İmar kirliliği, yerel yönetimlerin belirlediği imar planlarına uymadan, yapı ruhsatı ve inşaat izinleri alınmadan gerçekleştirilen kaçak yapı ve inşaat faaliyetleri sonucunda ortaya çıkar. Yerleşim yerlerinde mevcut altyapı ve çevre düzenlemeleri göz önüne alınmadan plansız bir şekilde çoğalan kaçak yapılar, sadece estetik ve çevresel sorunlara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda şehirlerin sürdürülebilir bir şekilde büyümesini ve planlanmasını da engeller.
Günlük hayatta “çarpık kentleşme” olarak bilinen imar kirliliği, bireylerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına zarar veren bir kavramdır. Çarpık kentleşme ve İmar kirliliği başlı başına bir çevre kirliliği olmakla birlikte diğer çevre kirliliği türlerinin de (hava, su, toprak kirliliği gibi) oluşumuna sebebiyet verebilmektedir.
Bu bağlamda, Türk Ceza Kanunu’nda imar kirliliğine neden olma suçu, Çevreye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bu hükümler, plansız ve düzensiz yapılaşmanın çevresel etkilerini önlemeyi amaçlamaktadır. Böylece, çevreyi koruma amacı güdülerek, sağlıklı bir yaşam ortamının sürdürülebilirliği ve bireylerin hakları gözetilmeye çalışılmaktadır.
Yazı İçeriği
- 1. İmar Kirliliği Ve Yasal Tanımı
- 2. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Unsurları
- 3. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Olarak Kabul Edilmeyen Faaliyetler
- 4. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Cezası Ve Özel Hükümler
- 5. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunda Soruşturma Ve Kovuşturma (Yargılama)
- 6. Sıkça Sorulan Sorular
1. İmar Kirliliği Ve Yasal Tanımı
1.1. İmar Kirliliğinin Hukuki Açıdan Tanımı
İmar kirliliğine neden olma suçu esasında imar mevzuatına aykırılığı cezalandırmaktadır. İmar mevzuatına aykırı yapı, kaçak yapı olarak adlandırılmaktadır. Kaçak yapı ise yetkili idarelerin bilgisi dışında yapılan ya da imar mevzuatında yer alan uyulması zorunlu kurallara uyulmaksızın yapılan yapı anlamına gelmektedir.
İmar mevzuatına aykırı yapı aynı zamanda Plansız Alanlar Yönetmeliğinin 4. maddesinde de tanımlanmıştır. Buna göre, imar mevzuatına aykırı yapı şu şekilde tanımlanır:
- Muhtarlıktan izin alınmadan inşa edilen yapılar,
- Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olan yapılar,
- Fen ve sağlık kurallarına aykırı olan yapılar,
- Kat nizamı, taban alanı, komşu mesafeleri, ön cephe hattı, bina derinliği ve benzeri konulardaki mevzuat hükümlerine uymayan yapılar,
- Komşu parsele, yola, kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış alanlara tecavüz eden yapılar,
- İnşaat yasağı bulunan yerlere inşa edilen yapılar.
İmar mevzuatına aykırılık ruhsat alınmadan yapımına başlanması durumunda olabileceği gibi, usulüne uygun alınmış ruhsata uygun olmama neticesinde yapılan yapılarda da olabilir. TCK’ya göre imar mevzuatına aykırı bu yapılar imar kirliliğine neden olmakta ve cezalandırılmaya değer görülmektedir.
Kaçak yapılarla ilgili olarak, İmar kirliliğine sebep olma suçu nedeniyle sadece cezai yaptırımlar uygulanmakla kalmayıp aynı zamanda kaçak yapının yıkılmasına yönelik idari yaptırım kararı da alınabilmektedir. İdare tarafından haksız ve gereksiz bir şekilde verilen yıkım kararlarının iptali için, idari yargıda yürütmenin durdurulması talebiyle birlikte yıkım kararının iptali davası açılabilir.
1.2. Kaçak Yapılaşma Tanımı
Kaçak yapılaşma, imar planı ve mevzuatına uygun olmadan, gerekli izinler alınmadan veya alınan ruhsata aykırı bir şekilde yapılaşma sürecidir. Bu tür uygulamalar hukuka aykırıdır.
