Mirastan mal kaçırma olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
Burada, miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Buradaki asıl amaç, saklı paylı mirasçıların, hukuken hakları olan miras paylarına kavuşmak için tenkis davası açmalarının önüne geçilmesidir. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
İçindekiler
- 1. Muris Muvazaası Nedir?
- 2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
- 3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
- 4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?
- 5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
- 6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
- 7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
- 9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder. Miras bırakanın asıl niyeti, bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye taşınmazını bağışlamak olmasına rağmen, gelecekte mirasçılarının taşınmaz üzerindeki miras paylarını talep etmelerini engellemek ve mal varlığından kaçınmak için bağışlama niyetini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi görünümler altında gizlemektir.
1. Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
Muris muvazaası, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı tarafından hukuk sistemimize kazandırılmıştır. Bu kararla birlikte, bir işlemin muris muvazaası olarak kabul edilebilmesi için belirli şartların varlığı zorunlu hale getirilmiştir. Aşağıdaki ilkeler bu kararla belirlenmiştir.
2.1. Görünüşteki Sözleşme – Göstermelik İşlem
Muvazaalı işlemler, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla gerçek iradesiyle uyuşmayan ve hüküm doğurmayan sözleşmelerdir. Resmi şekilde yapılan satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi, muris muvazaasının göstermelik işlemidir. Aslında, karşı taraf, devraldığı malın bedelini ödemez veya değerinin çok altında bir bedel öder. Ancak, üçüncü şahıslar yanıltılarak bir bedel alışverişi yapılmış gibi gösterilir. Bu şekilde, mal kaçırılan mirasçıların ileride tenkis davası gibi yollara başvurmalarının önüne geçilmesi amaçlanır.
Konuyla alakalı olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2021 tarihli E. 2018/1-533,K. 2021/1189 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“…..1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına…..” karar verilmiştir.
2.2. Muvazaa Sözleşmesi
Muvazaalı işlemin diğer tarafıyla miras bırakan arasında, görünürdeki işlemin ötesinde gizli bir muvazaa sözleşmesi de bulunmaktadır. Bu durumda, işlemi gerçekleştiren miras bırakan ile diğer kişi, görünürdeki işlemin sadece diğer mirasçıları kandırmak ve göstermelik olarak yapıldığı, aslında hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşırlar. Muvazaa sözleşmesinin yazılı olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu anlaşma, görünürdeki sözleşmeden önce veya aynı zamanda yapılabilir. Miras bırakan kendisi veya temsilcisi aracılığıyla bu anlaşmayı yapabilir.
2.3. Mirasçıları Aldatma Amacı
Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacı bulunmadıkça muris muvazaası söz konusu olamaz. Muris muvazaasına taraf olan kişiler, gerçek iradeleri ile yaptıkları işlemin beyanları arasında kasıtlı olarak bir uyumsuzluk yaratırlar. Bu şekilde hareket ederek, üçüncü kişileri yanıltmaya ve görünüşte farklı bir durum oluşturarak onları aldatmaya çalışırlar. Eğer aldatma amacı yoksa, muvazaalı bir sözleşme yapılmasına da gerek kalmaz. Bununla birlikte, üçüncü kişileri aldatma niyeti, muvazaalı işlemi hukuka aykırı hale getirmez. Yani, muvazaalı işlem bu niteliğiyle itibariyle geçersiz olsa da, hukuka aykırı değildir. Bu nedenlerle, muvazaa varlığı kanıtlandığında, taraflar aldıkları şeyleri sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri vermekle yükümlüdürler.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.9.2021 tarihli, E. 2017/1-2339, K. 2021/1138 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur ise mirasçıları aldatmak amacıyla yapılmasıdır. Daha açık bir anlatımla, 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere bu muvazaa türünde miras bırakan, mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu memuru önünde iradesini satış veya ölünceye kadar bakma akdi şeklinde açıklamaktadır.
Bu nedenle, miras bırakanın muvazaalı işlemi yaparken gerçek irade ve amacı mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır. Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmaması hâlinde 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını uygulama olanağı bulunmamaktadır.”
