İdari işlemler, yetkili idari mercilerin, kamu yararı amacıyla tek taraflı olarak tesis ettikleri işlemlerdir. Kural olarak idare; yetkisi dâhilindeki işlemleri, başka hiçbir organın onayına ya da kararına ihtiyaç duymaksızın tesis ve icra edebilir. İdari işlemler, hukuka uygunluk karinesinden yararlandıkları için yargı organlarınca iptaline karar verilinceye dek geçerlidir. Diğer taraftan, Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu düzenlenmiştir. Eş söyleyişle, hukuka aykırı olduğu iddia edilen idari işlemler, İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) m.2’de tanımlanan idari işlemin iptali davası açılarak ortadan kaldırılabilir. İptal davası açma yetkisi, menfaati ihlal edilen kişilere özgülenmiştir. Yargılama sonucunda, idari işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden en az birinin hukuka aykırı olduğu tespit edilirse, iptaline karar verilebilir. Bu davalarda görevli mahkemeler, idari yargı mercileri olup, genel yetkili mahkeme İYUK m.32 uyarınca dava konusu idari işlemi yapan idari merciin bulunduğu yer mahkemesidir. İdare mahkemelerinde dava açma süresi kural olarak altmış gündür. Ancak idari dava açılmadan önce dava açma süresi içinde iptali istenen işlemin kaldırılması ya da değiştirilmesi için üst makamlara başvuru yapılabilir.
- İdari İşlemin Unsurları
- İdari İşlemin Unsurlarında Hukuka Aykırılık
- İdari İşlemin İptali Davasını Kimler Açabilir?
- İdari İşlemin İptali Davası Ne Zaman Açılabilir?
- İdari İşlemin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- İdari İşlemlerin Mahkeme Kararı ile İptal Edilmesinin Sonuçları
- Sıkça Sorulan Sorular
İdari mercilerin, sorumlulukları dâhilindeki iş ve işlemlere dair takdir yetkileri vardır. Ancak bu yetki sınırsız değildir. İdare; yasa koyucu tarafından kendisine özgülenen bu yetkiyi, hukuka uygun şekilde ve yasal sınırları içinde kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, İYUK m.2/1-a’da sayılan şartlardan en az birinin var olduğu saptanırsa, ilgili idari işlemin iptali talebiyle dava açılabilir.
1. İdari İşlemin Unsurları
İdari işlemin unsurları, yetki, şekil, sebep, konu ve amaçtır. İdarelerin tesis ettiği işlemlerin, bu beş unsurun tamamı yönünden hukuka uygun olması şarttır.
2. İdari İşlemin Unsurlarında Hukuka Aykırılık
Yetki Yönünden Hukuka Aykırılık
Mevzuatımızda yetkili kılınan idari merciin dışında, bir başka idari merci tarafından tesis edilen idari işlem hukuka aykırıdır. Yetki, ancak Kanun ve Anayasadan doğar. Dolayısıyla, mevzuatta sayılan yetki kapsamının dışındaki işlemleri tesis eden idari merci, yetki unsuru bakımından sakat bir işlem gerçekleştirmiş sayılır. İdari işlemin yetki yönünden hukuka aykırılıkları kendi içinde alt başlıklara ayrılmaktadır.
- Yer İtibariyle Yetkisizlik
Her idari birim, kendi yetki sınırları içinde bulunan yerler bakımından işlem tesis etmek zorunda olup; buradaki “yer” ifadesi “coğrafi” sınırı ifade etmektedir. İdarenin yetkili olduğu coğrafya dışında tesis ettiği idari işlemler, yer yönünden yetkisizlik nedeni ile hukuka aykırı olacaktır.
- Konu İtibariyle Yetkisizlik
İdarenin kendi yetkili olduğu konular dışında kalan bir alanda işlem tesis etmesi sonucu oluşan hukuka aykırılık ise konu itibariyle yetkisizlik olarak tanımlanmaktadır.
