Çek ve senet, Türk hukukunda soyut (mücerret) borç ikrarını içeren kıymetli evraklardır. Bu nedenle bu tür kambiyo senetlerine dayalı icra takiplerinde, taraflar arasındaki temel borç ilişkisine değil, senedin şekli ve geçerliliğiyle sınırlı hususlara itiraz edilebilmektedir. Borçlu, özellikle senet veya çek üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek “imzaya itiraz” yoluna başvurabilir. Çünkü kambiyo senetlerinin geçerliliği, borçlunun el ürünü olan ıslak imzaya sıkı sıkıya bağlıdır.
İcra takibine maruz kalan borçlu, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren beş gün içinde imzaya itiraz hakkını kullanmak zorundadır. Bu sürede yapılan itiraz, açık ve net bir şekilde imzaya ilişkin olmalı; yalnızca borca ya da senet dışı ilişkilere dair itirazlar bu kapsamda değerlendirilemez. İmzaya itiraz, İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde açılacak bir dava ile ileri sürülür ve yargılamada temel olarak senetteki imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığı araştırılır.
Yazı İçeriği
1. Kambiyo Vasfını Haiz Çek ve Senet Nedir?
Kambiyo senetleri, Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 670 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, sınırlı sayıda kıymetli evrak türüdür. Bu senetler yalnızca poliçe, bono (emre muharrer senet) ve çek olmak üzere üç tanedir. Kambiyo senetleri, alacaklıya güçlü ve kolay bir takip imkânı sağlayan, şekil şartlarına sıkı sıkıya bağlı özel evraklardır.
Çek, Bono ve Poliçenin Hukuki Tanımı
- Bono ya da emre muharrer senet, TTK m. 776–779 arasında düzenlenmiş olup; belirli bir paranın, belirli bir kişiye veya onun emrine, kayıtsız şartsız ödeneceğine dair borçlunun imzasıyla oluşturduğu soyut borç ikrarını içerir.
- Çek, düzenleyenin bir bankayı muhatap göstererek, lehtar veya yetkili hamile, çek üzerinde yazılı tutarın ödenmesi talimatını verdiği bir ödeme aracıdır. Aynı zamanda çek, lehtara bu tutarı doğrudan muhatap bankadan tahsil etme yetkisini de verir. Çekler de hukuken emre yazılı senet sayılır.
- Poliçe ise yine emre yazılı olarak düzenlenen ve üçüncü bir kişinin belli bir tarihte ödeme yapmasını içerir. Bu belgeye dayalı borç ilişkisi de kambiyo senedi hükümlerine tabidir.
Kambiyo Vasfı Taşımanın Şartları
Bir senedin kambiyo vasfını taşıyabilmesi için kanunda belirtilen şekil şartlarını eksiksiz olarak içermesi gerekir. Bu şartlar arasında:
- Düzenleme tarihi ve yeri,
- Belirli bir bedel,
- Lehtarın veya muhatabın adı,
- Kayıtsız şartsız ödeme vaadi (bono için),
- Düzenleyenin imzası gibi unsurlar yer alır.
Senet üzerinde bu unsurlardan birinin eksik olması, senedin kambiyo senedi vasfını kaybetmesine yol açar.
Geçersiz Senet – Şekil Eksiklikleri
Kambiyo senetleri, şekle sıkı bağlılık ilkesi gereği, zorunlu unsurlarından biri eksikse geçersiz sayılır ve kambiyo senedi hükümlerine göre takibe konu edilemez. Örneğin, senet üzerinde düzenleyenin ıslak imzası yoksa veya senet vadeye dair bilgi içermiyorsa, bu durumda senet adi borç senedi hükmünde değerlendirilir. Kambiyo vasfını taşımayan bu tür belgeler, ancak genel hükümlere göre alacak davasına konu olabilir.
Çek ve senet hakkında detaylı bilgi almak için “Senette Bulunması Gereken Unsurlar” ve “Çekte Bulunması Gereken Zorunlu Unsurlar” başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.
2. Kambiyo Senetlerine Dayalı İcra Takibi Nedir?
Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibi – Örnek 10
İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 167 ve devamı maddelerinde düzenlenen “Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Usulü”, çek, poliçe ve bono (emre muharrer senet) gibi kıymetli evraklara dayanan alacaklar için özel bir ilamsız icra takibi yoludur. Bu özel takip yolu, alacaklıya genel ilamsız takibe kıyasla daha hızlı ve güçlü bir tahsilat imkânı sunar.
