Borçlu olmadığı veya borçlu olmadığını düşündüğü bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalan borçlu açacağı İstirdat Davası ile ödediği paranın iadesini sağlayabilir. İstirdat Davası, İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 72/6-8’de düzenlenmiştir. İstirdat davasının açılabilmesi için borçlu olunmayan bir paranın icra takibinin kesinleşmesinden sonra cebri icra tehdidi altında ödenmiş olması gerekmektedir. Ayrıca İstirdat Davası’nın ödemenin yapıldığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü sürede ödenmesi gerekmektedir. Borçlu Menfi Tespit Davası açtıktan sonra borcu öderse menfi tespit davası istirdat davasına dönüşür. İstirdat Davası’nda görevli mahkeme takip konusu alacağın niteliğine göre belirlenecek olup yetkili mahkeme ise alacaklının/davalını yerleşim yeri veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir.
Yazı İçeriği
1. İstirdat Davası Nedir?
2. İstirdat Davasının Şartları
2.1. Borçlu Olunmayan Bir Paranın Ödenmesi
2.2. Ödemenin İadesi Mümkün Bir Alacak Sebebiyle Yapılmış Olması
2.3. Ödemenin İcra Takibinden Sonra Yapılmış Olması
2.4. Ödemenin İcra Takibi Kesinleştikten Ve Cebri İcra Tehdidi Altında Yapılmış Olması
2.5. İstirdat Davasının 1 Yıllık Hak Düşürücü Sürede Açılmış Olması
3. Menfi Tespit Davasından Dönüşen İstirdat Davası
4. İstirdat Davasında Yargılama Usulü ve İspat
5. İstirdat Davasında İcra-İnkâr ve Kötüniyet Tazminatı
6. İstirdat Davasında Verilen Karar Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?
7. İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Hakkında icra takibi yapılan kişi bazı durumlarda borcu olmadığını veya borcu ödeme yükümlülüğü olmadığını bilmesine karşın ödeme yapabilmektedir. Borçlu olunmayan paranın ödenmesinin nedenleri ise icra takibinde itiraz süresinin kaçırılması, icra mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde yapılan itirazın kaldırılması, kambiyo senedine özgü takipte açılan takibin iptali davasının reddedilmesi veya açılan davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmemesidir. Bu şekilde icra takibinden sonra cebri icra tehdidi (haciz baskısı) altında borcu olmayan bir parayı ödemek zorunda kalan kişi şartların oluşması halinde İstirdat Davası açarak haksız olarak ödediği paranın iadesini sağlayabilecektir.
1. İstirdat Davası Nedir?
İcra ve İflas Kanunu m.72/7 uyarınca icra takibine itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek zorunda kalan bir kişinin, parayı ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, genel hükümlere göre dava açarak paranın geri alınmasını sağlayabileceği düzenlenmiştir. Açılacak bu dava kanunda İstirdat Davası olarak isimlendirilmiştir. Doğrudan icra dosyasına ödeme yapıldıktan sonra istirdat davası açılabileceği gibi borçlu tarafından açılan menfi tespit davası devam ederken ihtiyati tedbir kararı ile takibin durdurulmaması sebebiyle icra dairesine borcun ödenmesi halinde menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi mümkündür.
İstirdat davasının yargılaması neticesinde, dava kabul edilip davacının/borçlunun lehine karar verilirse, davalı/alacaklı, icra takibi neticesinde aldığı parayı davacıya geri vermeye mahkûm edileceği için, istirdat davası bir eda davasıdır.
2. İstirdat Davasının Şartları
İstirdat davasının açılıp mahkemece davanın kabulüne karar verilebilmesi için;
- Borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi,
- Ödemenin iadesi mümkün bir alacak sebebiyle yapılmış olması,
- Ödemenin icra takibinden sonra yapılmış olması,
- Ödemenin icra takibi kesinleştikten ve cebri icra tehdidi altında yapılmış olması,
- Davanın borcun tamamının ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olması,
gerekmektedir.
