Boşanma davasından önce, boşanma davası esnasında veya boşanma davasının sona ermesinden sonra maddi olarak zorluğa düşen/düşecek olan tarafa, diğer tarafça aylık olarak ödenmesi gereken para “Nafaka“ olarak adlandırılmaktadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca, nafaka türleri, bakım nafakası ve yardım nafakası olarak iki kategoride düzenlenmektedir. Bakım nafakası türleri; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olup, bu nafaka türlerinin ortaya çıkışı, evlilik hukukundan kaynaklanmaktadır. Esasen bu nafakalar, eşlerin birbirlerine ya da çocuklarına karşı olan bakım yükümlülüklerinin birer görünümüdürler. Yardım nafakası ise evlilik hukuku ile herhangi bir ilişkisi olmayan, aile içerisindeki yardımlaşmanın gereği olduğu kabul edilen bir nafaka türüdür.
Boşanma davası devam ederken, bu davadan bağımsız olarak açılan tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerine ilişkin davalarda görevli mahkeme, esas boşanma davasına bakan mahkemedir. Ancak boşanma kararı kesinleştikten sonraki yoksulluk ve iştirak nafakası taleplerinde görevli ve yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğu kabul edilir. Yardım nafakasının ise boşanma davası ile bir ilgisi olmayıp görevli ve yetkili mahkeme her zaman nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacaktır.
Yazı İçeriği
1. Tedbir Nafakası
2. Yoksulluk Nafakası
3. İştirak Nafakası
4. Yardım Nafakası
Aile fertlerinin ahlaki olarak birbirlerine yardım etme ve bakım yükümlülükleri olduğu şüphesizdir. Ancak, kanun koyucu bazı özel durumları kişinin iradesine ve ahlak kurallarına bırakmaktansa, özel olarak düzenlemeyi ve hatta aykırı davranışları bazı yaptırımlara bağlamayı tercih etmiştir. Tedbir, yoksulluk, iştirak ve yardım nafakası kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenmiş olan nafaka türleri olup kanundan doğan bir borç niteliğine sahiptirler.
1.Tedbir Nafakası
Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açılması üzerine hâkimin, davanın devamı süresince eşlerin geçimine ilişkin olarak re ’sen karar verdiği bir nafaka türüdür. Boşanma kararı kesinleşinceye kadar evlilik sona ermiş olmayacağı için eşlerin birbirlerine karşı var olan bakım yükümlülüğü devam etmektedir. Tedbir nafakası kararı verilirken, eşlerin evlilik birliği içindeki kusur durumları göz önünde bulundurulmaz. Herhangi bir talep olmasa dahi mali gücü yetersiz olan eş lehine hâkim tarafından her zaman re’sen tedbir nafakasına hükmedilebilir. Keza, müşterek çocuklara ilişkin olarak da boşanma davası devam ederken velayet tedbiren kendisine bırakılan tarafa ödenmek üzere çocuk için tedbir nafakasına hükmedilebilir. Çocuk için tedbir nafakası kararı verilebilmesi için de tarafların dava esnasında talepte bulunmuş olması şart değildir. Yani, boşanma davası devam ederken müşterek çocuğun velayeti tedbiren kendisine bırakılan taraf talep etmemiş olsa dahi, mahkemece, çocuğun yüksek menfaati gözetilerek kendiliğinden tedbir nafakasına hükmedilebilir.
Davanın açılmasından itibaren yargılamanın herhangi bir aşamasında, hakim tarafından tedbir nafakasına hükmedilmesi mümkündür. Tedbir nafakası ödeme yükümlülüğü ise, dava sonunda verilecek kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Zira, boşanma kararı kesinleştikten sonra şartları sağlandığı takdirde tedbir nafakası yerine eş için yoksulluk, çocuk için iştirak nafakasına hükmedilir.
Diğer taraftan, tedbir nafakasının boşanma davası açılmaksızın talep edilmesi de mümkündür. Bunun hukuki dayanağını ise TMK m.197 oluşturur:
“Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.”