- Zaman İtibariyle Yetkisizlik
Her idari birimde, işlem tesis etmekle yetkilendirilmiş memurlar bulunmakta olup, bu kişiler belirli süreler için yetkilendirilmişlerdir. Yetki süresinin dolmasına rağmen, idari personel tarafından idare adına işlem tesis edilmesi halinde ise, zaman itibariyle yetkisizlik nedeniyle ilgili idari işlem hukuka aykırı hale gelecektir.
Şekil Yönünden Hukuka Aykırılık
İdare tarafından tesis edilecek işlemlerin hangi şekil şartına riayet edilerek oluşturulacakları, mevzuatımızda açık ve net olarak düzenlenmiştir. İdare hukukunda işlemlerin şekle uygun olarak tesis edilmesi son derece önem arz etmektedir. Yani, özü itibarıyla hukuka uygun olan bir idari işlem, sırf mevzuatta düzenlenen şekil şartlarının tamamına eksiksiz şekilde uygun olmadığı gerekçesiyle hukuka aykırı hale gelebilir. Bu bağlamda, şekil şartına uyulmayan bir idari işlem nedeniyle menfaati ihlal edilen herkes, bu idari işlemin iptali talebiyle dava açabilir.
Sebep Yönünden Hukuka Aykırılık
İdari işlemlerin sebebi; idari işlemden önce gelen ve idareyi belirli bir işlem yapmaya sevk eden etkenler, yani saiktir. İdare tarafından tesis edilen her işlemin mutlaka bir sebebe dayanması ve bu sebebin de usul ve yasaya uygun olması gerekir. Mevzuatta öngörülen sebep gerçekleşmemesine rağmen, tesis edilen idari işlem, sebep unsuru bakımından hukuka aykırı hale gelir. Örneğin öğrenciye kopya çektiği için uzaklaştırma cezası verilebilmesi için, öncelikle öğrenci tarafından kopya çekme eyleminin gerçekleştirilmiş olması gerekir. Öğrencinin bu eylemi, uzaklaştırma cezası şeklinde vuku bulan idari işlemin sebebidir. Aksi takdirde, öğrenci, hukuka aykırı şekilde verilen disiplin cezasına itiraz edebileceği gibi, disiplin cezasının iptali talebiyle dava da açabilir.
Konuya ilişkin detaylı bilgi için “Öğrenci Disiplin Cezalarına İtiraz ve İptal Davası” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
Ancak elbette, tüm idari işlemler hakkında, mevzuatta ayrı ayrı sebep unsurunun düzenlenmesi mümkün değildir. Sebebi mevzuatta gösterilmeyen idari işlemlerde ise idareler kamu yararı ve kamu görevleri çerçevesinde işlem tesis edebilirler. İdari işleme karşı bir dava açıldığı takdirde, idare, dava konusu işlemi yaparken dayandığı sebebi açıklamak zorundadır. Aksi takdirde İdare Mahkemelerince işlemin sebep unsuru bakımından hukuka aykırı olduğuna karar verilebilir.
Konu Yönünden Hukuka Aykırılık
Her bir idari işlem tesis edilirken, belli bir hukuki veya fiili sonucun elde edilmesi hedeflenir. İdari işlemin doğuracağı bu sonuç ise o idari işlemin konusunu oluşturur. İdari işlemlerin konusu, mümkün ve meşru olmalıdır. Bu bağlamda, konusu hukuka aykırı ya da imkânsız olan idari işlemler konu bakımından sakattır. Bunun yanı sıra idari işlemler kazanılmış hakları ihlal etmemelidir. Keza, konu ve sebep unsurları arasında ölçülülük ve/veya nedensellik bağı bulunmayan idari işlemler de konu bakımından sakat oldukları iddiasıyla iptal davasına konu edilebilirler.
Amaç Yönünden Hukuka Aykırılık
İdari işlemin maksat unsuru ise her zaman kamu yararıdır. İdarelerin, idari işlem tesis ederken kamu yararından başka amaçlar gütmesi idari işlemi sakatlar. Örneğin; kişisel, siyasi veya üçüncü kişileri koruma amacıyla tesis edilen idari işlemler maksat unsuru bakımından hukuka aykırıdır.