Kaçak yapılaşma, ruhsatsız yapılaşma olarak gerçekleşebileceği gibi, alınan ruhsata aykırı bir yapılaşma şeklinde de ortaya çıkabilir. İdareden izin alınmaksızın imar parselleri üzerinde yapılaşma yapmak mümkün değildir. Bu durumda ruhsatsız yapılaşmadan söz edilir. İmar planına uygun olsa bile, idareden izin alınmaksızın herhangi bir inşaat faaliyetinde bulunmak hukuka aykırıdır.
Ruhsatsız yapı, hukuka aykırı olduğu gibi, ruhsata aykırı yapılaşma da hukuka aykırıdır. Yapılaşmanın mutlaka yapı ruhsatı ve eklerine uygun bir biçimde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ruhsata aykırı yapılaşma, imar kirliliğine neden olan bir durumu ifade eder. Bu nedenle, plansız inşaat faaliyetlerinin kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde gerçekleşmesi çevresel etkilere yol açabilir ve hukuki sorunlara neden olabilir.
1.3. İmar Kirliliğine ve Kaçak Yapılaşmanın Nedenleri
İmar kirliliği, genellikle yerel yönetimlerin belirlediği imar planlarına uyulmaması ve gerekli yapı ruhsatı ile inşaat izinlerinin alınmaması gibi temel unsurların yanı sıra bir dizi başka faktörün birleşimiyle ortaya çıkabilir. Bu faktörler arasında şunlar bulunabilir:
- Plansız Yapılaşma: Şehirlerin gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiş imar planlarının olmaması veya var olan planlara uyulmaması, plansız yapılaşmayı teşvik edebilir. Bu durumda, kaçak yapılar belirlenen alanlarda değil, genellikle plansız bölgelerde ortaya çıkabilir.
- Denetim ve Yaptırım Eksikliği: Yeterli denetim ve yaptırım mekanizmalarının olmaması, kaçak yapılaşmanın artmasına neden olabilir. İnşaat faaliyetlerinin denetlenmemesi veya ihlallerin etkili bir şekilde cezalandırılmaması durumunda, kaçak yapılar çoğalabilir.
- Ekonomik Faktörler: Ekonomik zorluklar, insanların resmi izin ve belgeler almadan, maliyetleri düşürmek amacıyla kaçak inşaat faaliyetlerine yönelmelerine neden olabilir.
- Toprak Spekülasyonu: Yatırım amaçlı toprak alımları ve spekülasyon, imar planlarına uygun olmayan alanlarda kaçak yapılaşmanın artmasına neden olabilir.
- Yerel Yönetim Politikaları: Yerel yönetimlerin yetersiz veya tutarsız politikaları, imar kirliliğini tetikleyebilir. Örneğin, izin süreçlerinin belirsizliği veya değişkenliği, kaçak yapılaşmayı teşvik edebilir.
Bu faktörlerin bir kombinasyonu, imar kirliliğinin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle, etkili bir şehir planlaması, düzenli denetim mekanizmaları, şeffaf izin süreçleri ve uygun yaptırımların bulunması, imar kirliliğini önlemek adına son derece önemlidir. Ancak, temelde yatan ekonomik ve sosyal sorunlar ortadan kaldırılmadan, hapis cezası veya para cezası gibi tedbirler yeterince caydırıcı olmadığı gibi hakkaniyete de uygun olmayabilir.
Bu nedenle, imar kirliliğinin önlenmesi için çözüm odaklı ve kapsamlı bir yaklaşım gerekmektedir, bu da sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri içeren geniş kapsamlı politika ve uygulamaları içerir.
1.4. Kaçak Yapılaşmanın Suç Olarak Düzenlenmesinde Korunan Hukuki Yarar
Çarpık kentleşme veya imar kirliliği önlenemezse, çevre kirliliği ve yaşam kalitesinde düşüş gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Bu bağlamda, kanun koyucu “imar kirliliğine neden olma suçunu”, Çevreye Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiş ve bu düzenleme ile plansız ve düzensiz yapılaşmanın çevresel etkilerini önlemeyi amaçlamıştır.
2. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Unsurları
TCK’nın “İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” başlıklı 184. maddesine göre;
(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.
(6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz.
Görüldüğü üzere, 184. madde üç farklı suçu bünyesinde düzenlemektedir. Üç suç bakımından yapılacak inceleme yönünden bazı noktalarda suçun konusu, bazı noktalarda ise fiilin bir parçası olarak müşterek kavramlar kullanılmakta bazı noktalarda ise suçun unsurları farklılık gösterebilmektedir.