Boşanma davası açmaksızın tedbir nafakası talebinde bulunabilmek için:
- Resmi bir evliliğin mevcut olmalıdır.
- Eşler ayrı yaşamalıdır.
- Nafaka talebinde bulunan eşin ayrı yaşamakta haklı bir neden var olmalıdır.
Tedbir nafakasının boşanma davası ile birlikte talep edilmesi halinde görevli ve yetkili mahkeme, boşanma davasına bakan mahkeme olacaktır. Boşanma davasından ayrı talep edilen tedbir nafakası içinse görevli ve yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yerinde bulunan Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin olmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli mahkemedir.
Diğer taraftan, tedbir nafakasına ilişkin daha detaylı incelememize “Tedbir Nafakası ve Şartları” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
2. Yoksulluk Nafakası
Boşanma sebebiyle, eşlerden birinin hayat standartlarında ciddi düşüş yaşanması ve yoksulluğa düşmesi söz konusu olacak ise, diğer eşe, mali gücü oranında destekte bulunma zorunluluğu yüklenebilir. Mevzuatımızda “yoksulluk nafakası” adıyla düzenlenen bu mali desteğe hükmedilebilmesi için, yoksulluğa düşecek tarafça mahkemeden talep edilmiş olması zorunludur. Başka bir deyişle, talep olmaksızın, hâkim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedemez. Keza, talepte bulunan tarafın evlilik birliği içindeki kusuru, diğer eşin kusurundan daha fazla olmamalıdır. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için aranan bir diğer şart ise, kesinleşmiş bir boşanma kararının var olmasıdır. Yani, evlilik birliği devam ederken eşlerden bir lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemez.
Nafaka talep eden eşin çalışma imkanı olmasına rağmen çalışmayı reddetmesi sebebiyle yoksulluğa düşme durumu gerçekleşiyorsa, nafaka talebi reddedilmelidir. Zira geçimini sağlayabileceği bir mesleğe sahip olmasına rağmen çalışmayı reddeden eşin davranışı, dürüstlük kuralıyla bağdaşmamaktadır.
Nafaka miktarına ve süresine ilişkin olarak taraflar arasında anlaşma yapılabilir. Ancak anlaşma yapılmasa dahi hakim eşlerin mali güçlerini değerlendirerek nafaka miktarını ve süresini tespit edebilir. Mahkemece süresiz olarak yoksulluk nafakası ödenmesine karar verilebilir. Ancak süresiz nafaka uygulamasına yönelik olarak doktrinde ve uygulamada pek çok tartışma bulunmaktadır.
“Süresiz Nafaka” ve “Süresiz Nafakaya İlişkin Hukuki Değerlendirme ve Yurtdışında Nafaka” yazılarımızda süresiz nafakaya ilişkin değerlendirmeler detaylı bir şekilde kaleme alınmıştır.
Yoksulluk nafakası tayini davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemeleri olup Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkemenin tespitinde ise birtakım ince ayrımlar bulunur. Buna göre, boşanma davası devam ederken ve fakat boşanma davasından bağımsız olarak açılan yoksulluk nafakası davasında görevli ve yetkili mahkeme, esas boşanma davasına bakan mahkemedir. Yani bu durumlarda yetkili mahkeme; tarafların her ikisinin de yerleşim yeri ya da geriye dönük 6 aydır ortak ikamet ettikleri yer mahkemesi olacaktır.
Diğer taraftan, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde, yoksulluk nafakası talebiyle dava açılması mümkündür. Bu davalardaki görevli ve yetkili mahkeme ise, talep eden davacının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’dir.
Yoksulluk nafakasına ilişkin daha detaylı incelememize “Yoksulluk Nafakası ve Şartları” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
3. İştirak Nafakası
Müşterek çocukları olan çiftlerin boşanabilmeleri için, çocuğun velayetinin, eşlerden birine veya şartları var ise her ikisine birden ortak velayet şeklinde bırakılması gerekir. Mahkeme kararıyla velayet kendisine bırakılmayan eş, velayeti alan tarafa, çocuğun bakımı ve eğitim giderleri için mali gücü oranında destek olmalıdır. Mahkemelerce, gerek velayet hakkı tesis edilirken gerekse iştirak nafakasına hükmedilirken, çocuğun yüksek menfaati gözetilir ve tarafların taleplerinden bağımsız şekilde karar verilebilir.
