Boşanma davası açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen genel veya özel boşanma sebeplerinden birinin varlığı gerekmektedir. TMK m.166’da düzenlenen evlilik birliğinin temelden sarsılması ya da halk arasında bilindiği ismiyle şiddetli geçimsizlik hali genel boşanma sebebidir. Buna göre eşlerden biri için evliliğe devam etmek çekilmez bir hal almışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma davası açılabilecektir. Bu sebeple dava açılabilmesi için davalı eşin kusurunun bulunmasına gerek yoktur. Evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına, dava esnasında boşanmaya gerekçe olarak sunulan delillerin değerlendirilmesi neticesinde, hâkim tarafından karar verilir. Örneğin Yargıtay; eşine hakaret etmek, başkalarının yanında küçük düşürmek, cinsel uyuşmazlık, iktidarsızlık, evin ve çocukların bakımını ihmal etmek gibi nedenleri boşanma kararı için yeterli saymıştır.
Yazı İçeriği
1. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası
2. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasını Kim Açabilir?
3. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası Hangi Durumlarda Açılabilir?
4. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılmış Sayıldığı Haller
5. Boşanma Davasında Nafaka Talebi
6. Görevli ve Yetkili Mahkeme
7. Sonuç
Boşanma davasını açan eş, boşanmaya gerekçe olarak gösterdiği durumların varlığını ispat etmekle mükelleftir. Mevzuatımızda “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” olarak geçen, uygulamada ise “şiddetli geçimsizlik” olarak bilinen genel boşanma nedeni dışındaki diğer nedenler, özel boşanma sebepleridir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ise, genel bir neden olup, içeriğine her olay dâhil edilebilir. Buna bağlı olarak günümüzde pek çok evliliğin sona erdirilme nedeninin, evlilik birliğinin temelinden sarsılması olduğu görülmektedir.
1. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası
TMK m.166’ya göre; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.” Buna göre eşlerden biri için evliliğe devam etmek çekilmez bir hal almışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma davası açılabilecektir. Bu sebeple dava açılabilmesi için davalı eşin kusurunun bulunmasına gerek yoktur. Ancak davacı eş, daha kusurluysa davalı eşin boşanma davasına itiraz etme hakkı vardır. İtiraz edildiği takdirde boşanmaya karar verilmesi mümkün değildir. Ancak itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilecektir.
2. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davasını Kim Açabilir?
Eşlerden her biri, şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açabilir. Boşanmaya yol açan sebeplerde hangi eşin daha kusurlu olduğu önemsizdir. Dolayısıyla daha ağır kusurlu eşin de şiddetli geçimsizlik sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkündür. Bununla birlikte daha kusurlu eşin dava açması durumunda diğer eş davaya itiraz edebilecektir.
Kanuni düzenleme yukarıda açıklandığı şekilde olmakla birlikte, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 04.07.2018 tarih ve 2017/2-1939 Esas ve 2018/1296 Karar sayılı ilamına göre:
“….Söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma sokacak derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir……
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.12.2015 gün ve 2014/2-594 E. 2795 K. sayılı kararı ile tam kusurlu eşin boşanma davası açamayacağını belirtmiştir. HGK’nun bu görüşü “kimsenin tamamen kendi eylemi ve kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceği” şeklinde özetlenebilecek temel hukuk ilkesine dayanmaktadır. Burada daha fazla kusuru olan eşin dahi dava hakkı olduğu kabul edilmektedir. Ancak boşanma hükmü kurulabilmesi için; davalı tarafın az da olsa kusurunun mevcut olması ve bu kusur durumunun ispatlanması gerekmektedir. Netice itibariyle, tam kusurlu eşin şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır.
3. Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Boşanma Davası Hangi Durumlarda Açılabilir?
Şiddetli geçimsizlik genel bir boşanma nedeni olup birçok sebebin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açması mümkündür. Bu bağlamda, kesin bir sebep belirtmek mümkün olmadığı gibi, her bir boşanma sebebinde durumun özellikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira her evlilik birbirinden farklı olduğu gibi, evlilikte yaşananlar da farklıdır.
Bununla birlikte, eşin aldatması, iktidarsızlık, hakaret, özel hayatın üçüncü kişilerle paylaşılması, eşin darp edilmesi, evin ve çocukların ihlal edilmesi halleri şiddetli geçimsizlik sebeplerinden kabul edilmektedir. Söz konusu sebeplerin bazıları, TMK’da özel boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Bununla birlikte boşanmak isteyen eş, özel sebep yerine genel sebep olan şiddetli geçimsizliğe dayanarak dava açmakta serbesttir. Sırf yaşanan olay özel boşanma sebebinin kapsamına giriyor diye boşanma davasının o sebebe dayalı olarak açılması gerekmez. Bu kapsamda çoğunlukla özel hayatın davada tartışma konusu olmasını istemeyen kişilerin, özel sebeplere dayanmadıkları görülmektedir. Zira özel sebeplere dayanılması halinde özel sebep teşkil eden hususun ispatlanması gerekecektir. Bu durum da taraflar ve varsa çocuklar açısından yıpratıcı bir süreç anlamına gelmektedir.