2.1. Borçlu Olunmayan Bir Paranın Ödenmesi
İstirdat davasının açılabilmesi için borçlunun icra tehdidi altında borcu olmayan ve ödenmesi gerekmeyen bir parayı (borcu) ödemesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla takip sırasında yapılan ödeme maddi hukuk bakımından hiçbir sebebe dayanmamalıdır. Örneğin; sözleşmenin hukuken geçerli olmaması halinde borçlu olunmayan bir paradan söz edilecektir. Yine borcun sona ermesi, borcun ödenmesi yükümlülüğünün hukuken ortadan kalkması halinde de ödenmesi gerekmeyen bir para söz konusudur.
2.2. Ödemenin İadesi Mümkün Bir Alacak Sebebiyle Yapılmış Olması
Türk Borçlar Kanunu m. 78 ve 81 uyarınca zamanaşımına uğramış bir borcun ifasının, ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi veya hukuka ya da ahlaka aykırı bir amacın gerçekleştirilmesi için yapılan ifanın iadesi talep edilemeyecektir. Yani zamanaşımına uğramış bir borcun ifası, ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi veya kumar borcu gibi hukuka ya da ahlaka aykırı bir amacın gerçekleştirilmesi için yapılan ödemeler borcu için icra tehdidi altında yapılan ödemelerin istirdat davası ile iadesi mümkün değildir.
2.3. Ödemenin İcra Takibinden Sonra Yapılmış Olması
İstirdat davası açılabilmesi için borcun icra takibi sırasında ödenmiş olması gerekmektedir. İcra takibinden önce kendiliğinden yapılan ödemenin istirdat davasına konu edilmesi mümkün değildir. İcra takibi sırasında ödeme doğrudan borçlu tarafından yapılabileceği gibi alacaklının haciz işlemleri neticesinde de ödenmiş olabilir.
2.4. Ödemenin İcra Takibi Kesinleştikten Ve Cebri İcra Tehdidi Altında Yapılmış Olması
Borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesinden söz edebilmek için ödemenin takip kesinleştikten sonra yapılması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla takip henüz kesinleşmeden yapılan ödemenin cebri icra tehdidi altında yapıldığından söz etmek mümkün değildir. Özellik arz eden birkaç durumu ifade etmek gerekirse;
- İhtiyati haciz kararı alınan ve malları ihtiyaten haczedilen borçlunun henüz asıl ödeme emri tebliğ edilmeden ve takibe itiraz süresi dolmadan yaptığı ödemenin iadesi için istirdat davası açması mümkün değildir.
- Yine itirazın kesin kaldırılması kararı kesinleşmeden borçlu tarafından yapılan ödemenin de istirdat davasına konu olması mümkün değildir.
- Takip henüz kesinleşmeden ve borçlu itiraz edebilecekken yapılan ödemenin istirdat davasına konu olması mümkün değildir.
2.5. İstirdat Davasının 1 Yıllık Hak Düşürücü Sürede Açılmış Olması
İİK m. 72/7 uyarınca istirdat davasının borcun tamamen ödenmesinden itibaren bir yıl içerisinde açılması gerekmektedir. Bu bir yıllık süre hak düşürücü süre olup yargılamanın her aşamasından ileri sürülebileceği gibi mahkemece resen de dikkate alınır. İstirdat davası için öngörülen bir yıllık hak düşürücü dava açma süresi, takipte takip konusu borcu doğrudan alacaklıya ya da icra dairesi veznesine veya haciz sonucu ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Borcun tamamen ödenmesi bir yıllık sürenin başlamasına ilişkin olup borcun kısmen ödenmesi halinde de istidat davası açılması mümkündür. Borçlu istirdat davasını açarken ödemiş olduğu paranın tamamını değil de bir kısmını dava konusu yapmışsa, fazla olan kısma ilişkin hakkını saklı tutsa dahi, dava konusu yapmadığı kısım için bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye devam eder.
3. Menfi Tespit Davasından Dönüşen İstirdat Davası
İİK m. 72/6 uyarınca menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararı alınamamış olması halinde takibe devam edilecek ve alacaklı haciz yapabilecektir. Takibe devam edilmesi sebebiyle takip konusu borç alacaklıya ödenmişse, menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir. Yani menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya ödenmesiyle, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. Menfi tespit davası, borcun ödenmesiyle kanuni düzenlemeden dolayı kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden, bu hususta davacının/borçlunun talepte bulunması şart değildir. Menfi tespit davası görülürken borçlu, takip konusu borcun bir kısmını öderse menfi tespit davası sadece ödenen kısım için istirdat davasına dönüşür; ödenmeyen kısım için davaya menfi tespit davası olarak devam edilir.
