Mirastan mal kaçırma olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
Burada, miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Buradaki asıl amaç, saklı paylı mirasçıların, hukuken hakları olan miras paylarına kavuşmak için tenkis davası açmalarının önüne geçilmesidir. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
İçindekiler
- 1. Muris Muvazaası Nedir?
- 2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
- 3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
- 4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?
- 5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
- 6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
- 7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
- 9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder. Miras bırakanın asıl niyeti, bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye taşınmazını bağışlamak olmasına rağmen, gelecekte mirasçılarının taşınmaz üzerindeki miras paylarını talep etmelerini engellemek ve mal varlığından kaçınmak için bağışlama niyetini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi görünümler altında gizlemektir.
1. Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
Muris muvazaası, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı tarafından hukuk sistemimize kazandırılmıştır. Bu kararla birlikte, bir işlemin muris muvazaası olarak kabul edilebilmesi için belirli şartların varlığı zorunlu hale getirilmiştir. Aşağıdaki ilkeler bu kararla belirlenmiştir.
2.1. Görünüşteki Sözleşme – Göstermelik İşlem
Muvazaalı işlemler, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla gerçek iradesiyle uyuşmayan ve hüküm doğurmayan sözleşmelerdir. Resmi şekilde yapılan satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi, muris muvazaasının göstermelik işlemidir. Aslında, karşı taraf, devraldığı malın bedelini ödemez veya değerinin çok altında bir bedel öder. Ancak, üçüncü şahıslar yanıltılarak bir bedel alışverişi yapılmış gibi gösterilir. Bu şekilde, mal kaçırılan mirasçıların ileride tenkis davası gibi yollara başvurmalarının önüne geçilmesi amaçlanır.
Konuyla alakalı olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2021 tarihli E. 2018/1-533,K. 2021/1189 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“…..1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına…..” karar verilmiştir.
2.2. Muvazaa Sözleşmesi
Muvazaalı işlemin diğer tarafıyla miras bırakan arasında, görünürdeki işlemin ötesinde gizli bir muvazaa sözleşmesi de bulunmaktadır. Bu durumda, işlemi gerçekleştiren miras bırakan ile diğer kişi, görünürdeki işlemin sadece diğer mirasçıları kandırmak ve göstermelik olarak yapıldığı, aslında hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşırlar. Muvazaa sözleşmesinin yazılı olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu anlaşma, görünürdeki sözleşmeden önce veya aynı zamanda yapılabilir. Miras bırakan kendisi veya temsilcisi aracılığıyla bu anlaşmayı yapabilir.
2.3. Mirasçıları Aldatma Amacı
Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacı bulunmadıkça muris muvazaası söz konusu olamaz. Muris muvazaasına taraf olan kişiler, gerçek iradeleri ile yaptıkları işlemin beyanları arasında kasıtlı olarak bir uyumsuzluk yaratırlar. Bu şekilde hareket ederek, üçüncü kişileri yanıltmaya ve görünüşte farklı bir durum oluşturarak onları aldatmaya çalışırlar. Eğer aldatma amacı yoksa, muvazaalı bir sözleşme yapılmasına da gerek kalmaz. Bununla birlikte, üçüncü kişileri aldatma niyeti, muvazaalı işlemi hukuka aykırı hale getirmez. Yani, muvazaalı işlem bu niteliğiyle itibariyle geçersiz olsa da, hukuka aykırı değildir. Bu nedenlerle, muvazaa varlığı kanıtlandığında, taraflar aldıkları şeyleri sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri vermekle yükümlüdürler.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.9.2021 tarihli, E. 2017/1-2339, K. 2021/1138 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur ise mirasçıları aldatmak amacıyla yapılmasıdır. Daha açık bir anlatımla, 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere bu muvazaa türünde miras bırakan, mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu memuru önünde iradesini satış veya ölünceye kadar bakma akdi şeklinde açıklamaktadır.
Bu nedenle, miras bırakanın muvazaalı işlemi yaparken gerçek irade ve amacı mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır. Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmaması hâlinde 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını uygulama olanağı bulunmamaktadır.”