2.4. Gizli İşlem
Muris muvazaasında gizli işlem, miras bırakan ile karşı tarafın gerçek iradelerini birbirlerine açıkladıkları, ancak kendilerinden mal kaçırılan diğer mirasçılardan gizli tuttukları bağış sözleşmesidir. Muris muvazaasında görünürdeki göstermelik işlem, tarafların gerçek iradeleriyle örtüşmediği için geçersizdir. Ancak gizli işlem, gerekli şekil şartlarını taşıdığı sürece kabul edilir. Çünkü tarafların iradeleriyle uyumludur.
3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
Muris muvazaasında “miras bırakanın asıl iradesi”nin belirlenmesi, taraflar arasındaki gerçek niyetin ve iradenin ne olduğunu ortaya koymayı gerektirir. Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için aşağıdaki faktörler göz önünde bulundurulur:
- Taraflar arasındaki yazılı veya sözlü anlaşmalar: Taraflar arasında yapılan açık beyanlar, yazılı veya sözlü anlaşmalar, belgeler veya mektuplar, miras bırakanın gerçek niyetini ortaya koymada önemli deliller olabilir.
- Tarafların davranışları: Tarafların işlemleri, eylemleri ve davranışları da miras bırakanın gerçek niyetini belirlemek için dikkate alınır. Örneğin, miras bırakanın bağışladığı malı kullanmaya devam etmesi veya kontrolünü elinde tutması, gerçek niyetinin bağış yapmak değil, malı muhafaza etmek olduğunu gösterebilir.
- İkinci dereceden kanıtlar: İkinci dereceden kanıtlar, miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için kullanılabilir. Bu, tanıkların ifadeleri, yazışmalar, banka hesapları veya diğer mali belgeler gibi delilleri içerebilir.
Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için tüm bu faktörler dikkate alınarak bir değerlendirme yapılır. Mahkemeler genellikle delilleri değerlendirir ve miras bırakanın gerçek niyetini belirlemeye çalışır. Ancak bu, durumun karmaşıklığına ve delillerin doğruluğuna bağlı olarak zorlu bir süreç olabilir.
4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?

4.1. Tapulu Taşınmazın Mirasçılardan Birine Satış Olarak Gösterilmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak tapuda satış olarak gösterir. Bu şekilde ki satış sözleşmesi tarafların gerçek iradelerine uymadığı muvazaa nedeniyle geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.2. Tapulu Taşınmazın Ara Malik Kullanılarak Satışının Yapılması
Bu durumda, miras bırakan tapuda kendi adına kayıtlı olan taşınmaz malını ara bir malik olarak adlandırılan bir kişiye devreder. Ara malik, taşınmazı kısa bir süre sahip olarak görünürken, gerçekte miras bırakanın iradesine ve kontrolüne tabidir. Ardından, ara malik bu taşınmazı düşük bir bedelle mirasçıya veya başka bir üçüncü kişiye satış yapar. Bu şekilde, miras bırakan mirasçılardan malını şeklen kaçırmış gibi görünmezken, aslında taşınmaz mal üzerindeki hakimiyetini korur.
4.3. Görünürdeki İşlem Olarak Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapar. Bu şekilde, sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığı için geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.4. Görünürde İşlem Olarak Yapılan Bağışlama
Miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, tapulu taşınmazını bağışlama olarak göstermesi işleminde de tarafların gerçek iradelerine uyulmadığından geçersizdir.
5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
Muris muvazaası olarak değerlendirilmeyen işlemler, mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacını taşımadığından dolayı muvazaalı işlem kapsamına girmeyen işlemleri ifade eder. Bu tür işlemler, tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yapılmış ve geçerli olan işlemlerdir. Mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacı taşımayan, açık ve gerçek iradeleriyle yapılan işlemler miras muvazaası olarak değerlendirilmez. Bu tür işlemlerde taraflar arasında bir anlaşma vardır ve işlem hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Miras bırakanın iradesi, mirasçılarından mal kaçırma niyetini taşımadığından bu tür işlemler muvazaalı olarak kabul edilmez.
