Hızlı ve Sorunsuz Boşanmanın Yolu
Evlilik birliğini sonlandırmaya karar veren çiftler için anlaşmalı boşanma davası, en hızlı ve en az maliyetli çözüm yollarından biridir. Çekişmeli boşanma davalarına kıyasla daha kısa sürede sonuçlanması ve taraflar arasındaki süreci daha az yıpratıcı hale getirmesi nedeniyle en çok tercih edilen boşanma yöntemlerinden biri olmuştur.
Ancak, anlaşmalı boşanmanın geçerli olabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Tarafların boşanma, mal paylaşımı, nafaka, çocuk velayeti gibi tüm konularda anlaşmaya varmış olmaları ve bu anlaşmanın mahkeme tarafından onaylanması zorunludur. Peki, anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır, hangi şartlar gereklidir ve süreç nasıl işler?
Bu yazımızda, anlaşmalı boşanma sürecine dair tüm merak edilenleri adım adım açıklıyor, en sık sorulan sorulara net yanıtlar veriyoruz.
Yazı İçeriği
- 1. Anlaşmalı Boşanma Nedir?
- 2. Anlaşmalı Boşanmanın Şartları
- 3. Hâkimin Tarafların Boşanma İradesini Uygun Bulmaması
- 4. Anlaşmalı Boşanma ve Çocuğun Velayeti
- 5. Anlaşmalı Boşanmada Çocukla Kişisel İlişkinin Belirlenmesi
- 6. Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı
- 7. Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
- 8. Anlaşmalı Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
- 9. Anlaşmalı Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
1. Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Evlilik birliğinin sürdürülemeyeceğine karar veren çiftler, çekişmeli bir dava sürecine girmeden, karşılıklı anlaşarak boşanabilirler. Bu yöntem, hızlı, ekonomik ve taraflar açısından daha az yıpratıcı olması nedeniyle en çok tercih edilen boşanma türlerinden biridir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrası, anlaşmalı boşanma şartlarını açıkça düzenlemektedir.
Türk Medeni Kanunu Madde 166/3 – Anlaşmalı Boşanma
“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, anlaşmalı boşanma davasının kabul edilmesi için belirli şartların sağlanması gerekmektedir. Yazımızın devamında, bu şartları detaylı bir şekilde ele alarak sürecin nasıl işlediğini açıklıyoruz.
2. Anlaşmalı Boşanmanın Şartları
Anlaşmalı boşanma davasının kabul edilmesi için kanunen bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. fıkrasına göre, mahkemenin anlaşmalı boşanmayı onaylayabilmesi için aşağıdaki dört temel koşul sağlanmalıdır:
2.1. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmüş Olması
Eşlerin anlaşmalı boşanma yoluna başvurabilmeleri için, evlenmenin üzerinden en az bir yıl geçmiş olması gerekir. Hâkim, ilk aşamada bu hususu değerlendirecektir. Şayet evliliğin gerçekleşmesinin üzerinden bir yıl geçmemişse dava reddedilecektir.
Burada önem arz eden husus, bir yıllık sürenin başlangıç tarihidir. Bu bir yıllık sürenin tespitinde eşlerin resmi nikâh yaptıkları tarih esas alınır. Yani toplumumuzda oldukça yaygın olarak görülen, evlilik öncesi imam nikâhlı geçirilen dönem, bu süreye dâhil edilemeyecektir.
2.2. Eşlerin Birlikte Mahkemeye Başvurması
Anlaşmalı boşanma davası açılması sürecinde eşlerin birlikte aile mahkemesine başvurması veya bir eşin açtığı boşanma davasını diğerinin kabul etmesi gerekir. Bu başvuru, taraflar tarafından doğrudan yapılabileceği gibi, bir avukat aracılığıyla da gerçekleştirilebilir.
2.3. Boşanma Protokolü Hazırlanması
Anlaşmalı boşanma davasının en önemli unsurlarından biri boşanma protokolüdür. Bu protokol, eşlerin boşanma sonrası mali ve kişisel haklarını düzenleyen yazılı ve resmi bir anlaşma olup mahkemeye sunulması zorunludur. Protokol, tarafların boşanma ve boşanmanın sonuçlarıyla ilgili tüm konularda anlaştığını gösteren hukuki bir belgedir.
Anlaşmalı Boşanma Protokolünde yer alması gereken temel konular şunlardır:
- Boşanma kararı: Eşlerin boşanmayı kabul ettiklerine dair açık ve net beyanları.
