Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi nedeniyle ve bu suçun yarattığı etkiyle, diğer eş için evlilik birliğini sürdürmek imkansız hale gelebilir. Burada, küçük düşürücü suçtan kasıt, toplum nezdinde utanç verici veya yüz kızartıcı olarak kabul edilen suçlardır. Örneğin, cinsel taciz ve cinsel saldırı suçları bu kapsamda değerlendirilmektedir. Eşlerden biri bu neviden bir suça karıştığında, kendisinden evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemeyecek olan diğer eş, bu gerekçeye dayanarak boşanma talebinde bulunabilir. Şu halde, küçük düşürücü bir suç işleyen kimseden boşanmak isteyen eş, aile mahkemelerinde boşanma davası açabilecektir. Bu hal mutlak değil, nispi bir boşanma sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani evliliğin sürdürülmesinin beklenemeyecek olması hâkimin takdirindedir.
Yazı İçeriği
- 1. Küçük Düşürücü Suç Nedir?
- 2. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeni ile Boşanma Davasının Şartları
- 3. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında İspat
- 4. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat
- 5. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
- 6. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
- 7. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 8. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Dava Açma Süresi
Küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle boşanma hali, boşanmanın özel sebepleri arasında düzenlenmiştir. Fakat boşanmanın mutlak sebeplerinden biri olmayıp, nispi boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Burada boşanma için yalnızca küçük düşürücü nitelikteki suçun işlenmiş olması yeterli görülmeyerek aynı zamanda bu suç nedeniyle evliliği sürdürmenin diğer eşten beklenememesi şartı da aranmaktadır. Bunun gibi bir nispi boşanma sebebine dayanılması halinde, hâkimin oldukça geniş bir takdir yetkisi vardır.
1. Küçük Düşürücü Suç Nedir?
Türk Medeni Kanunu m.163’deki düzenlemeye göre eşlerden biri, küçük düşürücü suç işler ve bu nedenden ötürü evlilik birliğinin devamı diğer eşten beklenemezse, diğer eş boşanma davası açabilir. Burada akla gelen ilk soru, hangi suçların “küçük düşürücü suç” kavramına dahil olduğu ve boşanma nedeni teşkil edebileceğidir. Küçük düşürücü suç utanç verici ya da yüz kızartıcı nitelikteki suç demektir. Bu çeşit suçlar, ahlak kurallarının ve toplumun reddettiği, işlendiği zaman da normal bir insanın yüzünü kızartan suçlardır.
2. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeni ile Boşanma Davasının Şartları
Küçük düşürücü suç işlenmesi, Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesinde düzenlenen özel boşanma sebeplerinden biridir. Bu sebep, diğer özel boşanma nedenlerinden farklı olarak, eşe karşı değil, üçüncü kişilere karşı işlenen suçları kapsar.
Türk Medeni Kanunu Madde 163:
“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
2.1. Küçük Düşürücü Bir Suç İşlenmiş Olmalı
Küçük düşürücü suçlar, toplum nezdinde ahlaki veya yüz kızartıcı olarak kabul edilen fiillerdir. Hâkim, suçun küçük düşürücü olup olmadığına verilen cezaya göre değil, toplumun genel anlayışına göre karar verecektir.
- Her suç küçük düşürücü değildir. Suçun niteliği, işlenme şekli ve etkileri dikkate alınarak mahkeme tarafından değerlendirilir.
- Bazı suçlar genel olarak küçük düşürücü sayılmazken, olayın özel durumuna göre bu kapsama girebilir. Hâkim, her davada takdir yetkisini kullanarak değerlendirme yapar.
- Ceza yargılaması zorunlu değildir. Suç nedeniyle bir mahkeme kararı olmasa bile, suçun işlendiği ispatlanabiliyorsa, boşanma davası açılabilir.
2.2. Bu Suç Nedeniyle Ortak Yaşamın Sürdürülmesi Beklenemez Olmalı
Bu madde kapsamında boşanma davası açılabilmesi için yasayla getirilen bir başka kural da, işlenen suç nedeniyle diğer eşten, ortak hayata devam etmesinin beklenemeyecek olmasıdır. Bu nedenle, eşlerden birinin gerçekten de yüz kızartıcı suç işlemiş olması, boşanma kararı verilebilmesi için tek başına yeterli değildir. Şayet yüz kızartıcı suç işlenmiş fakat ortak hayat çekilmez hale gelmemiş ise boşanma davası reddedilecektir. Dolayısıyla, küçük düşürücü suç nedeniyle açılacak boşanma davalarında, eş tarafından işlenen suç, diğer eşin, bu durumla yaşamasını çekilmez kılıyorsa, boşanma davası açabilecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/20560 Karar No: 2015/4947 Karar Tarihi: 19.03.2015
“Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, “davalının bu suçu bir kere işlemiş olmasının tek başına boşanmaya neden olmayacağı vicdani kanaatine varıldığı, bu durumun evliliği diğer eş bakımından çekilmez hale getirdiğinin ispatlanması gerektiği, bu yolda delil getirilmediği” gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır, işlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.”