- Tapulu Taşınmazların İvaz (Gerçek Bedel) Karşılığı Devri
- Paylaştırma İradesinin Varlığı Hali
- Tapusuz Taşınmazların Devri
- Taşınırların Devri İşlemleri
- Vasiyetname Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Bağışlama Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Kooperatif ve Şirket Ortaklık Payının Devri
- Kadastro Kanunda Öngörülen Haller
- Murisin Muvazaalı Borç Senedi Düzenlenmesi
- Miras Bırakanın Haricen Sattığı Taşınmazın Tapuya Tescil Ettirilmesi
- İntifa Hakkı Tesisi
- Uzun Süreli Kira Sözleşmesi Yapılması
6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı olarak tanımlanmaktadır. Miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
6.1. Mirastan Mal Kaçırma Davasını Kimler Açabilir?
1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, muris muvazaası konusunda belirleyici bir rol oynamış ve bu dava açabilecek kişileri açıkça belirtmiştir. Buna göre, miras bırakanın gerçekte bir bağışlama yapmak amacıyla tapu siciline kayıtlı taşınmazını tapu memuru önünde satış olarak beyan etmesi durumunda, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar, miras haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir. Ancak, mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamayacaktır.
6.2. Mirastan Mal Kaçırma Davasında İspat Yükü
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında ispat yükü, muvazaanın varlığını iddia eden davacı taraftadır. Yani, kendisinden mal kaçırıldığı iddiasıyla dava açan taraf, miras bırakanındava konusu işlemdeki gerçek amacının, kendisini bu mirastan yoksun bırakmak olduğunu delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca, dosyaya sunulan deliller, miras bırakanın muvazaalı olan asıl irade ve amacını duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koyabilecek kuvvette olmalıdır.
Ne var ki, iptali talep edilen işlemlerin doğrudan tarafı olmayan davacıların, dava konusu işlemin hangi amaçla ve ne şekilde yapıldığını bizzat bilmeleri çoğu zaman neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları başta olmak üzere yerleşik içtihatlarda, muvazaanın varlığının tanık dâhil her türlü delille ispatlanabileceğine hükmedilmektedir.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.2.2021 tarihli, E. 2018/19-1013 , K. 2021/105 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“………Mirasçılar, miras bırakanın yapmış oldukları hukuki işlemlerde kural olarak halef sıfatıyla taraf sayılırlar. Bunun sonucu olarak, mirasçılar ancak miras bırakanın sahip olduğu ispat imkanlarından faydalanabilirler. Ancak, miras bırakanın muvazaalı borç senedi düzenlemesi, mirasçılar aleyhine bir işlem olup, mirasçılar ile miras bırakanın hukuki menfaatleri çatışmaktadır. Bu nedenle, mirasçılar, muvazaalı borç senedinin hükümsüzlüğü talebiyle açacaklar davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler ( Arslantürk, s. 91 ). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1978, 1976/13-3608 E., 1978/338 K.; 12.04.1985 tarihli ve 1983/4-558 E., 1985/317 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
6.3. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasını açan mirasçı tapuda malik olarak görünmemekle birlikte, muvazaalı işlemi yapan miras bırakanının ölüm tarihi itibariyle aynı hak sahibi haline gelmiş kabul edilmektedir. Ayni haklar zamanaşımına tabi değildir, dolayısıyla muris muvazaası davası, ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Mirastan mal kaçırma davasının, miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.
Önemli Not : Muvazaalı şekilde devir işleminin gerçekleştiği miras bırakan hayatta iken bile öğrenilmiş olsa bile, muris muvazaası davası açılamaz. Miras bırakan hayatta olduğu sürece, mirasçılar muvazaalı işlemi gerekçe göstererek dava açma hakkına sahip değillerdir. Bu durumda, muris muvazaası davası ancak miras bırakanın vefatından sonra açılabilir.
6.4. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Harçlar
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları nispi harca (Dava değerine göre oransal olarak belirlenen) tabidir. Dava konusu taşınmazın değeri dava açıldığı anda tam olarak belirlenememektedir. Bu nedenle, davanın açıldığı sırada genellikle düşük bir bedel gösterilerek harç ödenmektedir. Davanın ilerleyen aşamalarında, bilirkişi tarafından gayrimenkulün değeri belirlendikten sonra, harç miktarı tamamlanmakta ve talep edilen miktar artırılabilmektedir.