- Çocukların velayeti ve kişisel ilişki düzenlemesi: Varsa, çocukların hangi ebeveynde kalacağı, diğer ebeveynin çocukla görüşme düzeni
- Nafaka: Eş için yoksulluk nafakası ve çocuk için iştirak nafakası miktarı ve ödeme şekli.
- Mal paylaşımı: Eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri malların nasıl paylaşılacağı.
- Tazminat talepleri: Maddi veya manevi tazminat taleplerine ilişkin düzenlemeler.
Boşanma protokolü tarafların ortak iradesiyle hazırlanmalı ve eşler tarafından imzalanmalıdır. Sadece avukatların imzaladığı bir protokol geçerli sayılmaz; her iki eşin de imzalaması zorunludur. Ancak, mahkeme protokolde yer alan hükümleri doğrudan onaylamak zorunda değildir. Hâkim, özellikle çocukların menfaatlerini ve tarafların ekonomik durumlarını göz önünde bulundurarak protokolde değişiklik yapabilir. Eğer taraflar mahkeme tarafından önerilen bu değişiklikleri kabul ederse, boşanma kararı verilir. Aksi takdirde, anlaşmalı boşanma davası reddedilebilir ve süreç çekişmeli boşanmaya dönüşebilir.
2.4. Eşlerin Duruşmaya Bizzat Katılma Zorunluluğu
Mahkemenin anlaşmalı boşanmayı onaylayabilmesi için eşlerin duruşmaya bizzat katılması zorunludur. Hâkimin, tarafların boşanma taleplerini özgür iradeleriyle beyan edip etmediklerini değerlendirebilmesi için eşleri doğrudan dinlemesi zorunludur. Bu nedenle, tarafların sadece avukatlarını mahkemeye göndermesi yeterli değildir; eşlerin bizzat mahkeme huzurunda bulunması gerekmektedir. Eğer eşler duruşmaya katılmazsa, mahkeme davayı reddedebilir veya çekişmeli boşanma sürecine geçilmesine neden olabilir.
Hâkim, tarafların beyanlarını dinlerken tarafların boşanma iradesinin serbest olup olmadığını değerlendirir. Hâkim tarafların özgür iradeyle hareket etmediğine kanaat getirirse veya anlaşmayı uygun bulmazsa, anlaşmalı boşanma talebini reddedebilir.
3. Hâkimin Tarafların Boşanma İradesini Uygun Bulmaması
Anlaşmalı boşanma davasında, mahkeme sürecinin hızlı ve sorunsuz tamamlanabilmesi için tarafların boşanma iradelerinin özgürce açıklanması ve mahkemenin sundukları anlaşmayı uygun bulması gerekmektedir. Ancak, hâkim her anlaşmalı boşanma başvurusunu doğrudan kabul etmek zorunda değildir. Hâkim, tarafların iradelerini serbestçe açıkladığından emin olmalı ve yapılan anlaşmanın hukuka, adalete ve çocukların menfaatine uygun olup olmadığını değerlendirmelidir.
3.1. Hâkimin Boşanma Anlaşmasını Uygun Bulmaması ve Değişiklik Yapması
Mahkeme, eşler tarafından sunulan boşanma protokolünü doğrudan kabul etmek zorunda değildir. Özellikle çocukların velayeti, iştirak nafakası ve mal paylaşımı gibi konular hâkim tarafından dikkatle incelenir. Eğer yapılan anlaşma, eşlerden birini aşırı derecede mağdur ediyor veya çocukların menfaatlerini korumuyorsa, hâkim bu anlaşmada değişiklik yapabilir.
Örneğin:
- Taraflar, çocuğun velayetini bir eşe vermiş ancak çocuğun diğer ebeveyniyle kişisel ilişkisinin düzenlenmesine yer vermemişse,
- İştirak nafakası miktarı çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamayacak kadar düşükse,
- Mal paylaşımında bir eşin ekonomik açıdan aşırı mağdur olduğu görülüyorsa,
Hâkim, tarafların hak ve menfaatlerini korumak adına protokolde değişiklik önerebilir. Eğer taraflar bu değişiklikleri kabul ederse, mahkeme boşanma kararını verir. Ancak taraflardan biri yapılan değişiklikleri kabul etmezse, anlaşmalı boşanma talebi reddedilebilir ve süreç çekişmeli boşanmaya dönüşebilir.