3. İdari İşlemin İptali Davasını Kimler Açabilir?
Somut olayın koşullarına göre yapılacak tespit uyarınca, ancak ve ancak, ilgili idari işlem dolayısıyla menfaati ihlal edilen kişilerce iptal davası açılabilir. Bu noktada önemli bir ayrım olarak belirtmek gerekir ki, iptal davalarında menfaat ihlali yeterli görülmüş olup, tam yargı davalarında olduğu gibi hak ihlalinin varlığı aranmamaktadır.
4. İdari İşlemin İptali Davası Ne Zaman Açılabilir?
İYUK’un 7.maddesinde düzenlendiği üzere, idari işlemlere karşı idare mahkemelerinde dava açma süresi kural olarak altmış (60) gündür. Altmış günlük bu hak düşürücü sürenin başlangıcı, ilgili idari işlemin ilgilisine tebliğinden itibaren hesaplanır. Ancak, dava açmak için öngörülen hak düşürücü süre çoktan dolmuş olsa bile, kimi durumlarda, bu sürenin yeniden canlanması söz konusu olabilir.
Konuyla alakalı detaylı bilgi için “İdari Yargıda Dava Süresinin Canlanması” isimli makalemizi inceleyebilirsiniz.
Diğer taraftan, dava açmadan önce zaruri olmamakla beraber, idari işlemin kaldırılması veya değiştirilmesi için bir üst mercie dava açma süresi içinde başvuruda bulunulabilir. İYUK m.11’de öngörülen bu düzenleme uyarınca başvuru yapılması halinde, idari dava açma süresi durur. Başvuruyu alan idare, otuz gün içinde cevap vermezse, istem reddedilmiş sayılır. Bunun üzerine ilgiler tarafından işlemin iptali için dava açılabilir.
5. İdari İşlemin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İptal davalarında görevli mahkeme, aksi özel kanunlarda belirtilmedikçe, idare mahkemeleridir. Kanundaki özel yetki halleri saklı kalmak üzere, iptal davalarındaki yetkili mahkeme ise ilgili işlemi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki İdare Mahkemesidir.
6.İdari İşlemlerin Mahkeme Kararı ile İptal Edilmesinin Sonuçları
İptal davası sonucunda; dava konusu idari işlemin iptaline karar verildiğinde, işbu iptal kararı geçmişe yürüyecektir. Diğer bir deyişle, o işlem hiç yapılmamış gibi kabul edilerek tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkacaktır. Danıştay kararlarında da idari işlemin iptali halinde geçmişe yürüyeceği vurgulanmıştır.
Danıştay 8. Daire 2016/5917 Esas, 2021/1583 Karar, 16.03.2021 Tarihli Karar:
“İdari yargıda, idari işlemin iptali istemiyle açılan davalarda verilen iptal kararları, dava konusu işlemdeki sakatlığın ortaya çıktığı ana kadar geriye yürür ve sakat işlemi ortadan kaldırır ve dava konusu idari işlemi hukuk aleminden tüm etki ve sonuçları ile siler.”
İdari işlemin iptali davasının sonucunda, davanın kabulü ile ilgili idari işlemin iptaline karar verilmesi halinde, verilen bu karar genele etkili olacaktır. Dolayısıyla iptal davası açmayanlar için de uygulanacaktır.
Diğer taraftan, idarenin hukuka aykırı eylem veya işlemleri sonucunda, maddi nitelikli kayıpların giderilmesi için tam yargı davası açılabilir. Bunun yanı sıra kişilik haklarının ihlali neticesinde ortaya çıkan manevi zararların tazmini için de idareye karşı tam yargı davası açılması mümkündür.