2.3. Suç Evlilik Birliği İçerisinde İşlenmiş Olmalı
Küçük düşürücü suç nedeniyle açılacak boşanma davasında, bazı usuli şartların da gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bu şartlardan biri, evlenme tarihine ilişkindir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, küçük düşürücü suçun, evlendikten sonra işlenmiş olması gerektiğidir. Evlenme tarihi öncesi işlenmiş bir suç nedeniyle suç işleyen eş aleyhine boşanma davası açılırsa bu dava reddedilecektir. Ancak, söz konusu suçun evlenme tarihinden önce işlenmiş olması halinde, bunu bilmeyen eş, şartları varsa evliliğin iptalini talep edebilecek. Yahut evlilik birliğinin sarsılmasına dayanarak boşanma davası açabilecektir.
3. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında İspat
Ceza mahkemesi kararı: Eğer suç ceza mahkemesinde yargılanmış ve mahkûmiyet kararı verilmişse, bu kesin bir delil niteliği taşır. Ancak beraat kararı alınmışsa, bu durum boşanma davasının reddedileceği anlamına gelmez.
- Tanık beyanları: Suçun işlendiğine dair görgü tanıkları boşanma davasında önemli deliller arasındadır.
- Görsel ve yazılı belgeler: Kamera kayıtları, ses kayıtları, mesajlaşmalar, sosyal medya paylaşımları ve e-postalar mahkemede delil olarak kullanılabilir.
- Polis tutanakları ve soruşturma dosyaları: Suçla ilgili kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen raporlar ve soruşturma belgeleri boşanma davasında ispat aracı olarak değerlendirilebilir.
4. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat
Küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle boşanma davasında, mağdur eş maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesi gereğince, mağdur eşin uğradığı ekonomik kayıplar ve psikolojik zararlar mahkeme tarafından dikkate alınarak tazminata hükmedilebilir.
Maddi Tazminat
Maddi tazminat, boşanma sonucu mağdur eşin ekonomik olarak zarara uğramasını önlemek amacıyla verilir. Küçük düşürücü suç işleyen eş, mağdur eşin ekonomik kaybına sebep olmuşsa, hakkaniyet çerçevesinde tazminat ödemek zorunda kalabilir.
Örnek: Suç nedeniyle mağdur eş işinden ayrılmak zorunda kalmış, psikolojik olarak olumsuz etkilenmiş ya da prestij kaybı yaşamışsa, mahkeme daha yüksek maddi tazminata hükmedebilir.
Manevi Tazminat
Manevi tazminat, mağdur eşin yaşadığı psikolojik zararları, itibar kaybını ve kişilik haklarına yapılan saldırıyı telafi etmeyi amaçlar. Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi kapsamında, küçük düşürücü suç nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen eş manevi tazminat talep edebilir.
Manevi tazminat, mağdur eşin psikolojik zararını bir nebze olsun gidermeye yönelik olup, kusurlu eş için bir ceza niteliğinde değildir. Mahkemeler, hakkaniyet çerçevesinde uygun bir tazminat miktarına hükmeder.
5. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Nafaka
Türk Medeni Kanunu’na göre, küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle boşanma davasında nafaka talepleri, tarafların ekonomik durumları ve kusur oranları dikkate alınarak değerlendirilir. Suç işleyen eş kusurlu kabul edildiğinden, mağdur eş lehine nafaka ödenmesi mümkündür.
Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası ekonomik zorluk yaşayacak olan mağdur eş, kusursuz veya daha az kusurlu olması şartıyla yoksulluk nafakası talep edebilir (TMK m. 175). Küçük düşürücü suç işleyen eş, ağır kusurlu olduğu için nafaka talep edemez.
Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken tarafların gelir durumlarını, mağdur eşin ekonomik kayıplarını ve boşanma sonrası yaşam koşullarını dikkate alır.
6. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Velayet
Küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle boşanma davasında çocuğun velayeti mahkeme tarafından çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek belirlenir. Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi gereğince, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimi en iyi hangi ebeveynin yanında sağlanacaksa, velayet ona verilir.