3.2. Hâkimin Anlaşmalı Boşanma Talebini Reddetmesi
Anlaşmalı boşanma davasının başarıyla sonuçlanabilmesi için, tarafların özgür iradeyle hareket etmesi, mahkemeye bizzat katılması ve hazırlanan boşanma protokolünün hukuka uygun olması gerekmektedir. Hâkim, sürecin adil olup olmadığını denetler ve gerekli gördüğü durumlarda değişiklik yapabilir veya davayı reddedebilir. Bu durum, genellikle şu hallerde ortaya çıkar:
- Evliliğin bir yıldan kısa sürmüş olması: Türk Medeni Kanunu’na göre anlaşmalı boşanma için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekir. Bir yıllık süre dolmadan yapılan başvurular reddedilir.
- Tarafların mahkemeye bizzat katılmaması: Anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesi için eşlerin hâkim huzurunda iradelerini özgürce açıkladığını beyan etmeleri zorunludur. Eğer taraflar duruşmaya katılmazsa, mahkeme davayı reddedebilir.
- Tarafların anlaşmalı boşanma konusunda gerçekten mutabık olmaması: Hâkim, eşlerin boşanma konusunda kararlı olup olmadığını, baskı altında kalıp kalmadıklarını veya bir tarafın boşanmayı istemediğini değerlendirebilir. Eğer bir tarafın rızasının tam olmadığına kanaat getirirse, anlaşmalı boşanma talebini reddedebilir.
- Boşanma protokolünün eksik veya adaletsiz olması: Taraflar, boşanmanın tüm sonuçları hakkında anlaşmalı olmalıdır. Eğer nafaka, velayet veya mal paylaşımı gibi konularda eksik düzenlemeler varsa ya da protokol taraflardan birini aşırı derecede mağdur ediyorsa, mahkeme talebi reddedebilir.
Eğer anlaşmalı boşanma talebi reddedilirse, taraflar çekişmeli boşanma davası açabilir veya anlaşmalı boşanma şartlarını düzelterek yeni bir dava açabilirler.
4. Anlaşmalı Boşanma ve Çocuğun Velayeti
Anlaşmalı boşanma sürecinde, eşler çocuklarının velayeti konusunda karşılıklı mutabakata vararak bir düzenleme yapmalıdır.
Velayet Kararı
Anlaşmalı boşanmada, eşler müşterek çocukların velayetinin anneye, babaya veya ortak velayet altında olması konusunda anlaşabilirler. Ancak, velayetin kimde olacağı konusunda tarafların anlaşmış olması tek başına yeterli değildir; hâkim, velayet kararını verirken çocuğun üstün menfaatini gözetmek zorundadır. Bu nedenle, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimi açısından hangi ebeveynin daha uygun olduğuna mahkeme karar verir. Eşler arasında yapılan velayet anlaşması, ancak mahkeme tarafından uygun bulunursa geçerli olur.
Ortak Velayet ve Maddi Sorumluluklar
Türk hukukunda ortak velayet kavramı tartışmalı olmakla birlikte, bazı durumlarda mahkemeler ortak velayet yönünde karar verebilmektedir. Eğer ortak velayet konusunda taraflar anlaşırsa, çocuğun eğitimi, sosyal hayatı ve temel gereksinimlerinin nasıl karşılanacağı da boşanma protokolünde açıkça belirtilmelidir.
5. Anlaşmalı Boşanmada Çocukla Kişisel İlişkinin Belirlenmesi
Anlaşmalı boşanma sürecinde, çocukların velayetinin hangi ebeveynde kalacağı kadar, diğer ebeveyn ile olan kişisel ilişkisinin nasıl düzenleneceği de büyük önem taşır. Velayet hakkı kendisine verilmeyen ebeveynin çocuğu hangi günlerde, hangi şartlar altında görebileceği konusunda eşlerin anlaşmaya varması ve bunu boşanma protokolüne eklemesi gerekmektedir.
Çocukla Kişisel İlişki düzenlenirken şu hususlara dikkat edilmelidir:
- Görüşme günleri ve saatleri: Velayeti almayan ebeveynin çocuğu hangi günlerde ve hangi saat aralığında görebileceği açıkça belirtilmelidir.
- Hafta sonu, bayram ve tatil düzenlemeleri: Çocuğun hafta sonları, resmi tatiller, bayramlar ve yaz tatillerinde hangi ebeveynde olacağı önceden belirlenmelidir.
- Çocuğun yaşına uygun bir düzenleme yapılması: Küçük yaştaki çocuklar için kısa ve sık görüşmeler, daha büyük yaştaki çocuklar için daha esnek ve uzun süreli ziyaretler düzenlenebilir.