Öte yandan, “muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası” uygulamada “tenkis davasıyla” birlikte terditli olarak açılabilmektedir.
Uygulamada en sık karşılaşılan muris muvazaası davası türüne ilişkin detaylı bilgi için “Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Sebebiyle Tapu İptal ve Tescil Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz
7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Mirastan Mal Kaçırma davasında yetki ve görevli mahkeme aşağıdaki kurallara göre belirlenir:
Yetkili Mahkeme: Dava konusu taşınmasın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir.
Görevli Mahkeme: Mirastan mal kaçırma davasında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
Muris muvazaası ve tenkis, miras hukuku alanında farklı kavramlardır ve farklı hukuki durumları ifade ederler. İşte muris muvazaası ve tenkis arasındaki temel farklar:
Konu ve Talep:
Muris Muvazaası: Mirasçılar, miras bırakanın gerçek iradesini gizleyerek veya değiştirerek mirasçıları aldatma amacıyla yaptığı hukuki işlemin iptalini talep eder.
Tenkis: Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın vefatından önce gerçekleştirdiği saklı paylarını ihlal eden, aşırı bağışlamaların veya mal devirlerinin düzeltilmesini talep eder.
Zamanaşımı:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, ayni haklara ilişkin olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Miras bırakanın ölümünden sonra her zaman mirastan mal kaçırma davası açılabilir.
Tenkis: Mirasçılar, saklı paylarının zedelendiğini öğrendiklerinden itibaren bir yıl içinde her halükarda, miras bırakanın ölümünden itibaren on yıl içinde tenkis davası açmalıdırlar. Aksi takdirde, bu sürenin sonunda tenkis davası açma hakları düşer.
Taraflar:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, saklı pay sahibi olsun veya olmasın mirasçıların her biri ve ayrıca tereke temsilcisi tarafından açılabilir.
Tenkis: Tenkis davası, sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir.
Sonuçlar:
Muris Muvazaası: Muvazaanın varlığının ispatlanması halinde sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle, tapu kaydının tamamen iptaline karar verilir.
Tenkis: Tenkis davasında sadece saklı paya aşan kısmın tenkisine karar verilir.
Saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilecek tenkis davasına ilişkin detaylı bilgi almak için Tenkis Davası Nedir? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Her iki dava da miras bırakan tarafından yapılan tasarruf ve temliklerin iptali yada düzeltilmesi için mirasçılar tarafından tek başına veya terditli (kademeli) olarak açılabilir.
Terditli (kademeli) davada, öncelikle miras bırakanın yaptığı işlemin muris muvazaası nedeniyle tamamen iptal edilmesi talep edilir. Eğer mahkeme muvazaayı kabul etmezse, ikinci kademede tenkis talebi değerlendirilmesi ve saklı paylı mirasçının mirastaki saklı payının korunması talep edilir.
Terditli olarak açılan muris muvazaası ve tenkis davalarının usuli şartların varlığına rağmen tefrikine (ayrılmasına) karar verilmesinin usul ekonomisine uygun olmadığı kabul edilmektedir. Davaların birlikte açılması tüm iddia, savunma ve delillerin birlikte değerlendirilmesini sağlayacak ve birbiriyle çelişen kararlar verilmesinin de önüne geçecektir.
Her iki davanın birlikte ve terditli olarak açılması durumunda, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.


Merhaba Efendim.
Eşim 4 Kız 1 Erkek toplam 5 kardeşler.
Babası şuan sağ ve biri evi biri dükkanı iki tapusunuda sadece oğluna vermek istiyor(belkide verdi). Kızlarını sebepsiz mirastan mahrum bırakıyor. Bu tapu devri için yapabileceğimiz birşey varmıdır.
Şimdiden teşekkür eder
İyi çalışmalar dilerim.