Kambiyo senedine dayanarak takip başlatmak isteyen alacaklı, İİK m. 58 uyarınca bir takip talebi hazırlar. Bu takip talebinde:
- Kambiyo senedinin türü (çek, bono, poliçe),
- Düzenleme tarihi,
- Senet numarası gibi bilgiler yer almalıdır.
Ayrıca, takip talebiyle birlikte senedin aslı da icra dairesine ibraz edilmelidir.
İcra dairesi, takip talebini aldıktan sonra, öncelikle senedin:
- Kambiyo vasfını taşıyıp taşımadığını,
- Alacaklının yetkili hamil olup olmadığını,
- Senedin vadesinin gelmiş olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
Bu ön inceleme sonucunda başvuru usulüne uygunsa ve gerekli şartlar sağlanmışsa, icra dairesi tarafından “Örnek 10 – Kambiyo Senetlerine Mahsus İcra Emri” düzenlenerek, senedin bir suretiyle birlikte borçluya tebliğ edilir.
Bu takip yolunda borçlunun itiraz hakkı oldukça sınırlı olup, sadece imzaya ve yetkiye ilişkin itirazlar ileri sürülebilir. Dolayısıyla bu usul, borçlunun genel sebeplerle takibi durdurma imkânını sınırlandırırken, alacaklının kambiyo senedine dayalı alacağına daha süratli ulaşmasını hedefler.
3. Çek ve Senetteki İmzaya İtiraz
Kambiyo senetlerine dayalı takiplerde borçlunun itiraz imkânı sınırlı olmakla birlikte, imzaya itiraz önemli bir savunma yoludur. Çek, bono ya da poliçeye dayalı ilamsız takiplerde, senet üzerindeki imzanın borçluya ait olmadığı yönünde açık bir beyanla yapılan bu itiraz, takibin durmasına yol açabilecek güçlü bir araçtır. Bu bölümde imzaya itirazın dayandığı yasal hükümler, kimler tarafından ve hangi sürede yapılabileceği ile görevli mahkeme açıklanmaktadır.
3.1. İtirazın Hukuki Dayanağı (İİK m. 168 – 170/a)
İcra ve İflas Kanunu’nun 168. maddesi, kambiyo senetlerine dayalı takiplerde borçluya ödeme emrine karşı beş gün içinde itiraz etme hakkı tanımaktadır. Ancak bu itiraz sadece belirli konularla sınırlıdır: borçlu, ya senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ya da yetkisiz şekilde takip başlatıldığını ileri sürebilir.
İİK m. 170/a ise imzaya itirazın sonuçlarını ve bu durumda alacaklının ne şekilde dava açabileceğini düzenler. Bu maddeye göre, imzanın borçluya ait olmadığı iddia edilirse takip durur ve bu konuda icra mahkemesi karar verir.
3.2. Kimler İmzaya İtirazda Bulunabilir?
İmzaya itiraz, yalnızca takipte borçlu sıfatına sahip kişi tarafından yapılabilir. Takip dışındaki üçüncü kişilerin bu yönde bir itiraz hakkı bulunmamaktadır. Tüzel kişiler adına yapılan takiplere karşı imzaya itiraz, ancak tüzel kişi yetkilisi veya vekili tarafından yapılabilir.
Ayrıca, borç altına sokulmak istenen kişinin gerçek iradesi dışında bir imza atıldığını iddia etmesi gerekir. Başkasına ait imzanın geçerliliği ya da temsil yetkisine dair itirazlar farklı hukuki değerlendirmelere tabi tutulur.
3.3. İmzaya İtiraz Süresi (5 Gün Kuralı)
İİK m. 168 uyarınca, borçlu ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde imzaya itiraz etmelidir. Bu süre, hak düşürücü niteliktedir; dolayısıyla süresi içinde yapılmayan itirazlar dikkate alınmaz.
İtiraz dilekçesinde, imzaya ilişkin itirazın açıkça ve açık bir şekilde belirtilmesi gerekir. “Borçlu değilim” gibi genel ifadeler, imzaya itiraz sayılmaz ve takibin durmasına yol açmaz.