- Nerede görüşüleceği: Ebeveynler, çocuğun evinde mi, nötr bir ortamda mı, yoksa başka bir yerde mi görüşeceği konusunda anlaşabilirler.
- Çocuğun geceyi geçirme durumu: Belirli yaşa ulaştığında, çocuğun belirli günlerde diğer ebeveynin yanında kalıp kalmayacağı belirlenmelidir.
Mahkeme, eşlerin üzerinde anlaştığı çocukla kişisel ilişki düzenlemesini çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı açısından inceler. Eğer düzenleme çocuğun psikolojik, fiziksel veya sosyal gelişimine zarar verecek nitelikteyse, hâkim bu konuda değişiklik yapabilir.
6. Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı
Anlaşmalı boşanma sürecinde taraflar, evlilik birliği içinde edinilen taşınır ve taşınmaz mallardan feragat edip etmeyeceklerini net bir şekilde belirtmelidir. Eğer taraflar, birbirlerinden mal paylaşımı talebinde bulunmayacaklarını beyan ediyorlarsa, sahip olunan tüm malların tek tek ve açıkça belirtilmesi gerekir. Genel bir feragat beyanı hukuken yeterli olmayabilir. Çünkü kişinin varlığından haberdar olmadığı bir maldan feragat etmesi mümkün değildir.
Örneğin, bir eşin diğer eşin üzerine kayıtlı bir taşınmazın veya banka hesabındaki varlıkların farkında olmaması halinde, genel bir feragat beyanı ilerleyen süreçte hukuki sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin açık ve detaylı hükümler yer almalı, tarafların birbirlerinden mal rejimi tasfiyesi kapsamında herhangi bir talepte bulunup bulunmayacağı net bir şekilde ifade edilmelidir.
Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına yer verilmesi zorunlu olmasa da ilerleyen süreçte çıkabilecek olası ihtilafları önlemek adına oldukça önemlidir. Taraflar, boşanma sürecinde mal paylaşımı konusunda bir anlaşmaya varmadıkları takdirde, boşanma sonrasında mal rejiminin tasfiyesi için ayrıca dava açma hakkına sahiptirler. Eğer bu konuda bir uzlaşma sağlanamazsa, mal paylaşımı çekişmeli bir dava sürecine dönüşebilir.
7. Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Anlaşmalı boşanma sürecinde taraflar, nafaka konusunda karşılıklı anlaşmaya vararak bu hususu boşanma protokolüne eklemek zorundadır. Mahkeme, eşlerin üzerinde mutabık kaldığı nafaka taleplerini inceler ve hukuka uygun bulursa onaylar. Ancak hâkim, nafaka miktarının taraflardan birini aşırı mağdur edecek veya hakkaniyete aykırı olacak şekilde belirlenmiş olduğunu düşünürse, bu konuda değişiklik yapabilir. Anlaşmalı boşanma davasında iki temel nafaka türü söz konusu olabilir:
Boşanma nedeniyle ekonomik açıdan zor duruma düşecek olan eşin, diğer eşten geçimini sürdürebilmesi için talep edebileceği nafakadır. Bu nafakanın miktarı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önünde bulundurularak belirlenir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasının ödenip ödenmeyeceği, ödenecekse miktarı ve süresi açıkça belirtilmelidir.
Eğer eşler nafaka talebinde bulunmayacaklarını beyan etmişlerse, bu husus da protokolde açıkça yer almalıdır. Aksi takdirde, boşanma sonrasında nafaka talebiyle dava açılabilir.
Eğer boşanma sonucunda ortak çocuklar varsa, çocuğun velayetini almayan ebeveyn, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkıda bulunmak zorundadır. Bu katkıya iştirak nafakası denir. İştirak nafakası, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olup, çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasının miktarı, ödeme yöntemi ve süresi açıkça düzenlenmelidir. Çocuğun yaşına ve eğitim durumuna bağlı olarak nafaka miktarının ilerleyen yıllarda yeniden değerlendirilmesi de kararlaştırılabilir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek nafaka miktarında değişiklik yapabilir.
8. Anlaşmalı Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
Anlaşmalı boşanma sürecinde tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerini önceden belirleyerek bu hususu boşanma protokolüne eklemeleri gerekmektedir. Çekişmeli boşanma davalarından farklı olarak, anlaşmalı boşanma davasında tazminat talepleri ancak tarafların karşılıklı mutabakatıyla mahkemeye sunulabilir. Mahkeme, sunulan tazminat taleplerini tarafların iradesine uygun olduğu sürece onaylayacaktır, ancak tazminatın aşırı yüksek ya da hakkaniyete aykırı olması durumunda hâkim müdahale edebilir.