7. Sıkça Sorulan Sorular
Türk Hukuku, tarafların mahkemelerde kendilerini bizzat savunmalarına ve temsil etmesine imkan tanımakta olup, tarafların mahkemelerde temsil edilmek için avukat tutması, bazı istisnalar dışında zorunlu değildir. Bu kapsamda İdare Mahkemelerinde de idare hukuku avukatı tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ancak İdare Hukuku mevzuatının karmaşık yapısı, İdari Yargılama Usul Kanununda yer alan sürelerin kesin ve kısa oluşu gibi nedenlerle, dava sürecinin hukukçu olmayan kişiler tarafından yürütülmesi halinde, gerek şekil, gerekse de esas açısından telafisi mümkün olmayan hatalı işlemler yapılabilir. Son derece ayrıntılı düzenlemeler içeren idari yargı sürecinde hak kaybına uğranılmaması için, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
İdari işlemin iptali davasını, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle menfaati ihlal edilen herkes açabilmektedir. Söz konusu ihlal edilen menfaatin meşru, güncel ve kişisel olması gerekmektedir. Meşru, güncel ve kişisel menfaati ihlal edilen gerçek veya tüzel kişiler, idareye karşı iptal davası açma ehliyetine sahiptirler.
İdare mahkemeleri yalnızca hukuka uygunluk denetimi yapmak ile yetkilidirler. Bu kapsamda idare mahkemesi hâkimi, idarenin yerine geçerek karar oluşturamaz ve yerindelik denetimi yapamaz. Dolayısıyla iptal davası sonucunda hâkim yalnızca dava konusu idari işlemin iptaline karar verebilme yetkisine sahip olup, kurulacak hüküm ile idare adına işlem tesis edebilmesi mümkün değildir.
İdari işlemin iptali için dava açmadan önce ilgili idari işlemi tesis eden idareye başvurmak zorunlu olmayıp, idareye başvuru yapılmaksızın doğrudan iptal davası açmak mümkündür. Ancak kişi dilerse, iptal davası açmadan önce ihtiyari olarak ilgili idareye işlemin ortadan kaldırılması veya düzeltilmesi için başvuruda bulunabilir. Söz konusu bu başvuru, idarenin başvuruyu reddetmesi veya reddetmiş sayılmasına kadar İptal davası açılması için öngörülen 60 günlük süreyi durduracaktır.
İdare mahkemelerinde ilgili idari işlem için açılan iptal davası, doğrudan idari işlemin yürütmesini durdurmaz. İdari işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilebilmesi için, ayrıca İdare Mahkemesinden talepte bulunmak gerekir. İdare Mahkemesince yapılacak değerlendirme sonucu, İYUK m. 27’deki şartların sağlandığı kanaatine varılması halinde yürütmenin durdurulması kararı verilecektir.
İdare mahkemesinde açılan tam yargı davası, bir nevi tazminat davası niteliğinde olup idari işlemin tesis edilmesi ile kişilerde yaratılan zararın tazminin amaçlandığı bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna karşın iptal davaları ise, söz konusu idari işlemin hukuk düzeninde geriye dönük olarak ortadan kaldırılması amacıyla açılan davalar olup, dava sonucunda herhangi bir tazmin sağlanmaksızın yalnızca dava konusu işlemin iptali yönünde hüküm kurulabilmesini sağlayacaktır.
İdari işlemin iptali davalarında, genel dava açma süresi ve özel dava açma süresi olmak üzere ikili bir ayrım söz konusudur. Genel dava açma süresi, idari işlemin ilgiliye tebliğinden itibaren 60 gündür. Buna karşın özel dava açma süresi ise kanunda özel olarak düzenlenmiş hallerde mevcuttur. Ne var ki, özel dava açma süresinin uygulanabilmesi için, idare tarafından tesis edilen işlemde muhakkak işbu özel dava süresinin gösterilmesi gerekmekte olup, ayrıca gösterilmemesi durumunda genel dava açma süresi olan 60 gün uygulanacaktır.
Düzenleyici işlemler, genel, soyut ve kişilik dışı nitelikte kurallar barındıran tek yanlı idari işlemlerdir. Tıpkı birel işlemler gibi, söz konusu bu düzenleyici işlemlere karşı da iptal davası açmak mümkündür. Menfaati ihlal edilen kişiler, düzenleyici işlemin tamamının veya bir bölümünün iptalini isteyebilecekleri gibi, ilgili bu düzenleyici işlemin yanında düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen birel işlemin de iptalini isteyebilirler.
Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlı yayımlanmış olup, tüm hakları Kulaçoğlu Hukuk Bürosu’na aittir. İdare Hukuku mevzuatı ve özellikle de İdari Yargılama Usul Kanunu, diğer hukuk alanlarına nazaran daha ayrıntılı sayılabilecek kurallar içermekte olup, hak kaybına uğranılmaması açısından, herhangi bir işlem yapılmadan önce “İdare Hukuku” alanında hizmet veren avukatlardan hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.
Merhabalar. İptal davası ön sebeplerden dolayı red edilirse işleme, davaya ve üçüncü kişilere etkisi nedir?
Msb nin düzenlediği statü geçiş faaliyetleri kapsamında uzman erbasliktan astsubayliga geçiş yazılı sınavında başarılı oldum. Muvazzaf astsubay olur sağlık raporumuda aldim. Muteakiben spor testinde basarili olmam neticesinde mulakta sinavina girme hakkı kazanıp mulakata katildim. Mulakat sonuçları 8 nisan 2020 tarihinde yayinlandi. Lakin arkadalsrimin cogu un kisisel sayflarinda basarili olduklarina dair bilgilendirme vardir benim herhangi bir sekilde bilgilendirmem yapilmadi. 2 kez harekata katildim. 2013 yılından bu yana 53 defa takdir ile odullendirildim. Herhangi disiplin ve adli bir durumum yok. Mulakat sınavlarında 5 soru soruldu bazı arkadaşlara 2 soru bazılarına 9 soru bazılarına 16 soru soruldu. Ve sınavı kazanan adaylar arasında takdir, gorev, disiplin ve adli durum yönünden ben daha yüksek durumdayım. Tüm bu konular ele alındığında nasil bir yargı yolu izlemeliyim. Izledigim takdirde sonuc elde edebilirmiyim.
Iyi çalışmalar
Tesekkurler
STEMİN ÖZETİ : ………………. fakülte sekreteri olarak görev yapan davacının, aynı yerde görev yapan …… üzerinde hakimiyet kullanarak ikili arasında özel ilişki kurduğu ve ……….ile aralarındaki özel ilişki sırasında yaşanılanları ve müstehcen fotoğrafları iş ortamında paylaştığı, bu suretle “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” disiplin suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan soruşturma neticesinde 2547 sayılı Kanunun 53-b-6-c maddesi uyarınca “Kamu görevinden çıkarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek disiplin Kurulunun 05.10.2017 tarih ve 2017/171 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; davacının yüksekokul sekreteri olarak görev yaptığı dönemde yüksek lisans öğrencisi ile arasındaki özel ilişkinin davacının görevinin ifasıyla ilgili olmayan, tamamen özel hayat sınırları dahilinde gerçekleşen bir eylem olduğu, davacı ile ………..nün cinsel içerikli görüntüsünü çeken ve yayanın davacı olduğu hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde somut ve açık delillerle ortaya konulamadığı, bu yönüyle davacıya isnat edilen bu fiillerin subuta ermediği, davacı ile ……… arasındaki ilişkinin sonlanması üzerine davacıya isnat edilen ……..nün fiili olarak ve sosyal medya üzerinden rahatsız etmesine ilişkin eylemin soruşturma kapsamında alınan ifadeler ve davacının …….’ye göndermiş olduğu mesajlara ilişkin bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde subuta erdiği anlaşılmakta ise de, davacının subuta eren bu eyleminin karşılığının kamu görevinden çıkarma cezası olmadığı dikkate alındığında, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönünde ,,,,,,,1. İdare Mahkemesi’nce verilen 15/03/2018 gün ve E: 2017/….., K: 2018/….. sayılı kararın; davalı idare vekili tarafından istinaf dilekçesinde belirtilen gerekçelerle mevzuata ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : İstinaf dilekçesine karşı cevap verilmemiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesi’nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; ……………….fakülte sekreteri olarak görev yapan davacının, aynı yerde görev yapan ….. üzerinde hakimiyet kullanarak ikili arasında özel ilişki kurduğu ve …….. ile aralarındaki özel ilişki sırasında yaşanılanları