Davanın istirdat davasına dönüştüğü hususu, mahkemece resen nazara alınmamış ve taraflarca da ileri sürülmemiş ve menfi tespit davasına devam edilip sonuçlandırılmışsa, artık bu durumda borçlu, ödediği paranın iadesi için istirdat davasına gerek kalmadan, lehine elde ettiği ilamı icra dairesine sunarak icranın iadesini talep edebilecektir.
Menfi tespit davalarına ilişkin detaylı bilgi için “Menfi Tespit Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
4. İstirdat Davasında Yargılama Usulü ve İspat
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na uygun hazırlanmış bir dava dilekçesi ile borçlu tarafından alacaklıya karşı açılacaktır. Dava genel hükümlere göre görüleceğinden tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi deliller kullanılabilecektir. Ancak alacağın senede dayanması halinde istisnalar dışında senede karşı senetle ispat kuralı geçerli olup bu tür davalarda tanık dinlenilmesi mümkün değildir. İspat yükü genel olarak davacı/borçlu üzerinde olmakla beraber davalı/alacaklıya ait olduğu durumlarda mevcuttur. İspat yükü davacı/borçlu üzerinde ise borçlu olunmayan bir paranın ödendiğinin ispat edilmesi gerekmektedir.
5. İstirdat Davasında İcra-İnkâr ve Kötüniyet Tazminatı
İstirdat davasının sonuçlanmasından sonra, haksız çıkan taraf aleyhine tazminata hükmedilmesi İİK’da düzenlenmemiştir. Dolayısıyla istirdat davasının borçlu lehine sonuçlanması durumunda, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemeyecektir. Ancak menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasında davacı/borçlu haklı görülürse ve kötüniyet tazminatı şartları mevcutsa davalı/alacaklı kötüniyet tazminatına mahkûm edilir.
6. İstirdat Davasında Verilen Karar Kesinleşmeden İcraya Konulabilir Mi?
Bilindiği üzere bazı kararların kesinleşmeden icraya konulması mümkün değildir. Ancak istirdat davasında iki farklı durum söz konusudur. Menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasında verilen kararın cebri icraya konu edilebilmesi için kararın kesinleşmesi gerekirken menfi tespit davası açılmadan cebrî icra tehdidi altında ödenen paranın iadesi için alacaklıya karşı İİK’nın 72. maddesinin 7. fıkrasına göre açılan istirdat davasında ilâmın kesinleşmesi şart değildir. Zira doğrudan açılan istirdat davasında ilâmın konusu bir para alacağıdır.
Konu ile ilgili detaylı bilgi için “Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Mahkeme Kararları” başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
7. İstirdat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İstirdat Davasında görevli mahkeme belirlenirken takibe konu alacağın kaynağı ve niteliğine göre belirlenecektir. Alacağın kaynağına göre görevli mahkeme; Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, İş Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi hatta çok nadir de olsa Aile Mahkemesi bile olabilmektedir.
Uygulamada en sık karşılaşılan davaları belirtirsek;
- Ticari bir işten kaynaklı fatura, cari hesap ve sözleşme alacağa ilişkin İstirdat Davası’nda Asliye Ticaret Mahkemesi,
- İşçi işveren ilişkisinden kaynaklı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık ücreti izin, fazla çalışma, ücret alacağı vb. gibi alacaklardan kaynaklı alacağa ilişkin İstirdat Davası’nda İş Mahkemesi,
- Kira, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklanan kaynaklı alacağa ilişkin İstirdat Davası’nda Sulh Hukuk Mahkemesi,
- Bir tarafın tüketici olduğu fatura veyahut sözleşme alacağına ilişkin İstirdat Davası’nda Tüketici Mahkemesi,
- Takibe konu alacağın özel bir mahkemede görülmesinin mümkün olmadığı alacaklara ilişkin İstirdat Davası’nda Asliye Hukuk Mahkemesi,
görevlidir.
Yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece veyahut icra dairesince yetki hususu resen dikkate alınmaz. İstirdat Davası’nda yetkili mahkeme icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi veya HMK belirlenmiş yetki kurallarına göre belirlenen mahkemedir.