Önemle belirtmek gerekir ki, anlık gelişen küçük tartışmalar ile bu esnada söylenen ve hakaret içermeyen söz ve tepkiler, şiddetli geçimsizlik olarak değerlendirilemeyecektir. Dolayısıyla bu hallerde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Bu boşanma sebebinde, hâkime geniş takdir hakkı tanınmıştır. Hâkim takdir hakkını kullanırken dava sürecindeki tüm delillerden yararlanacaktır. Ayrıca boşanma davasında tanık beyanları da özel önem arz etmektedir. Zira boşanma sebeplerinin ispatında en önemli araç tanık beyanları olmaktadır.
Konu ile ilgili detaylı bilgi almak için “Boşanma Davası Nasıl Açılır?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılmış Sayıldığı Haller
TMK’da düzenlenen bazı durumların gerçekleşmesi halinde ayrıca boşanma nedenlerinin araştırılması gerekmeksizin evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilmektedir.
Ortak Hayatın Kurulamaması
Boşanma davasının reddi kararının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl içinde ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır. TMK m.166/4’te düzenlenen bu hal, açılan boşanma davasının reddedilmesi sebebiyle boşanamamış olan eşlerin üç yıl içinde yeniden ortak hayat kuramamaları durumunda uygulama alanı bulabilecektir. Bu durumda eşlerden herhangi birinin boşanma davası açması mümkün olup madde hükmündeki koşulların mevcudiyeti halinde hâkim, ayrıca araştırmaya girmeksizin boşanmaya hükmedecektir. Bununla birlikte hâkim ortak hayatın üç yıllık süreçte kurulup kurulmadığına ilişkin olarak inceleme ve araştırma yapacaktır.
Anlaşmalı Boşanma
Hukukumuzda eşlerin evlilik birliğinin devamında yarar görmemeleri halinde, karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle evlilik birliğini sona erdirmeleri, yani boşanmaları mümkündür. Tarafların belirli konularda mutabakata varmaları halinde, boşanma sürecinin daha sancısız ve çabuk bir şekilde sonuçlandırılmasını sağlayan “Anlaşmalı Boşanma” TMK m.166/3’te düzenlenmiştir. Anlaşmalı boşanmanın kanunda belirtilen şartları mevcutsa evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilmektedir.
Çiftlerin, karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle boşanma kararı alabilmeleri için, öncelikle sağlamaları gereken dört şart bulunmaktadır. İlk olarak eşlerin en az bir yıldır evli olmaları gerekir. İkinci şart, eşlerin boşanma konusu başta olmak üzere sair hususlarda anlaşarak hazırladıkları Anlaşmalı Boşanma Protokolü ile mahkemeye başvurması yahut boşanmak isteyen eşin davasının diğer eş tarafından kabul edilmesidir. Ayrıca eşler, mahkemede boşanma iradelerini bizzat açıklamalıdır. Son olarak mahkemece, eşlerin serbest iradeleri ile bu kararı verdiklerine ve boşanma anlaşmasının uygun olduğuna kanaat getirilmesi halinde, talepleri doğrultusunda boşanmalarına hükmedilecektir.
5. Boşanma Davasında Nafaka Talebi
Tedbir nafakası, boşanma davasının devamı süresince eşlerin geçimine ve çocukların bakımına ilişkin olarak mahkemece re’sen kararlaştırılan bir nafaka türüdür. Tedbir nafakası, boşanma sürecinde eşlerin maddi anlamda zor duruma düşmesinin önlenmesi adına mahkemece alınan geçici bir tedbirdir.
Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek tarafa, boşanmada kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer tarafça ödenen süresiz nafakadır. Yani eş boşanma sebebinde diğer eşten daha kusurlu değilse yoksulluk nafakası talep edebilecektir.
Davada eşlerin boşanmalarına karar verilirse, velayeti alamayan eşin müşterek çocuklar üzerindeki bakım yükümlülüğü devam edeceğinden, çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilebilecektir.
6. Görevli ve Yetkili Mahkeme
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Daire Kanun uyarınca aile hukukundan doğan davalarda Aile Mahkemeleri görevlidir. Aile Mahkemesi olmayan yerlerde bu davalara aile mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesi bakmaktadır. Yetkili mahkeme ise TMK madde 168’de düzenlenmiştir:
“Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”
7. Sonuç
Boşanma davası açılabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen genel veya özel boşanma sebeplerinden birinin varlığı gerekmektedir. TMK m.166’da düzenlenen evlilik birliğinin temelden sarsılması ya da halk arasında bilindiği ismiyle şiddetli geçimsizlik hali genel boşanma sebebidir. Buna göre eşlerden biri için evliliğe devam etmek çekilmez bir hal almışsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanma davası açılabilecektir.
Birçok fiil ve davranış evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olabilir. Hatta kanunda özel boşanma sebebi olarak düzenlenen hallerin de şiddetli geçimsizliğe neden olduğunun kabul edilmesi ve bu sebeple dava açılması mümkündür. Şiddetli geçimsizlik sebebiyle açılan boşanma davasında hâkim, evlilik birliğinin temelden sarsılıp sarsılmadığını araştıracaktır. Bununla birlikte, ortak hayatın kurulamaması veya anlaşmalı boşanma hallerinde kanundaki koşullar da sağlanıyorsa hâkimin boşanmaya karar vermesi gerekmektedir. Zira bu durumlarda ayrıca bir araştırmaya gerek kalmaksızın evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu kabul edilmektedir.
Gerek boşanma davası sürerken gerekse boşanma davası sonrası eşlerin kendileri veya çocukları için nafaka talep etmeleri mümkündür.