ve müstehcen fotoğrafları iş ortamında paylaştığı, bu suretle “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” disiplin suçunu işlediği iddiasıyla hakkında açılan soruşturma neticesinde 2547 sayılı Kanunun 53-b-6-c maddesi uyarınca “Kamu görevinden çıkarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek disiplin Kurulunun 05.10.2017 tarih ve 2017/….. sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14. maddesinin 3. fıkrasının (f) bendinde; dava dilekçelerinin husumet yönünden inceleneceği, 15/1-c maddesinde ise; davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması durumunda dava dilekçesinin belirlenecek gerçek hasma tebliğ edileceği, aynı Kanunun 14. maddesinin 6. fıkrasında; yukarıda belirtilen usule aykırılığın ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde davanın her aşamasında 15. madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, ………..fakülte sekreteri olarak görev yapan davacının, aynı yerde görev yapan ……. üzerinde hakimiyet kullanarak ikili arasında özel ilişki kurduğu ve …… ile aralarındaki özel ilişki sırasında yaşanılanları ve müstehcen fotoğrafları iş ortamında paylaştığı, bu suretle “Kamu hizmeti veya öğretim elemanı sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” disiplin suçunu işlediği iddiasıyla hakkında ……. Üniversitesi tarafından
açılan soruşturma neticesinde 2547 sayılı Kanunun 53-b-6-c maddesi uyarınca “Kamu görevinden çıkarma cezası” ile cezalandırılmasının Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kuruluna teklif edildiği, yapılan değerlendirme neticesinde davacının üzerine atılı disiplin suçunu işlediğinin sabit görüldüğünden bahisle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 05.10.2017 tarih ve 2017/…..sayıl “Kamu görevinden çıkarma cezası”na ilişkin kararın iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı hakkında tesis edilen işlemin ………. Üniversitesi tarafından yapılan disiplin soruşturmasına bağlı olduğu, yapılan tespitlerin adı geçen üniversite tarafından gerçekleştirilen disiplin soruşturması ile ortaya konulduğu, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun anılan disiplin soruşturmasında yer verilen tespitlerden yola çıkılmak suretiyle karar verildiği hususları dikkate alındığında, bakılan davada ………. Üniversitesinin de hasım mevkiine alınması suretiyle dosyanın tekemmül ettirilmesi gerekirken, sadece nihai disiplin kararını tesis eden Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının tek başına hasım mevkiine alınması ve bu şekilde dosyanın tekemmül ettirilmesi suretiyle hükme varılan İdare Mahkemesi kararında bu yönüyle yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; istinaf başvurusunun kabulüne, başvuruya konu mahkeme kararının kaldırılmasına; 2577 sayılı Yasanın 45/3. maddesi uyarınca yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine, Mahkemesince yeniden bir karar verileceğinden bu aşamada yargılama giderleri yönünden ayrıca hüküm kurulmasına yer olmadığına, anılan Yasanın 45. maddesinin 5. fıkrası gereğince kesin olmak üzere, 19/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
BÖLGE İDARE MAHKEMESİ İPTAL EDİLMİŞ BİR DAVADA BU ŞEKİLDE BİR KARAR VERİYOR İŞLEMİ YAPAN YÖK VE DACA ONA KARŞI AÇILDI PEKİ BU SÜREÇTE KURUM TEKRAR BENİ İHRAÇ MI EDECEK ACABA
Uzman çavuş mülakatlarına katılıp kazandım. Komando olarak sınıflandırdım fakat adres yetersiz gerekçesiyle usülsüz tebligat yapıldığını öğrendim. Adres bilgilerimiz e devlet üzerinden alındığından herhangi bir eksiklik söz konusu değil. 15 ağustos 2018 tarihinde atamam gerçekleşmiş fakat 9 eylül 2018 tarihinde henüz atanmadığım bilgisi verildi kazanılmış hakkımı geri talep ettim idare mahkemeye başvurdum olumlu neticelenme yüzdesi nedir konuyla alakalı bilgi eksikliği yaşamaktayım