2.4. Gizli İşlem
Muris muvazaasında gizli işlem, miras bırakan ile karşı tarafın gerçek iradelerini birbirlerine açıkladıkları, ancak kendilerinden mal kaçırılan diğer mirasçılardan gizli tuttukları bağış sözleşmesidir. Muris muvazaasında görünürdeki göstermelik işlem, tarafların gerçek iradeleriyle örtüşmediği için geçersizdir. Ancak gizli işlem, gerekli şekil şartlarını taşıdığı sürece kabul edilir. Çünkü tarafların iradeleriyle uyumludur.
3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
Muris muvazaasında “miras bırakanın asıl iradesi”nin belirlenmesi, taraflar arasındaki gerçek niyetin ve iradenin ne olduğunu ortaya koymayı gerektirir. Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için aşağıdaki faktörler göz önünde bulundurulur:
- Taraflar arasındaki yazılı veya sözlü anlaşmalar: Taraflar arasında yapılan açık beyanlar, yazılı veya sözlü anlaşmalar, belgeler veya mektuplar, miras bırakanın gerçek niyetini ortaya koymada önemli deliller olabilir.
- Tarafların davranışları: Tarafların işlemleri, eylemleri ve davranışları da miras bırakanın gerçek niyetini belirlemek için dikkate alınır. Örneğin, miras bırakanın bağışladığı malı kullanmaya devam etmesi veya kontrolünü elinde tutması, gerçek niyetinin bağış yapmak değil, malı muhafaza etmek olduğunu gösterebilir.
- İkinci dereceden kanıtlar: İkinci dereceden kanıtlar, miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için kullanılabilir. Bu, tanıkların ifadeleri, yazışmalar, banka hesapları veya diğer mali belgeler gibi delilleri içerebilir.
Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için tüm bu faktörler dikkate alınarak bir değerlendirme yapılır. Mahkemeler genellikle delilleri değerlendirir ve miras bırakanın gerçek niyetini belirlemeye çalışır. Ancak bu, durumun karmaşıklığına ve delillerin doğruluğuna bağlı olarak zorlu bir süreç olabilir.
4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?

4.1. Tapulu Taşınmazın Mirasçılardan Birine Satış Olarak Gösterilmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak tapuda satış olarak gösterir. Bu şekilde ki satış sözleşmesi tarafların gerçek iradelerine uymadığı muvazaa nedeniyle geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.2. Tapulu Taşınmazın Ara Malik Kullanılarak Satışının Yapılması
Bu durumda, miras bırakan tapuda kendi adına kayıtlı olan taşınmaz malını ara bir malik olarak adlandırılan bir kişiye devreder. Ara malik, taşınmazı kısa bir süre sahip olarak görünürken, gerçekte miras bırakanın iradesine ve kontrolüne tabidir. Ardından, ara malik bu taşınmazı düşük bir bedelle mirasçıya veya başka bir üçüncü kişiye satış yapar. Bu şekilde, miras bırakan mirasçılardan malını şeklen kaçırmış gibi görünmezken, aslında taşınmaz mal üzerindeki hakimiyetini korur.
4.3. Görünürdeki İşlem Olarak Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapar. Bu şekilde, sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığı için geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.4. Görünürde İşlem Olarak Yapılan Bağışlama
Miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, tapulu taşınmazını bağışlama olarak göstermesi işleminde de tarafların gerçek iradelerine uyulmadığından geçersizdir.
5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
Muris muvazaası olarak değerlendirilmeyen işlemler, mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacını taşımadığından dolayı muvazaalı işlem kapsamına girmeyen işlemleri ifade eder. Bu tür işlemler, tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yapılmış ve geçerli olan işlemlerdir. Mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacı taşımayan, açık ve gerçek iradeleriyle yapılan işlemler miras muvazaası olarak değerlendirilmez. Bu tür işlemlerde taraflar arasında bir anlaşma vardır ve işlem hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Miras bırakanın iradesi, mirasçılarından mal kaçırma niyetini taşımadığından bu tür işlemler muvazaalı olarak kabul edilmez.