3.4. Görevli ve Yetkili Mahkeme
İmzaya itiraz, İcra Hukuk Mahkemesi’ne yapılır. Bu mahkeme, yalnızca imzanın borçluya ait olup olmadığını değerlendirir; senet altındaki borcun kaynağına ya da hakkaniyetine girmez.
Yetkili mahkeme ise kural olarak takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir. Dava, burada açılmalı ve tüm deliller (imza örnekleri, bilirkişi raporları vb.) bu mahkemede sunulmalıdır.
4. İmzaya İtirazda Yargılama Süreci
Borçlunun çek veya senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmesi hâlinde, İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde imzaya itiraz yargılaması başlar. Bu yargılamada mahkeme, yalnızca senet üzerindeki imzanın borçluya ait olup olmadığını değerlendirir; borcun kaynağı ya da geçerliliği bu sürecin dışında tutulur.
Takibin Durdurulup Durdurulmayacağı
Borçlunun süresinde ve usulüne uygun şekilde imzaya itirazda bulunması hâlinde, takip otomatik olarak durur. İcra ve İflas Kanunu’nun 170/a maddesine göre mahkeme, imzanın sahte olduğu yönünde kanaate varırsa itirazın kabulüne karar verir ve bu durumda takip düşer. Ancak imzanın borçluya ait olduğu tespit edilirse, itiraz reddedilir ve takip kaldığı yerden devam eder.
Alacaklının İspat Yükü ve İspat Vasıtaları
İmzaya itiraz halinde ispat yükü alacaklıya aittir. Alacaklının, senet altındaki imzanın borçluya ait olduğunu açık ve kesin biçimde ortaya koyması gerekir. Bu nedenle imzanın borçluya ait olduğunu gösterecek delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması önem taşır. Bu yargılama İİK m. 68/a f. 4’e göre yürütülür ve alacaklı, inceleme masraflarını peşin olarak karşılamakla yükümlüdür.
Adli Tıp/Bilirkişi İncelemesi ve İmza Örneklerinin Alınması
İmzanın aidiyetinin tespiti amacıyla mahkeme, dosyayı genellikle grafoloji (el yazısı bilimi) alanında uzman bilirkişiye ya da Adli Tıp Kurumu’na gönderir. Bu inceleme için:
- Borçlunun duruşmada yeni imza örnekleri alınır,
- Resmî kurumlara, bankalara veya noterliklere daha önce verilmiş örnek imzalar celp edilir.
Bilirkişi, çek ya da senet üzerindeki imzayı bu örneklerle karşılaştırarak raporunu hazırlar. Rapora göre mahkeme, imzanın borçluya ait olup olmadığına karar verir.
İcra mahkemesi, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığı sonucuna ulaşırsa, itiraz kabul edilir ve takip durur. Alacaklı, bu durumda dilerse genel mahkemelerde alacak davası açabilir. İmzanın borçluya ait olduğu belirlenirse, itiraz reddedilir ve takip devam eder. Borçlu bu durumda, genel mahkemelerde Menfi Tespit Davası ya da istirdat davası açarak hakkını arayabilir.
5. İmzanın Sahte veya Gerçek Olduğunun Tespiti
İcra Hukuk Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonucunda, çek veya senet altındaki imzanın borçluya ait olup olmadığı bilirkişi incelemesi ve deliller aracılığıyla belirlenir. Bu tespit, takip sürecinin kaderini doğrudan etkiler. Mahkemece verilen karar, sadece takibin devamı ya da durmasıyla sınırlı olmayıp, tarafların ileriye dönük hak arama yollarını da şekillendirir.
Borçluya Ait Olmayan İmzanın Tespiti Halinde Sonuçlar
Mahkeme, senet veya çek altındaki imzanın borçluya ait olmadığını tespit ederse, itiraz kabul edilir ve takip kesin olarak durur. Bu durumda:
- Alacaklı, aynı senede dayanarak kambiyo takibi yapamaz,
- Ancak isterse genel mahkemelerde alacak davası açabilir,
- Mahkeme, alacaklı aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmeder,
- Eğer kötü niyetli bir takip söz konusuysa borçlunun tazminat isteme hakkı da gündeme gelebilir.
Bu karar, borçlunun kambiyo hukukuna özgü sıkı takip sisteminden kurtulması anlamına gelir.
İmzanın Borçluya Ait Olduğunun Tespiti Halinde Takip Akıbeti
İmzanın borçluya ait olduğu bilirkişi raporları ve mahkeme kararıyla ortaya konursa, itiraz reddedilir ve takip kaldığı yerden devam eder. Bu durumda:
- Alacaklı, haciz ve tahsil işlemlerine geçebilir,
- Borçlu hakkında mal beyanı istenebilir,
- Borçlu ödeme yapmazsa taşınmazlarına ve menkul mallarına haciz konulabilir.
Borçlu, bu aşamadan sonra ancak genel mahkemelerde menfi tespit davası (borçlu olmadığını ispat için) ya da istirdat davası (ödediği bedelin iadesi için) açarak hakkını arayabilir. Ancak bu davalar, icra takibini kendiliğinden durdurmaz; ihtiyati tedbir kararı alınması gerekir.
6. İmzaya İtirazda İcra İnkar Tazminatı ve Para Cezası
Kambiyo senetlerine dayalı takipte borçlu tarafından yapılan imzaya itiraz, yalnızca takibi durdurmakla kalmaz; aynı zamanda haksız ya da kötü niyetli başvurular bakımından cezai ve mali yaptırımları da beraberinde getirir. İcra ve İflas Kanunu’nun 170. maddesinin 3 ve 4. fıkraları, bu konuda hem borçlu hem de alacaklı açısından sonuç doğurabilecek düzenlemeler içermektedir.
6.1. İcra İnkar Tazminatı – Haksız İtirazın Yaptırımları
İİK m. 170/3 hükmü uyarınca, borçlunun imzaya itirazı reddedilir ve inkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa, mahkeme borçluyu inkâr tazminatı ve para cezası ile cezalandırabilir. Şartlar şu şekildedir:
- İtiraz üzerine takip durmuş olmalıdır,
- Mahkeme, imzanın borçluya ait olduğunu tespit etmiş olmalıdır.
Bu durumda borçlu, takip konusu alacağın:
- %20’sinden az olmamak üzere inkâr tazminatına,
- %10’u oranında para cezasına mahkûm edilir.
Ancak borçlu bu aşamada menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu yaptırımların tahsili dava sonuna kadar ertelenir. Dava sonunda borçlu haklı çıkarsa, daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve ceza ortadan kalkar.
6.2. Haksız Takip Tazminatı – Haksız Takibin Yaptırımları
Haksız itiraz kadar, kötü niyetli takip başlatılması da yaptırıma tabidir. İİK m. 170/4 hükmüne göre, mahkeme imzaya itirazı kabul ederse ve alacaklının senedi takibe koymasında kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğuna kanaat getirirse:
- Alacaklı, alacağın en az %20’si oranında tazminata,
- %10’u oranında para cezasına mahkûm edilir.
Alacaklının bu durumda genel mahkemede alacak davası açması hâlinde, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir edilir ve dava lehine sonuçlanırsa para cezası hükümsüz kalır.


Merhaba, bir icra takibinde imzaya mirasçılar itiraz etti. Mahkeme yaklaşık 1,5 yıl sürdü ve kriminal raporla imzanın borçluya ait olduğu belirlendi. Bu süreçte bir arsayı satışa çıkardık ancak imza itirazı istinafa götürüldüğü ve henüz kesinleşmediği gerekçesiyle, borçlu taraf satışı düşürdü. Teminatsız şekilde satış iptal oldu. Bu duruma karşı bir çözüm var mıdır? Saygılar
Güzel açıklama, fakat benim durumum farklı efendim. Şirketimin çeklerini, benim bilgim dışında başka biri imzalayıp ödemeler yapmış. Bankalar da bu çekleri ödeyerek beni fiilen iflasa sürüklediler. Tüm mal varlığımı kaybettim. Şirket battıktan sonra, bu durumu tesadüfen öğrendim. Bahsi geçen kişinin imzaladığı çekler ödenmiş ve bunlar oldukça yüksek meblağlar. Bu durumda ne yapabilirim?
Merhaba, dün annemle birlikte ……….. Akademi adlı bir oyunculuk seçmesine katıldım. Önce bir replik verdiler, ardından sözleşme imzalattılar ve eğitim için 6.600 TL’lik bir senet düzenlettiler. Ancak daha sonra bunun gerçek bir seçme değil, farklı bir amaç taşıdığını öğrendik. Lütfen ne yapmamız gerektiğini söyler misiniz?