İmar kirliliğine neden olma suçunun korumak istediği hukuksal değer çevre hakkıdır.
2.1. Maddi Unsurlar
Fail: TCK m. 184/1’e göre suçun faili, ruhsatsız/ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişidir. Kanunda bina yaptırandan ayrıca söz edildiğinden usta, kalfa, işçi, çırak gibi binanın yapımında fiilen çalışan bireyler yanında binanın sahibi, yüklenici, taşeron gibi kişiler de fail olarak kabul edilebilecektir.
İkinci fıkradaki suçun faili, yapı ruhsatiyesi alınmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişilerdir. Suçun faili, bağlantı yapılmasında kontrol, imza ve onay safhasında görevli olan kişilerdir. Dolayısıyla fiilen bağlantı yapan kişilerin eylemleri TCK m. 184/2 kapsamında değildir.
Üçüncü fıkradaki suçun faili ise, sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişidir.
- Konu: TCK m. 184/1’de düzenlenen suçun konusu, belediye sınırları veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunan binadır. Binanın TCK m. 184/1’deki suçun konusu olabilmesi için ruhsata tabi olması yeterli olup; belirli bir ölçüde olması aranmaz. Ayrıca binanın insan yaşamına özgülenmiş olması da gerekmez. İmar Kanunu’nun 5. maddesine göre bina “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır”. TCK m. 184/1’de, ruhsatsız/ruhsata aykırı bina yapılması suç olarak kabul edilmiş; daha geniş kapsamlı olan yapı ise kapsama alınmamıştır. Bu nedenle, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yapılan bahçe, istinat duvarı, yüzme havuzu, iskele, köprü, tünel, rıhtım, yol ve benzeri yapılar suç kapsamına dâhil değildir. Bunun yanında ruhsatsız yapılan eklenti de bina niteliğindedir.
TCK m. 184/2 hükmünde yer verilen suçun konusu ise, şantiyedir. Söz konusu şantiyenin suça konu teşkil edebilmesi için, belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde bulunması gerekmektedir.
TCK 184/3 hükmünde düzenlenen suçun konusu ise icra edilen sınai faaliyettir. İlk iki fıkradaki suçlardan farklı olarak sınai faaliyetin belediye sınırları içerisinde ya da özel imar rejimine tabi yerlerde icra edilmesi gerekmez. Söz konusu sınai faaliyetin icra edilmesi izne tabi olmalıdır. Sınai faaliyet, “madenler, toprak ürünleri ve hayvansal ürünler gibi hammaddelerin, makine, işgücü ve diğer araçlardan yararlanılarak insan gereksinimlerini karşılayacak ürün durumuna getirmek amacıyla yapılan çalışmalardır”. TCK m. 184/3’de, sadece sınai faaliyete yer verildiği için faaliyetin ticari faaliyet olması durumunda, suç oluşmaz.
- Mağdur: İmar kirliliğine neden olma suçunun mağduru belirli bir kişi olmayıp sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip olan bütün bireyler mağdur olarak kabul edilmektedir.
- Fiil: TCK m. 184/1’de, yapı ruhsatiyesi almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak veya yaptırmak cezalandırılmıştır. Yapı ruhsatiyesi kavramı, yapı inşa edilmesi veya inşa edilmiş yapıda esaslı değişiklik yapılması için ilgili kurumdan alınması zorunlu olan izindir. Bu durumda suçun oluşması için yapı ruhsatı alınmadan ya da yapı ruhsatına aykırı bina yapılması veya yaptırılması gerekmektedir.
TCK m. 184/2 hükmünün fiil unsuru, elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmedir. Suçun oluşması için, elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılan yerin şantiye olması gerekmektedir. TCK m. 184/2 hükmündeki suçun oluşabilmesi için yapının ruhsatsız olması gerekmektedir.
TCK m. 184/3 hükmünün fiil unsuru, yapı ruhsatiyesi alınmış olunsun olunmasın, kullanma izni alınmayan yapılarda sınai faaliyet icrasına müsaade edilmesidir. Suçun oluşması için izin vermek yeterli olup sınai faaliyetin icrasına başlanması gerekmez.
2.2. Manevi Unsurlar
TCK m. 184 hükmünde yer verilen suçlar kasten işlenebilir, suçun taksirli hali düzenlenmemiştir. Dolayısıyla 184/1 açısından failin yaptığı yapının ruhsatsız/ruhsata aykırı olduğunu; 184/2 açısından bağlantı yapılacak şantiyeye ait binanın ruhsatsız olduğunu ve 184/3 açısından, yapı kullanma izni alınmamış olduğunu bilmesi gerekmektedir.
3. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu Olarak Kabul Edilmeyen Faaliyetler
İmar kirliliğine neden olma suçunun konusu ve hangi faaliyetlerin imar kirliliğine neden olma suçu teşkil edeceği “suçun unsurları” başlığı altında detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bunun yanında imar kirliliğine neden olma suçu kapsamında değerlendirilmeyen faaliyetler de bulunmaktadır.
3.1. Bina İçerisinde Yapılan Bölümler
Duvar örmek veya başka surette bina içerisinde bölümler oluşturulması, kapalı alan oluşturmadığından madde kapsamına girmeyip imar kirliliğine neden olma suçu teşkil etmeyecektir. Bunlar, Yargıtay tarafından “basit tadilatlar” olarak nitelendirilmektedir. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu ise yukarıda konu unsurunda belirttiğimiz üzere, sadece bina niteliğindeki yapılar varsa söz konusu olur.
3.2. Balkon Ve Terasların Kapatılması
Balkon ve terasların kapatılması, binanın çelik konstrüksiyon malzeme ile kapatılması durumlarında da yapının bina niteliğinde olmaması ve kullanılan malzemelerin binanın taşıyıcı unsurlarını etkilememesi sebebiyle suçun oluşmadığı kabul edilmektedir.
Yargıtay, balkonların veya terasların kapatılmasının “bina” niteliğinde olmadığına ya da tam tersi olarak balkon ile odalar arasındaki duvarların yıkılmasının da “bina” niteliğinde olmadığına bu nedenle de imar kirliliğine neden olma suçunun maddi unsurlarının oluşmayacağına hükmetmektedir. Ancak burada Yargıtay, kapatma yahut yıkım işleminde kullanılan malzemenin hafif olmasına dikkat etmektedir. Diğer bir deyişle suç oluşmaması için işlemin binanın taşıyıcı statik sistemine etki etmemesi gerekir.
3.3. Sabit Olmayan Geçici Baraka Ve Eklentiler
Bina vasfı olmayan, zemine herhangi bir şekilde bağlı olmayan temelsiz yapılar da suç teşkil etmeyecektir. Buna örnek olarak geçici baraka ve eklentiler ile konteynerler verilebilir. Yargıtay’a göre zemine herhangi bir şekilde bağlı olmayan, temelsiz ve kullanımı için ruhsat gerektirmeyen konteynerler bina vasfında olmadığından suçun kanuni unsurları oluşmayacaktır.
Yine Yargıtay bir başka kararında, zemin üzerine temelsiz olarak yerleştirilen büfenin bina niteliğinde olmadığından suçun konu unsurunun oluşmadığına hükmetmiştir.
3.4. Zaman İtibari ile 12.10.2004 Tarihinden Önceki Faaliyetler
TCK’nın 184. maddesinin 12.10.2004 tarihinde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle bu tarihten önceki eylemler bu madde kapsamında cezalandırılmayacaktır.
4. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Cezası Ve Özel Hükümler
Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişi (184/1) ve bunun yanında yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar nedeniyle kurulan şantiyelerde elektrik, su veya telefon bağlantısına müsaade eden kişi (184/2) 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Yapı kullanma izni alınmadan binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi (184/3) 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
4.1. Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, her suç için geçerli olmayıp yalnızca belli suçlar açısından kanunda düzenlenmiş bir kurumdur. İmar kirliliğine neden olma suçu etkin pişmanlık kurumunun uygulandığı bu suçlardan biridir.
TCK 184/5 hükmüne göre ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptırılan bina imar planına ve ruhsata uygun hale getirildiği takdirde kamu davası açılmayacak açılmış ise kamu davası düşecektir.
4.2. Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olup bu iptal kararı 01.08.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Bu tarihten önceki faaliyetler ve cezalar açısından değerlendirilecek olursa; hükmün açıklanmasının geri bırakılması henüz hüküm verilmeden mağdurun veya kamunun uğradığı zararın fail tarafından giderilmesi halinde hükmün açıklanmasının ertelenmesi anlamına gelmektedir. Ancak imar kirliliğine neden olma suçu bakımından yukarıda yer verdiğimiz üzere etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle suç işlendikten sonra zararın giderilmesi durumunda zaten etkin pişmanlık hükmü evleviyetle uygulanacağından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi bu suç açısından mümkün olmayacaktır.