Avukat bey merhabalar. 35 yaşımdayım. 7 kardeşiz benimle birlikte. babam 15 seneyi aşkındır gayrimenkullerini ben hariç diğer kardeşler arasında bölüştürüp duruyor. Bende kendimin bu yıl, babamın başka bir ülkedeki resmi evlliğinden olduğumu öğrendim.3 yaşında getirmiş beni. İstanbula şimdi aramız çok kötü görüşmüyoruz. Ben hem mirastan hakkımı almak,hemde beni dünyaya getiren annemi bulmak istiyorum.mahkeme yoluyla tüm ailemden dna testi isteyebilirmiyim
Merhaba annem üzerindeki bütün malı başka birine verdi bunun iptali için dava açabilir miyiz
Dedem hala hayatta fakat kendisi tek erkek çocuğu olan dayıma bütün mirasını bırakma peşinde. Bu yaz dedem ağır şekilde hastalandı bu arada gidip güzel mevkiideki arsasını dayımın üzerine yapmış ve bunu gizli bir şekilde yaptı. Biz daha yeni öğrendik bu olayı. Mirastan mal kaçırmaya giriyor bu olay. Bende hukuk fakültesi öğrencisiyim fakat daha 2. Sınıfım. Ne yapmamız gerektiği konusunda bilgilendirir misiniz ? İspatı ne şekilde olur ? 5 kız kardeş annemler , diğer krdeşleri biz minnet eylemeyiz gibi şeyler söylüyor annem tek başına yeterli olur mu ?
Merhabalar. Babamın önceki evliliğinden (3 yıl evli kalıp boşanmışlar) 2 çocuğu var. Daha sonra annem (annemin ilk evliliği) ile evlenmiş ve 35 yıldır evliler. Şuan babamın üzerine kocaelide bir apartman dairesi var ve öldüğünde eski evliliğinden olan çocuklarına miras bırakmak istemiyor. Çünkü şimdiye kadar maddi manevi hiçbir faydaları olmadığı gibi hep zararları oldu babama. Bu durumda muvazaa doğmaması için babam ne gibi bir yol izlemeli.
Merhabalar 19 Mayıs 2019 tarihinde 80 küsür yaşındaki annem vefat etti. E-devlette veraset ilamı miras sorgulama bölümüne annemin Türkiye Cumhuriyeti Kimlik numarasını girdiğimde benden küçük erkek kardeşimin ayın 30unda açtığı veraset ilamı davası açtığını görmekteyim. Detaylı olarak belgeyi incele dediğimde 2 sayfalık bir belge çıkıyor ve orada bütün çocuklarının yani mirasçılarının isimleri ve aldığı payları yazıyor – herkese 1 pay düşmüş toplamda 10 kişiye. Benim yapacağım işlemler için tekrardan noterden veya sulh hukuk mahkemelerinden veraset ilamı almak için başvurmam gereklimidir yoksa o e-devlette çıkan 2 sayfalık belgenin çıktısını alsam veraset ilamı yerine geçecekmidir?
Anne babam yeni vefat ettiler. Ölmeden evvel 3 kardeşe adaletsiz bir şekilde kendilerince mal paylaşımı yaptılar. Tapuları üstümüze verdiler. Bana eksik düştü anne babam üzülmesin diye hakkımı aramadım. Diğer iki kardeşim babamız hayatta iken 1 dükkan 1 dairesini satarak başka yerden kendi üzerlerine arsa aldılar. Sonra onlarda o arsayı sattılar. Şimdi kendilerinin üzerlerine yaklaşık 15-20 daire,arsa var. Ben şimdi muris muvafazası davası açabilir miyim? Mevcut elimdeki gayri menkullerden olur muyum?
Merhabalar
Benim babannem vefat etti dedem ise hayatta.Dedem şuan imam nikahlı olarak bir kadınla beraberliğini devam ettiriyor.
Babannem öldüğü için şuanki mallarda onun hakkı nede olsa var ve bu haklar ne olacak dedem malları hayattayken satarsa ?
Bilgilendirirseniz çok sevinirim iyi çalışmalar dilerim.
annemin 2 ev tapusu var birisini bana vermek istiyor.kardeşim vefat etti çoçukları ve eşi annemin bana verdiği tapuyu bozabilirlermi ve bozmamaları için ne yapmak gerekir ve kardeşimin çoçukları ve eşi bana dava açma süreleri varmı
Merhaba;
Ben 2 yaşında bir aileye evlatlık verildim.Annem ve Babamla hiçbir problemim yoktu. Her şey annemin vefat etmesiyle ve babamın ikinci evliliğiyle başladı.İkinci eşi beni üzerinden atmak için her konuda miras benim olsun diye elinden geleni yaptı yalnız mahkeme evlatlığı atamazsın diye bu işi bitirdi.Bu arada babam ikinci eşiyle evlendiğinde 63-64 yaşındaydı.Beni üzerinden atamayınca bu sefer babamın oturduğu daireyi üzerine almaya çalıştı.Benim haberim yoktu.Sonradan haberim oldu.Avukata sorduğumda ise baban sağken verebilir.Öldükten sonra dava açarsın dedi.Babam 80 yaşında vefat etti.Daireyi 70 yaşına yakın verdi.Köydeki arsaları yine ikinci eşine 75 yaşından sonra verdi. İstemeyerek de olsa verdi.
Yakın zaman da ise mahkemeden kağıt geldi ve vefat eden babanızın vasiyeti vardır dedi ve mirasçı olarak ben ve ikinci eşi gittik.Hakim vasiyeti okudu ve baban dedi bütün malını birici eşine yani benim anneme bıraktığını yazmış.tarih 1982 de yani sağlığı yerinde iken istese bu vasiyeti evlendikten sonra bozardı ama bozmamış.Mahkemede beni bütün malından 4/3 senin diyor.4/1 ise ikinci hanımına vermiş.
Şimdi bu anlattıklarımdan sonra bu kadın,daireyi aldıktan sonra başka birine satış göstermiş.Sattığı kişide yabancı değil tanıyoruz.ikinci eşine yaşından dolayı kredi çıkmadığından başka birine dairenin tapusunu verip ikisi bir kredi çekiyorlar.Daire su anda ipotekli gözüküyor.
ve bunlar verilirken ikinci eşine tapu müdürlüğü nasıl doktor raporu istemiyor ve beni nasıl tapuya çağırmıyor.Baban böyle satış yapıyor diye anlamıyorum.Babam ölmeden önce ikinci eşi daireyi verdiği adam bana diyordu para vermeden aldım diye anlaşmalı aldık diyordu.Şimdi babam öldü.Bu seferde diyorki ben daireyi kredi çekip aldım.Şahidim de yok haliyle.Çünkü aralarında ki anlaşmayı kimse bilmiyor.Haliyle bankadan çekilmiş kredi var diyor ve ben daireyi param la aldım diyor.Daireyi alalı 6 sene oldu ama kadın halen dairede oturuyor.kadın kirada vermiyor.
Daireyi ve köyümüzdeki arsaları alabilirmiyim?
Merhabalar,
Babam şu an hayatta ve işyerini çocuklarından kaçırmak için kardeşine satış gösterdi. Biz veya ben bunun üzerinden miras kaçırma davası açabilirmiyim acaba?
İyi Çalışmalar.
Merhaba. Babam 6 sene önce tamamı arsası ile üzerine kayıtlı olan 5 katlı binamızı müteahhite vererek kentsel dönüşüm ile 4 daire aldı. Kat ittifakı tescili (yönetim planından) bu daireleri 3 çocuğunun üzerine ve kendi üzerine olmak üzere paylaştırdı. İşlemler tapuda yapıldı ve banka yolu ile bir ücret transferi olmadı. İşlemler yapıldığında babam 57 yaşında idi. Annem bu sene rahmetli oldu ve babam yalan beyan ile(tehdit korkutma kandırılma) bizim dairelerimizi geri almak istiyor. Dairelerde oturan kiracılarımızı rahatsız ediyor. En küçük kardeşimi de evden kovmuş. Kendisi Şu anda 63 yaşında ve ruh sağlığı hiç normal değil, maalesef tıbbi yönlendirme ve tavsiyelere de sıcak bakmıyor. Kendisinden 18 yaş küçük kötü niyetli bi kadın ile münasebetsiz bir ilişkisi var ve onun arkadaşları ile ortak hareket ederek bize düşman oldu. Hukuksal olarak ne yapabilirim. Hakkımı nasıl koruyabilirim. Kentsel dönüşüm öncesi yıkılan dairelerden 1.5 tanesini benim maddi imkanlarım ile yaptı ama aile arasında para alışverişlerimiz tabii ki banka kanalı ile pek yapılmadı. Bu konuda neler yapabilirim. Teşekkürler
babam 70 yıl boyunca 700 dönüm araziyi tek başına ekti ve gelirini aldı ancak şuan bu gelirle ilgili herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. bunun tespiti, bu geliri başkalarının hesaplarına aktarıp aktarmadığı,aktardı ise bunlar üzerinde hak iddia edilip edilemeyeceği, babamla beraber yaşayan 2 üvey kardeşin kendi işleri olmamasına rağmen edindiği mallar üzerinde hak iddia edilip edilemeyeceği konusunda yardımcı olabilir misiniz?
Mehmet eşimin babası kayınvalidem den boşandı ancak kızlarıyla ve eşimle konuşmuyor mirasimi onlara vermicem vakifa bagislicam demiş 65 yaş üstü öyle bir durumda eşim ve diğer kardeşleri mirastan hak telep edebilirler mi teşekkürler
İyi çalışmalar
Babam vefatından önce 2 taşınmazını bana devretti. Bu iki taşınmaz babamın adınaydı fakat benim kendi emeğimle satın aldığım için babam diğer kız kardeşlerime vermemiştir.Bende başka bir kişiye sattım. Şuanda tapu iptal davası açıldı. Burada benim yapabileceğim ne olabilir. Bu taşınmazları kendim satın aldığımı şahitlerle beyan edebilirim. Babamın kendi mülkiyeti kesinlikle yoktu.
avukat bey günaydın babam hiseli arsası vardı babamı hisesi olan adam ya alacaksın ya satacaklar diye mahkemeye verdi babamın gücü yoktur oglu olarak hem adamda hemde babamdan aldım bina yaptım tenkis davasinda açmış ablam sonucu ne olur
Merhaba. Babannem vefat etmeden önce büyük oğluna yer kalsın istemiyor. Babama devretmek istiyor bir arsasını. Önce başka birine satış, bir ay sonra da babam alıyor arsayı. Bu süreçte banka hesaplarında bir akış yok. Babannem vefat ettikten sonra amcam durumu öğrenip dava açıyor. Bu durumda amcam davayı kazanabilir mi? Mahkeme ve avukat masraflarını babama ödetebilir mi? Teşekkürlee.
Iyi geceler avukat bey benim cok karışık bir davam var babam boşanma süreci başlamadan hemen önce istememe rağmen evi benim üzerime kaçırdı annemde bana tapu iptal davası açtı sorum şu mirası red edip tapuyu babama geri verebilirmiyim davacı anneme tapuyu geri vermek istedim mahkeme masraflari avukat masraflari oldugu icin kabul etmedi davacı taraf benim üzerime olan evle ile hicbir ilgim yoktur kirada oturmaktayım ne yapmam gerekiyor teşekkürrler
Merhaba benim derdim annem sağ ve beni ölünceye kadar bakmakla yükümlü ev tabusunu erkek kardeşime satmış erkek kardeşim 3 sene önce vefat etti 8 aylık bebeği yardı oda 2 ay sonra vefat etti ev geline kaldı a nem bakılmadığı için evini geri alabilir mi evin verilmesi 20 sene oldu zaman aşımı olurmu mahkeme açsa sabitlerle geri alabilir mi evini yardımcı olursanız sevinirim teşekkür
Avukat Bey Merhaba, Baba sağ iken babamdan üzerime alacağım daireyi (satış veya bağış hangisi uygunsa) babam vefat ettikten sonra kardeşlerim dava yolu ile bozabilirler mi? Bozmamaları için nasıl bir yol izlemeliyiz. Ömür boyu bakım sözleşmesi yapılsa oluyor mu? Yada daireyi babamdan aldıktan sonra satsam başka bir daire alsam yine dava açabilirler mi? Teşekkür ederim.