Maddi Tazminat
Anlaşmalı boşanma protokolünde maddi tazminata yer verilecekse, tazminatın miktarı, ödeme şekli (peşin mi, taksitle mi ödenecek?), ödemelerin süresi ve ödemenin nasıl yapılacağı (banka yoluyla mı, elden mi?) açıkça belirtilmelidir.
Eğer taraflar birbirlerinden maddi tazminat talebinde bulunmayacaklarını beyan etmişlerse, bu husus da protokolde açıkça ifade edilmelidir. Aksi takdirde, boşanma gerçekleştikten sonra maddi tazminat talebiyle yeni bir dava açılabilir.
Manevi Tazminat
Manevi tazminat, genellikle aldatma, şiddet, onur kırıcı davranışlar gibi nedenlerle uğranılan psikolojik zararların telafisi için ödenen bir bedeldir. Ancak anlaşmalı boşanma sürecinde, taraflar çoğu zaman manevi tazminat talep etmek yerine karşılıklı haklarından feragat ederek boşanmayı hızlandırmayı tercih etmektedirler.
Eğer taraflar manevi tazminat talebinde bulunmayacaklarını beyan etmişlerse, bu hususun da net bir şekilde protokolde belirtilmesi gerekmektedir. Aksi halde, boşanma gerçekleştikten sonra manevi tazminat talebiyle yeni bir dava açılabilir.
9. Anlaşmalı Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: Anlaşmalı boşanma davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemesi’dir. Ancak, Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde, bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bakmaktadır. Bu nedenle, dava açmadan önce ilgili mahkemenin belirlenmesi önemlidir.
Yetkili Mahkeme: Anlaşmalı boşanma davalarında yetkili mahkeme ise Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, anlaşmalı boşanma davalarında yetkili mahkemeler:
- Eşlerden birinin yerleşim yeri Aile Mahkemesi,
- Eşlerin son altı ay boyunca birlikte ikamet ettikleri yer Aile Mahkemesi şeklinde belirlenmiştir.
Ancak, bu yetki kuralı kesin yetkiye tabi olmadığından, taraflar istediği Aile Mahkemesinde anlaşmalı boşanma davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar arasında herhangi bir çekişme bulunmadığından, yetki konusunda itiraz edilmeyeceği varsayılır ve mahkemeler bu tür davaları kabul edebilir. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma davası açarken tarafların, belirli bir mahkemeye bağlı olmaksızın, süreç açısından en uygun mahkemeyi seçmesi mümkündür.
Merhaba. Eşimle 2013 yılında evlendik 2021 yılının başlarında boşandık. Kızlarım için yeniden denemeye karar verdik ve 6 ay önce yeniden evlendik. Ben şimdi tekrar boşanmak istiyorum. 1 yıl dolmadan dava açılmıyormuş ama biz zaten daha önce boşanmıştık bu durum benim için de geçerli mi?
Boşanma davasında karşı tarafın açtığı davayı kabul etmek, boşanmanın hemen gerçekleşmesini sağlar mı?
Kısmi kabul durumunda, yani tazminat, velayet ve çocuk için nafakayı kabul edip eş için yoksulluk nafakasını reddetmek,
davanın hemen sonuçlanmasına engel olur mu?
Evlilik birliği, ulusal ve uluslararası düzenlemelerle korunmakta olup, bu koruma evlilik sona erdikten sonra da devam eder. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nda da evlilik sona ermesine rağmen eşi ve çocukları koruyan düzenlemeler mevcuttur. Aile, modern toplumun temeli olduğu için, evlilik devam ederken korunmanın yanı sıra, evlilik birliği sona erdikten sonra da korunmalıdır. Boşanmadan sonraki evrede bu korumanın en önemli tezahürü nafakadır. Nafakanın farklı çeşitleri mevcuttur. Boşandıktan sonra velayeti kendinde olmayan eş aleyhine, çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak amacıyla ‘iştirak nafakasına’ hükmedilebilir. Ya da boşanma sonucu eş, yoksulluğa düşecekse, bu eş lehine bir ‘yoksulluk nafakasına’ hükmedilebilir. Bu nafaka da evlilik birliğine duyulan güven neticesinde ortaya çıkan bir nafaka türüdür.