4.3. Erteleme
Hapis cezası yani bir hüküm verildikten sonra ise bu hapis cezasının infazının ertelenmesi de söz konusu olabilir. Bunun için kişinin en çok 2 yıl veya daha az bir hapis cezasına mahkûm olması ve kişinin daha önceden kasıtlı olarak bir suç işlememiş olması gerekmektedir.
5. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunda Soruşturma Ve Kovuşturma (Yargılama)
5.1. Soruşturma
İmar kirliliğine neden olma suçunun mağduru esasen kamu olduğundan ve tek bir birey olmadığından suç kanunda şikâyete tabi olarak düzenlenmemiştir. Bu kapsamda savcılık suçtan haberdar olur olmaz (dava zamanaşımı süresi olan 8 yıl içerisinde) resen soruşturmaya ve delilleri toplamaya başlayacaktır. İmar kirliliğine neden olma suçu uzlaştırma kapsamında olan bir suç da olmadığından bu aşamada savcılık uzlaştırma yoluna da gidemeyecektir.
5.2. Kovuşturma
Savcılık tarafından soruşturma aşamasında yeterli delile ulaşılması durumunda bir iddianame hazırlanır ve bu iddianamenin kabulüyle birlikte kamu davasının açılmasına karar verilir.
- Görevli Mahkeme
İmar kirliliğine neden olma suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
- Yetkili Mahkeme
İmar kirliliğine neden olma suçunda yetkili mahkeme suçun işlendiği yani yapının bulunduğu yerdeki asliye ceza mahkemesidir.
5.3. Zamanaşımı
İmar kirliliğine neden olma suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu kapsamda suç şikâyete tabi olmasa bile savcılık suça ilişkin en geç suçun işlendiği tarihten sonra 8 yıl içerisinde soruşturma başlatabilir. Bu süre geçtikten sonra ise savcılık suçtan haberdar olsa dahi soruşturma başlatamayacaktır.
6. Sıkça Sorulan Sorular
Bina, “Kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar” olarak tanımlanmıştır.
Maddedeki suçun gerçekleşmesi ve failin cezalandırılabilmesi için mutlaka ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılaşmanın bir “bina” niteliğinde olması gerekmektedir. Yapılaşma bina niteliğinde değilse ancak idari yaptırım uygulanabilir.
Yargıtay’a göre mevcut bina içerisinde yapılan bölümler yahut balkonun veya terasın kapatılması gibi faaliyetler binanın statik taşıyıcı yapısına etki etmediği sürece yani hafif malzemelerle yapıldığı sürece “bina” niteliğinde olmadığından imar kirliliğine neden olma suçunu teşkil etmeyeceklerdir.
Ana binaya eklenti olarak yapılan ruhsatsız yapılar da bina niteliğinde sayılıyorsa bu suç kapsamına girebilmektedir.
İmar kirliliğine neden olma suçunda özel olarak etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiş olup buna göre kişinin ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi durumunda kamu davası açılmaz açılmışsa düşer.
İmar kirliliğine neden olma suçunun mağduru toplumdaki bireylerin tamamı olup suç şikâyete tabi olarak düzenlenmemiştir.
Prefabrik evlere ilişkin yargı kararlarında bina vasfının değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu kapsamda, prefabrik evin sabit ve kalıcı nitelik arz edip etmediğinin değerlendirmesi yapılmaktadır. Konteyner gibi temelsiz ve geçici nitelik arz eden yapılar ise bina niteliğinde olmadığından suçun konusunu oluşturmayacaktır.
Suçun mağduru toplumu oluşturan bireylerin tamamıdır. Ancak uygulamada “suçtan zarar gören” olarak yapı ruhsatiyesi veren belediye veya valiliğin bazen davaya katıldıklarına görülebilmektedir.
Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı bina yapan veya yaptıran kişi (184/1) ve bunun yanında yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar nedeniyle kurulan şantiyelerde elektrik, su veya telefon bağlantısına müsaade eden kişi (184/2) 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Yapı kullanma izni alınmadan binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi (184/3) 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
İmar kirliliğine neden olma suçunun cezası hapis cezası olup yaptırım olarak adli para cezası öngörülmemiştir. Ancak hükmedilmiş ceza 1 yıl veya altında ise hapis cezası seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilebilir.