Tespit Davası açmak için hukuki yararının var olduğuna kanaat edilebilmesinin ilk koşulu, kendisine, ödemekle yükümlü olduğundan bahisle bir borç bildirilmesidir. Bununla birlikte, kişiye herhangi bir borç yüklenmese bile, hukuken riskli ve belirsiz bir ilişkide bulunması halinde de, yine bu davayı açmak için hukuki yararının olduğu kabul edilebilir. Örneğin bir alacak için ihtarname veya protesto çekilen kişinin hukuki yararı var kabul edilir.
- İcra Takibinden Sonra Açılacak Davada Hukuki Yarar Şartı
İcra takibi başlatıldıktan sonra; borçlu, borca itiraz etmek kaydıyla takibi durdurabileceğinden, itiraz ile duran takibe rağmen açılacak menfi tespit davasında hukuki yararın varlığından bahsedilemez. Fakat takibe itiraz edilmemiş ve yapılan itiraz, itirazın kaldırılması davası ile kaldırılmış ise artık borçlunun menfi tespit davası açmada hukuki yararının bulunduğu kabul edilir. Yine icra takibi açıldıktan sonra borç ödenmişse artık Menfi Tespit Davası değil İstirdat Davası açılması gerekir.
3. Menfi Tespit Davasında Yargılama Usulü ve İspat
Menfi Tespit Davası genel hükümlere görülen bir dava olup HMK’da düzenlenen şartları taşıyan bir dava dilekçesi ile borçlu tarafından alacaklıya karşı açılacaktır. Dava genel hükümlere göre görüleceğinden tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi deliller kullanılabilecektir. Ancak alacağın senede dayanması halinde istisnalar dışında senede karşı senetle ispat kuralı geçerli olup bu tür davalarda tanık dinlenilmesi mümkün değildir.
İspat yükü genel olarak davacı/borçlu üzerinde olmakla beraber davalı/alacaklıya ait olduğu durumlarda mevcuttur. İspat yükü davacı/borçlu üzerinde ise borçlu olunmadığının ispat edilmesi gerekmektedir. Örneğin davacı/borçlunun davaya konu faturanın geçersiz olduğu sebebiyle itiraz etmesi halinde faturanın geçersizliğini ispat etmesi gerekmektedir. Ancak davacı/borçlu, davalı/alacaklının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi tamamen inkar etmekte ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer.
4. Menfi Tespit Davasının Kabulü Halinde Verilebilecek Kararlar ve İcrası
Yapılan yargılama sonunda mahkeme davacı/borçlunun borçlu olmadığını tespit ederse davanın kabulüne karar verir. Ayrıca borçlu aleyhinde bir icra takibi varsa ve alacaklı bu takibinde haksız ve kötü niyetli ise davacı/borçlunun talebi üzerine dava konusu bedelin %20’sinden az olmamak kaydıyla davacı/borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilir. Bu tazminat miktarının belirlenmesinde baz alınan ölçüt, davacı/borçlunun haksız ve kötü niyetli icra takibi ve menfi tespit davası sebebiyle uğradığı zararın boyutudur.
Menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi halinde, davaya konu borca dair bir icra takibi söz konusu ise takip derhal durur. Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra ise takip iptal edilir, borçlunun malları üzerine haciz konmuşsa bu hacizler kaldırılır, borçlunun malları hacizle satılmışsa bu satış bedeli borçluya ödenir. Karar kesinleşmeden icraya konulamayacağı için kararda hüküm altına alınan vekalet ücreti, yargılama gideri ve kötüniyet tazminatı icraya konulamaz.
Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar için Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Mahkeme Kararları isimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
5. Menfi Tespit Davasının Reddi Halinde Verilebilecek Kararlar ve İcrası
Menfi Tespit Davası’nın reddine karar verilirse ihtiyati tedbir kararı kalkar ve takip sürer. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı/davalı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmasından dolayı, talebe gerek olmaksızın, mahkeme tarafından resen %20’den az olmayan bir tazminata hükmedilir. Kanunda bir açıklık söz konusu olmamakla birlikte, alacaklının, geç tahsilden kaynaklanan ve alacağın %20’sinden az olamayacak tutardaki bu tazminata hak kazanabilmesi için, dava sürecinde bu yönde bir talepte bulunması zorunda değildir. Başka bir deyişle, mahkemece kendiliğinden de bu tazminata hükmedilebilir. Diğer taraftan, alacaklının geç tahsilden kaynaklanan zararının %20’den fazla olması halinde ise, bu durum talep konusu etmeli ve uğranılan zarar ispat edilmelidir. Davanın reddi halinde hükmedilecek tazminat ve vekalet ücretinin icraya konulabilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir. Ayrıca kararın kesinleşmesi ile daha önce İtirazın Kaldırılması Davası’nın kabulü ile borçlu/davacı aleyhine hükmedilip Menfi Tespit Davası sonuna ertelenen tazminat ve para cezaları da tahsil edilir.
6. Menfi Tespit Davalarında Teminat
Takipten önce açılan Menfi Tespit Davası ile takipten sonra açılan Menfi Tespit Davasında teminatla takibin durdurulması süreci birbirinden tamamen farklıdır.
- İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası’nda Teminat
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasının en büyük özelliklerinden biri İİK m.72/2 uyarınca borçlu, alacağın %15’i tutarında teminat yatırarak daha sonra açılacak icra takibinin, dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasını ihtiyati tedbir kararı ile sağlayabilir. İhtiyati tedbir kararı alındıktan sonra takip açılmasında bir yasak olmamakla beraber takip duracağı için alacaklı haciz işlemlerine devam edemez.
Haciz hakkında daha detaylı bilgi için “Haciz Nedir?” İsimli yazımızı inceleyebilirsiniz.
İİK m. 72/2
“İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.”
- İcra Takibinden Sonra Açılan Davalarda Teminat
İİK m. 72/3 uyarınca İcra takibinden sonra açılan Menfi Tespit Davası’nda ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Uygulamada ise borçlu/davacı olan kişi icra takibinin tüm borcunu (asıl borç, faiz ve diğer giderler) depo edip bir de bunun üzerine alacağın %15’inden az olmayacak bir teminat yatırarak takibi durdurabilmektedir. Bu husus genel olarak %115 teminat yatırılarak takibin durdurulması olarak ifade edilmektedir. Kaynağını ise icra dosyasında halihazırda borca yetecek miktarda para olduğundan yapılacak haczin aşkın haciz olmasından almaktadır.
7. Menfi Tespit Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Menfi Tespit Davasında görevli mahkeme belirlenirken takibe konu alacağın kaynağı ve niteliğine göre belirlenecektir. Alacağın kaynağına göre görevli mahkeme; Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, İş Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi hatta çok nadir de olsa Aile Mahkemesi bile olabilmektedir. Uygulamada en sık karşılaşılan davaları belirtirsek;
- Ticari bir işten kaynaklı fatura, cari hesap ve sözleşme alacağa ilişkin Menfi Tespit Davası’nda Asliye Ticaret Mahkemesi,
- İşçi işveren ilişkisinden kaynaklı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücreti izin, fazla çalışma, ücret alacağı vb. gibi alacaklardan kaynaklı alacağa ilişkin Menfi Tespit Davası’nda İş Mahkemesi,
- Kira, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan kaynaklı alacağa ilişkin Menfi Tespit Davası’nda Sulh Hukuk Mahkemesi,
- Bir tarafın tüketici olduğu fatura veyahut sözleşme alacağına ilişkin Menfi Tespit Davası’nda davalarda Tüketici Mahkemesi,
- Takibe konu alacağın özel bir mahkemede görülmesinin mümkün olmadığı alacaklara ilişkin Menfi Tespit Davası’nda Asliye Hukuk Mahkemesi,
görevlidir.
Yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece veyahut icra dairesince yetki hususu resen dikkate alınmaz. Menfi Tespit Davası’nda yetkili mahkeme icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya HMK belirlenmiş yetki kurallarına göre belirlenen mahkemedir.
8. Menfi Tespit Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Menfi tespit davalarına dair mevzuat düzenlemelerinde, genel geçer bir zamanaşımı öngörülmemiştir. Bu kapsamda, icra takibi açılmadan önce hukuki yararının bulunduğunu ispat eden borçlu, bu davayı her zaman açabilir. Diğer taraftan, aleyhinde icra takibi başlatıldıktan sonra hukuki yararı olan borçlu tarafından da her zaman menfi tespit davası açılabilir. Fakat borçlu icra takibi sonrasında borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalmışsa, parayı ödediği tarihten itibaren 1 sene içinde, paranın geriye alınması talebiyle İstirdat Davası açabilir.