- Tapulu Taşınmazların İvaz (Gerçek Bedel) Karşılığı Devri
- Paylaştırma İradesinin Varlığı Hali
- Tapusuz Taşınmazların Devri
- Taşınırların Devri İşlemleri
- Vasiyetname Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Bağışlama Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Kooperatif ve Şirket Ortaklık Payının Devri
- Kadastro Kanunda Öngörülen Haller
- Murisin Muvazaalı Borç Senedi Düzenlenmesi
- Miras Bırakanın Haricen Sattığı Taşınmazın Tapuya Tescil Ettirilmesi
- İntifa Hakkı Tesisi
- Uzun Süreli Kira Sözleşmesi Yapılması
6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı olarak tanımlanmaktadır. Miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
6.1. Mirastan Mal Kaçırma Davasını Kimler Açabilir?
1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, muris muvazaası konusunda belirleyici bir rol oynamış ve bu dava açabilecek kişileri açıkça belirtmiştir. Buna göre, miras bırakanın gerçekte bir bağışlama yapmak amacıyla tapu siciline kayıtlı taşınmazını tapu memuru önünde satış olarak beyan etmesi durumunda, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar, miras haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir. Ancak, mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamayacaktır.
6.2. Mirastan Mal Kaçırma Davasında İspat Yükü
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında ispat yükü, muvazaanın varlığını iddia eden davacı taraftadır. Yani, kendisinden mal kaçırıldığı iddiasıyla dava açan taraf, miras bırakanındava konusu işlemdeki gerçek amacının, kendisini bu mirastan yoksun bırakmak olduğunu delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca, dosyaya sunulan deliller, miras bırakanın muvazaalı olan asıl irade ve amacını duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koyabilecek kuvvette olmalıdır.
Ne var ki, iptali talep edilen işlemlerin doğrudan tarafı olmayan davacıların, dava konusu işlemin hangi amaçla ve ne şekilde yapıldığını bizzat bilmeleri çoğu zaman neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları başta olmak üzere yerleşik içtihatlarda, muvazaanın varlığının tanık dâhil her türlü delille ispatlanabileceğine hükmedilmektedir.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.2.2021 tarihli, E. 2018/19-1013 , K. 2021/105 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“………Mirasçılar, miras bırakanın yapmış oldukları hukuki işlemlerde kural olarak halef sıfatıyla taraf sayılırlar. Bunun sonucu olarak, mirasçılar ancak miras bırakanın sahip olduğu ispat imkanlarından faydalanabilirler. Ancak, miras bırakanın muvazaalı borç senedi düzenlemesi, mirasçılar aleyhine bir işlem olup, mirasçılar ile miras bırakanın hukuki menfaatleri çatışmaktadır. Bu nedenle, mirasçılar, muvazaalı borç senedinin hükümsüzlüğü talebiyle açacaklar davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler ( Arslantürk, s. 91 ). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1978, 1976/13-3608 E., 1978/338 K.; 12.04.1985 tarihli ve 1983/4-558 E., 1985/317 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
6.3. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasını açan mirasçı tapuda malik olarak görünmemekle birlikte, muvazaalı işlemi yapan miras bırakanının ölüm tarihi itibariyle aynı hak sahibi haline gelmiş kabul edilmektedir. Ayni haklar zamanaşımına tabi değildir, dolayısıyla muris muvazaası davası, ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Mirastan mal kaçırma davasının, miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.
Önemli Not : Muvazaalı şekilde devir işleminin gerçekleştiği miras bırakan hayatta iken bile öğrenilmiş olsa bile, muris muvazaası davası açılamaz. Miras bırakan hayatta olduğu sürece, mirasçılar muvazaalı işlemi gerekçe göstererek dava açma hakkına sahip değillerdir. Bu durumda, muris muvazaası davası ancak miras bırakanın vefatından sonra açılabilir.
6.4. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Harçlar
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları nispi harca (Dava değerine göre oransal olarak belirlenen) tabidir. Dava konusu taşınmazın değeri dava açıldığı anda tam olarak belirlenememektedir. Bu nedenle, davanın açıldığı sırada genellikle düşük bir bedel gösterilerek harç ödenmektedir. Davanın ilerleyen aşamalarında, bilirkişi tarafından gayrimenkulün değeri belirlendikten sonra, harç miktarı tamamlanmakta ve talep edilen miktar artırılabilmektedir.
Öte yandan, “muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası” uygulamada “tenkis davasıyla” birlikte terditli olarak açılabilmektedir.
Uygulamada en sık karşılaşılan muris muvazaası davası türüne ilişkin detaylı bilgi için “Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Sebebiyle Tapu İptal ve Tescil Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz
7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Mirastan Mal Kaçırma davasında yetki ve görevli mahkeme aşağıdaki kurallara göre belirlenir:
Yetkili Mahkeme: Dava konusu taşınmasın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir.
Görevli Mahkeme: Mirastan mal kaçırma davasında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
Muris muvazaası ve tenkis, miras hukuku alanında farklı kavramlardır ve farklı hukuki durumları ifade ederler. İşte muris muvazaası ve tenkis arasındaki temel farklar:
Konu ve Talep:
Muris Muvazaası: Mirasçılar, miras bırakanın gerçek iradesini gizleyerek veya değiştirerek mirasçıları aldatma amacıyla yaptığı hukuki işlemin iptalini talep eder.
Tenkis: Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın vefatından önce gerçekleştirdiği saklı paylarını ihlal eden, aşırı bağışlamaların veya mal devirlerinin düzeltilmesini talep eder.
Zamanaşımı:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, ayni haklara ilişkin olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Miras bırakanın ölümünden sonra her zaman mirastan mal kaçırma davası açılabilir.
Tenkis: Mirasçılar, saklı paylarının zedelendiğini öğrendiklerinden itibaren bir yıl içinde her halükarda, miras bırakanın ölümünden itibaren on yıl içinde tenkis davası açmalıdırlar. Aksi takdirde, bu sürenin sonunda tenkis davası açma hakları düşer.
Taraflar:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, saklı pay sahibi olsun veya olmasın mirasçıların her biri ve ayrıca tereke temsilcisi tarafından açılabilir.
Tenkis: Tenkis davası, sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir.
Sonuçlar:
Muris Muvazaası: Muvazaanın varlığının ispatlanması halinde sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle, tapu kaydının tamamen iptaline karar verilir.
Tenkis: Tenkis davasında sadece saklı paya aşan kısmın tenkisine karar verilir.
Saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilecek tenkis davasına ilişkin detaylı bilgi almak için Tenkis Davası Nedir? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Her iki dava da miras bırakan tarafından yapılan tasarruf ve temliklerin iptali yada düzeltilmesi için mirasçılar tarafından tek başına veya terditli (kademeli) olarak açılabilir.
Terditli (kademeli) davada, öncelikle miras bırakanın yaptığı işlemin muris muvazaası nedeniyle tamamen iptal edilmesi talep edilir. Eğer mahkeme muvazaayı kabul etmezse, ikinci kademede tenkis talebi değerlendirilmesi ve saklı paylı mirasçının mirastaki saklı payının korunması talep edilir.
Terditli olarak açılan muris muvazaası ve tenkis davalarının usuli şartların varlığına rağmen tefrikine (ayrılmasına) karar verilmesinin usul ekonomisine uygun olmadığı kabul edilmektedir. Davaların birlikte açılması tüm iddia, savunma ve delillerin birlikte değerlendirilmesini sağlayacak ve birbiriyle çelişen kararlar verilmesinin de önüne geçecektir.
Her iki davanın birlikte ve terditli olarak açılması durumunda, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.


Babam arsasını müteahhide satmış .Mütehhitte bina yapıp daireleri abime satmış burada dava şansı varmıı
Hocam kolay gelsin ben babam hayattayken onun adına %90 raporlu bir engelli aracı aldım tüm ödemeleri kendim yaptım fakat babam vefat ettikten sonra aracın kasko sigortasını yapmam için önce veraset sonra yani yaklaşık 3 yıl sonra da intikal edecem tüm kardeşlerim vekaleti verdi fakat ölen abimin çocukları vermedi biri 20 yaşında diğeri 21 yaşında diğer ikisi yaşı 18 yaşından küçük bunların vekaletinide anneleri vermiyor ne yapmam lazım acil yardımınıza ihtiyacım var
Paylaşımlarınız için öncelikle teşekkür ederim. Biz 13 kardeşiz. Annem hayatta. Rahmetli babam hayattayken sonradan bacağından sakat kalan kardeşe bir dairenin tapusunu verdi. Devlet memuru kendisi maddi durumu iyi kendi parası ile ev ve araba aldı. Tarla ve diğer dairelerde herkes hak sahibidir. Rahmetli babam vefat etmeden o dairenin de mirasa dahil edilmesini şifaen söyledi. Dava açabilir miyim.
Merhaba kolay gelsin . Biz 7 kardesiz 6 kiz 1 erkek .tek erkek evlat benim. Babam sag iken ben 18 yasima gelmeden once bir dukkan aldik ama dukkani ben direk saticidan aldim arada hic babam olmadi . Buna istinaden is yerim ve hayatimi buradan kazandiklarim ile surdurdum. 23 yasinda bir arsa aldim . 44 yasindan sonra da 3 daire. Babam gecen yil vefat etti 3 kiz kardesim bana tenkis davasi acti . Acilan davadan hemen sonra tum mal varligima ihtiyadi tedbir2 diye bir serh koyuldu .kredisini odedigim ev de buna dahil.hepsini rahmetli babam aldi diye sunmuslar mahkemeye ama benim tum alim surecindeki odemelerim mevcur. Ben bu sureci nasil asabilrim bana yardimci olur
musunuz
Merhaba.Biz 5 erkek 3 kız yani 8 kardeşiz.Babam nakit mevduatını sadece 3 oğlunun adına yapmiş diger 5 çocuğunun mevduatlarda isimleri yok.Vefat sonrası isimleri yazilmayan kardeşler bu mevduattan paylarını almak için ne yapabilirler?Bu nakit mevduat dışında;geri kalan taşınmaz gayrimenkullerdeki paylarını alıp ayrılmak için kardeşlerin ne yapması gerekmektedir?Ayrica babanın vefatı sonrası miras ve taşınmazların paylaşımı için 8 kardeşten bir yada birkaçı imza vermez ise ne olur?Teşekkürler…
Altsoy mirastan çıkarma veya feragat durumu yoksa her zaman saklı paylı mirasçıdır ve saklı paylı mirasçının miras hakkı üstünde tasarrufta bulunulamaz. Muris muvazaasında ise ; mirasçı gerçekte tapulu taşınmazını mirasçısı olan kişiye devretmek istemektedir. Fakat diğer mirasçılarını mirasından yoksun bırakmak amacıyla; aslında bağışlama olan arzusunu tapu dairesinde satış olarak göstermektedir. Bu şekilde taşınmazını satmış olan mirasbırakan, diğer mirasçılarını mirastan uzak tutma gayesi taşır. Muris muvazaasının varlığı halinde muris muvazaasına dayalı olarak tapu iptali ve tescili davası açılacak ve mirasçıların hakları bu şekilde korunmaya çalışılacaktır. Eğer söz konusu evin devri de bu gayeyle ve satış olarak gösterilerek yapılmışsa muris muvazaası hükümlerine dayanılabilir.Muris mavazaasına dayanıp tapu iptali veya tescili davası açıp hakkını geri kazanmak isteyen mirasçı mirasbırakanın ölümünden itibaren her zaman bu davayı açabilir. Muris kişi sağ iken işlem yapılamaz.
Ev alınırken yapılan maddi katkıları göz önünde tutmak gerekirse borçlar kanunun genel hükümlerinde sebepsiz zenginleşmeye gidilebilir. Buna göre sebepsiz zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. İade talebi zenginleşene ve onun mirasçılarına karşı ileri sürülebilir. Bu durumdan yararlanmak için de senetle ispat zorunlu olduğu için yapılanan katkının kanıtlanması ve bu maddi katkının nasıl ne için yapıldığının açıklamalı olarak belli olması gerekmektedir.
Özellikle belirtmek isteriz ki, soru ve yorumlarınıza vermiş olduğumuz cevaplar, bilgilendirme niteliğinde olup, hak kaybına uğramamanız açısından, detaylı bilgi için avukat bir meslektaşımıza müracaat etmenizi tavsiye ederiz.
Annem vefat ettikten sonra yazlığın dörtte birinin bana ait olduğu ortaya çıktı.Biz iki kardeşiz ,maalesef kardeşimide annemden iki yıl önce kaybetmiştim.Annem ve kardeşim tapuyu bölüşmüşler .Bu konu beni gerçekten çok üzdü.O zamana kadar hiç bilmiyordum.Bu konu hakkında ne yapmamı önerirsiniz.
Merhaba dedem annemlerden yer kacirmak icin yeri once birisine satis 1 ay sonrada yeri alan kisi dayimin 13 yasindaki ogluna yer bedelinin onda bir fiyatina satis yapiyor dedem öldu buna dava acabilirmiyiz? İlginize tesekkur ederim
info@radyonetordu.com
İyi günler nasılsınız.
Eşimin babası 8 ay gibi bir süre önce vefat etti.Eşimin 2 abisi babası ölmeden önce birisi kaynanasının üzerine 2 daire,diğer abiside baldızının üzerine 2 daire yapmışlar. bu işlem 2013 yılında mütahite vermişler rahmetli eşimin babası arsaya ortak yapmış çok düşük bir bedelle… işi profesyonel yapmışlar ama satışlar hep değerinin altında.eşim üvey olduğu için yer bırakmamak için her şeyi yapmışlar ne yapmalıyız.teşekkürler….
Merhabalar.annem ekim ayında vefat etti.biz anadan bir iki kardeşiz.nüfusta bir hata oluyo benim ismim veraset ilamında çıkmıyo.kardeşim alıyo veraset bana söylemiyor senin ismin yok diye.bu arada bir dairenin tapusunu tek mirasçı olarak üzerine alıyor.ben bunu öğrendim durumu duzelttirdim nüfustan tekrar veraset ilamı çıkarttırdım.yasal mirasçı olarak ismim çıktı.mahkeme kararıyla.şimdi ne yapmam gerekli.ev kardeşimin üzerine şu anda.
Merhaba hocam. Babam dedemin üzerine 1987 yılında arsa alıyor daha sonra dedem 2006 yilinda yilinda babama geri devrediyor satis yolu ile. Babamda bize 2016 yilinda yani 10 yil sonra devrediyor yine satis yolu ile bedelini odedik.Ve biz 2009 yılında bu arsaya 2 katlı ev yaptık. Ev yapma işlemini babamın bütün kardeşleri biliyordu bilgileri vardi babam yaptı. Daha sonra 2018 yılında müteahite verdik. Bunu gözleri götürmeyen halalarım babama muris muavazasi davası açtılar ve bizim bir çok şehidimiz var. Dedem kesinlikle burada babamın aldığı yeri babama devrediyor kendisinin hiçbir katkısı yoktur. Ve babam dedeme ölene kadar baktı. Dedem bakıma muhtaç idi herhangi bir geliri söz konusu değildi emeklisi falanda yok tamamen babam baktı. Biz dedeme engelli aracı aldık aracin da tüm parasını biz verdik bunu dahi bize vermiyorlar sizce bu dava ne olur
Merhaba hocam.. Biz 2 erkek 4 kız 6 kardeşiz. Annem babam 80 yaşında ve 2 abimle Hollandada yaşıyor. Babamın 20 yıl önce üç farklı sehirde bulunan ev tarla ve dükkanlarını en büyük abime devrettiğini öğrendim. Sebebide onun küçüğü abim kendi payını kumarda ve içkide yemesin diye vede damatlar mal yemesin diye. Şimdide o abim bu malları satmaya başlamış. Babam ölünce annem hayatta olsa bile ben miras için dava açıp ve hakkımı alabilirmiyim.? Ayrıca bütün kardeslerimle küsüşüğüz, dava açmak için bir araya gelmek şartmı? Onlar avukat masrafından veya başka gerekçelerle dava açmazlarsa benim açtığım dava onların işine de yararmı? Yada onlar başka avukat tutarsa ne olur? Saygılarımla…. kolay gelsin.