İştirak nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebileceği gibi boşanma davası sırasında iştirak nafakası talep etmeyen tarafın sonradan da iştirak nafakası talep etme hakkı vardır. Yazımızın başında ifade ettiğimiz üzere, boşanma davası esnasında, velayet tedbiren kendisine bırakılan eşe ödenmek üzere, çocuk için tedbir nafakasına hükmedilebilir. Bu nafakanın ödeme yükümlülüğü, ilgili mahkeme kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Boşanma kararı kesinleştikten sonra ise, iştirak nafakası olarak ödenmeye devam etmesine karar verilebilir. Diğer taraftan, çocuğun yüksek menfaati gözetildiğinden, boşanma davasında iştirak nafakasına hükmedilmemesi yahut iştirak nafakasından vazgeçilmesi dahi, sonradan iştirak nafakası talep edilmesine engel teşkil etmez.
İştirak nafakasının miktarı belirlenirken ise anne ve babanın mali güçleri ile çocuğun gelirleri ve temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için gerekli olan maddi destek göz önünde bulundurulur. Birden fazla çocuk olması hali de hakim tarafından belirlenecek olan nafaka miktarını etkilemektedir.
İştirak nafakasının miktarına, koşullarına ilişkin detaylı açıklama “İştirak – Çocuk İçin Nafaka ve Koşulları” yazımızda ele alınmıştır.
Normal şartlarda, iştirak nafakası, çocuk ergin olana kadar ödenmesi gereken bir nafaka türüdür. Ancak günümüzde çoğunlukla çocukların eğitim hayatı, ergin olmalarından sonra da bir süre daha devam etmektedir. Mevzuatımıza göre, anne ve babanın çocuğa bakım yükümlülüğü, çocuğun ergin olmasından bağımsız şekilde, eğitim hayatı boyunca sürmektedir. Bu sebeple de, ilgili ebeveynin iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü, çocuk ergin olduktan sonra ve eğitim hayatı sonlanana kadar “yardım nafakası” adı altında devam eder.
İştirak nafakası tayinine ile nafakanın artırılması, azaltılması, kaldırılması gibi değişiklik yapılmasına ilişkin davalarda görevli mahkeme, Aile Mahkemeleri’dir. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu kabul edilir. Yetkili mahkeme ise nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Boşanma davası ile beraber iştirak nafakasının da talep edildiği davalardaki görevli ve yetkili mahkeme ise boşanma davasına bakan Aile Mahkemesi olacaktır.
4. Yardım Nafakası
Yardım nafakası, yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soy, alt soy ve kardeşe mahkemece hükmedilen yardım miktarının ödenmesidir. Nafakaya hükmedilebilmesi için talep şarttır, hakim kendiliğinden bu nafakaya hükmedemez.
Yardım nafakası kanunda sayılan hısımlar arasında çift yönlüdür. Yani bir kimsenin bir hısımından yardım nafakası isteme hakkı varsa aynı zamanda o hısımına karşı yardım nafakası ile yükümlüdür. Kardeşler arasındaki yardım nafakası yükümlülüğü diğer hısımlardan farklı olarak nafaka talep edilen kardeşin refah içinde olması şartına bağlanmıştır.
Yardım nafakası, nafaka talebinde bulunan kişiye bakmakla yükümlü bir kimse varsa ikincil niteliktedir. Yani yardım nafakası talep eden kimse öncelikle kendisine bakmakla yükümlü olan kimselerden bakım nafakası talep etmeli olumsuz sonuçlanması halinde yardım nafakası talep etmelidir. Yardım nafakası talebinde bulunmak isteyen kimse yerleşim yerindeki aile mahkemesinde nafaka davası açabilir.