Küçük düşürücü suç işleyen ebeveynin velayet hakkı şu durumlarda olumsuz etkilenebilir:
- Suçun çocuğun güvenliğini ve sağlığını tehdit etmesi,
- Suçun çocuğa doğrudan veya dolaylı zarar vermesi,
- Çocuğun suç ortamında büyümesi veya suça maruz kalması,
- Suç işleyen ebeveynin çocuğun gelişimi açısından risk oluşturması.
6.1. Küçük Düşürücü Suçun Velayet Kararı Üzerindeki Etkisi
Mahkeme, velayet kararını verirken şu unsurları dikkate alır:
- Suç işleyen ebeveynin çocuğun güvenliğini tehlikeye atıp atmadığı,
- Suçun çocuğa doğrudan veya dolaylı etkileri,
- Çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından hangi ebeveynin daha uygun olduğu,
- Çocuğun ebeveynler arasındaki olaylardan nasıl etkilendiği.
Örnek: Eğer bir ebeveyn uyuşturucu ticareti, cinsel suçlar, dolandırıcılık veya hırsızlık gibi küçük düşürücü bir suç işlemişse, mahkeme çocuğun bu ortamdan uzak tutulmasını sağlamak için velayeti diğer ebeveyne verebilir.
6.2. Küçük Düşürücü Suç İşleyen Ebeveyn Velayeti Kaybeder mi?
Küçük düşürücü suç işleyen ebeveyn, doğrudan velayet hakkını kaybetmez. Ancak mahkeme, çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak bu durumu değerlendirir.
Velayetin diğer ebeveyne verilme olasılığı artar, eğer:
- Suç işleyen ebeveyn, çocuğa doğrudan zarar vermişse,
- Çocuk, ebeveynin suç faaliyetleri nedeniyle psikolojik veya fiziksel zarar görmüşse,
- Ebeveynin işlediği suç, çocuğun yetiştirilme ortamını olumsuz etkiliyorsa.
Velayet tamamen kaybedilmeyebilir, eğer:
- Suç, yalnızca eşe yönelikse ve çocuğa zarar vermemişse,
- Suç işleyen ebeveynin çocuğa karşı olumlu bir ebeveynlik rolü olduğu tespit edilirse,
- Mahkeme, velayet konusunda bir pedagog veya sosyal hizmet uzmanının raporuna başvurursa.
Örnek: Ebeveynlerden biri dolandırıcılık suçundan hüküm giymiş ancak çocuğun bakımına zarar vermemişse, mahkeme velayeti ona bırakabilir. Ancak ebeveyn cinsel suçlar veya çocuğun güvenliğini tehdit eden suçlar işlemişse, velayet büyük ihtimalle diğer ebeveyne verilir.
7. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle açılacak boşanma davalarında görevli ve yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesi uyarınca belirlenir.
Görevli Mahkeme: Bu tür boşanma davalarına Aile Mahkemeleri bakmakla görevlidir. Eğer davanın açılacağı yerde Aile Mahkemesi bulunmuyorsa, Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
Yetkili Mahkeme: Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre, küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle boşanma davası şu mahkemelerde açılabilir:
- Eşlerden birinin yerleşim yeri (ikametgah) Aile Mahkemesi,
- Eşlerin son defa en az 6 ay boyunca birlikte yaşadıkları yer Aile Mahkemesi.
Boşanma davasını açacak eş, bu iki yetkili mahkemeden herhangi birinde davasını açabilir.
8. Küçük Düşürücü Suç İşlenmesi Nedeniyle Boşanma Davasında Dava Açma Süresi
Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesi, küçük düşürücü suç işlenmesi nedeniyle açılacak boşanma davalarında belirli bir süre sınırı getirmemiştir. Bu nedenle, eşin suçu işlemesiyle ortak hayatın çekilmez hale geldiği her dönemde boşanma davası açılabilir.
Ancak, suç işlendiği halde uzun süre evliliğin devam etmesi, mahkeme tarafından davacının durumu kabullendiği veya affettiği şeklinde yorumlanabilir. Bu durumda, dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle boşanma davası reddedilebilir.
Özetle:
- Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davası için kesin bir süre sınırı yoktur.
- Ancak, suçun öğrenilmesinden sonra uzun süre boşanma davası açılmaması, mahkeme tarafından olumsuz değerlendirilebilir.
- Davayı açmak için makul bir süre içinde harekete geçmek, dava sürecinde hak kaybı yaşanmaması açısından önemlidir.
Boşanma davası sürecine ilişkin daha detaylı bilgiye ulaşmak için Boşanma Davası Nasıl Açılır? başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.