Bizim ise babam bulgaristan göçmeni 1978’de bulgaristan dan geldiklerinde 1979yıllında kayınvalidesinin üzerine aldıkları arsaya ev yapıyorlar oturum izin olmadıkları için oturum izin çıktıktan 1989 yıllında alıyorlar lar üzerine ve simdi ise kayınvalide ölünce oğlunun cocukları tapu iptali istiyor bu durumda mal kaçırma diyorlar bu kendi babalarıda biliyor baba öldüğü için haktalep ediyorlar ne yapa biliriz nasıl bir yol çize biliriz yardım ede bilirmisiniz?
merhaba dedemiz kendi üzerine olan 30daireden 10 tanesini beşer beşer iki kızına verdi tapuları alındı. diğer daireleri ve kalan arsalarıda oğluna vermeyi düşünüyor.bu yerleri üçüncü bir kişiye satış yapıp ortada banka para girişide olacak şekilde.yatırılan parayı dedem çekicek oğluna verecek oğluda bu parayla yerleri geri alıcak.dedemin bukadar yeri satmayaihtiyacı yoktur.oğlununda bukadar yeri almaya maddi gücü yoktur bu oyunun dışında..burda kızkardeşlerin dava açma hakları varmı..dedem 90 yaşındadır.yada ölene kadar bakım şartıyla veya vasiyet yoluyla kalan yerleri oğluna verebilirmi.
Merhaba evlendikten sonra altınlarımı bozdurarak ve eşim bir miktar kredi çekerek bir arsa aldık ve tapu benim üzerimdeydi ve şuan boşanma asamasindayiz ve ben arsayı satıp ev aldım eşimin bu konuda herhangi bi dava açma veya hak talebinde bulunabilir mi iki tane çocuğum var bu arada
Merhaba, babam 1995 yılında vefat etti. Babamın mirasçısı olarak 7 çocuğu ve eşi bulunmaktadır. Annemiz 1996 yılında eşinden kalan miras payını satış göstererek iki oğluna devretmiş. Bu satış işlemini ben ve diğer kardeşlerim2017 yılında öğrendik. Bugüne kadar bu tarla üzerinde kardeşlerimizle eşit pay hakkına sahip olduğumuzu biliyorduk. Muvazaa nedeniyle tapu iptal davası açmak istiyoruz fakat annemiz halen yaşıyor . Bu davayı annemizin ölümünden sonra mı açmamız gerekiyor yoksa yaşarken de açılabilir mi?
Merhabalar iyi çalışmalar dilerim. Babam 2007 yılında vefat etti. Ben tek çocuğum. Babamdan bir apartman dairesi kaldı. Annem babamın vefatından hemen sonra 2007’de tapuda kendi hakkını da bana sattı. 2017 yılında ise annem vefat etti. Ancak annemin ilk evliliğinden olan kızı – ki bizimle hiç yaşamadı babasıyla yaşadı. Şu anda da evli zaten- muris muvazaa davası açtı. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyim. Teşekkür ederim
Merhaba hocam;
Annem tek taşınmazını 3.kişiye batış yapıyor (para yok). Ordan 2 ay sonra abim satın alıyor (para yok). 3 ay sonrada ablama satış yapılıyor (ablam da para ödemiyor). 1998 yılında olmuş ve annem o yıl vefat etmiştir. Ancak ben 3.çocuk olarak birşey almadım. Ne yapabilirim?
Merhaba ananememin annesinden kalma bir gecekondu vardi ve mutahite verildi her seferinde veresette cikmayan isimler gecekondu satildiktan sonra mahkemeye vererek verasetin iptalini isteyip davayi kazandilar ve mirascilardan kimse sag kalmayip tek ben kalmisimdir bu durumda parayi benden mi mutahittenmi alacaklar yardimci olursanız cok sevinirim bu arada kesinlikle mirasla alakam yoktur sadece kendime ait bir evim var
merhabalar ben 06.08.2015 te evlendim.eşimin üzerine tapu var ama tapu tarihi 19.04.2015 ve tapu eşimin üzerine ve eşimin kızlık soyadı üzerine.benim soyadımı neden kullanmamışlar tapuda?eşim mal mı kaçırıyor?