Mirastan mal kaçırma olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
Burada, miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Buradaki asıl amaç, saklı paylı mirasçıların, hukuken hakları olan miras paylarına kavuşmak için tenkis davası açmalarının önüne geçilmesidir. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
İçindekiler
- 1. Muris Muvazaası Nedir?
- 2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
- 3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
- 4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?
- 5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
- 6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
- 7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
- 9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı taşıyan bir durumu ifade eder. Miras bırakanın asıl niyeti, bir mirasçısına veya üçüncü bir kişiye taşınmazını bağışlamak olmasına rağmen, gelecekte mirasçılarının taşınmaz üzerindeki miras paylarını talep etmelerini engellemek ve mal varlığından kaçınmak için bağışlama niyetini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi görünümler altında gizlemektir.
1. Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, miras bırakanın diğer mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı şekilde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
2. Muris Muvazaasının Unsurları ve Şartları
Muris muvazaası, 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı tarafından hukuk sistemimize kazandırılmıştır. Bu kararla birlikte, bir işlemin muris muvazaası olarak kabul edilebilmesi için belirli şartların varlığı zorunlu hale getirilmiştir. Aşağıdaki ilkeler bu kararla belirlenmiştir.
2.1. Görünüşteki Sözleşme – Göstermelik İşlem
Muvazaalı işlemler, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla gerçek iradesiyle uyuşmayan ve hüküm doğurmayan sözleşmelerdir. Resmi şekilde yapılan satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi, muris muvazaasının göstermelik işlemidir. Aslında, karşı taraf, devraldığı malın bedelini ödemez veya değerinin çok altında bir bedel öder. Ancak, üçüncü şahıslar yanıltılarak bir bedel alışverişi yapılmış gibi gösterilir. Bu şekilde, mal kaçırılan mirasçıların ileride tenkis davası gibi yollara başvurmalarının önüne geçilmesi amaçlanır.
Konuyla alakalı olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.2021 tarihli E. 2018/1-533,K. 2021/1189 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“…..1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına…..” karar verilmiştir.
2.2. Muvazaa Sözleşmesi
Muvazaalı işlemin diğer tarafıyla miras bırakan arasında, görünürdeki işlemin ötesinde gizli bir muvazaa sözleşmesi de bulunmaktadır. Bu durumda, işlemi gerçekleştiren miras bırakan ile diğer kişi, görünürdeki işlemin sadece diğer mirasçıları kandırmak ve göstermelik olarak yapıldığı, aslında hüküm ve sonuç doğurmayacağı konusunda anlaşırlar. Muvazaa sözleşmesinin yazılı olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu anlaşma, görünürdeki sözleşmeden önce veya aynı zamanda yapılabilir. Miras bırakan kendisi veya temsilcisi aracılığıyla bu anlaşmayı yapabilir.
2.3. Mirasçıları Aldatma Amacı
Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma amacı bulunmadıkça muris muvazaası söz konusu olamaz. Muris muvazaasına taraf olan kişiler, gerçek iradeleri ile yaptıkları işlemin beyanları arasında kasıtlı olarak bir uyumsuzluk yaratırlar. Bu şekilde hareket ederek, üçüncü kişileri yanıltmaya ve görünüşte farklı bir durum oluşturarak onları aldatmaya çalışırlar. Eğer aldatma amacı yoksa, muvazaalı bir sözleşme yapılmasına da gerek kalmaz. Bununla birlikte, üçüncü kişileri aldatma niyeti, muvazaalı işlemi hukuka aykırı hale getirmez. Yani, muvazaalı işlem bu niteliğiyle itibariyle geçersiz olsa da, hukuka aykırı değildir. Bu nedenlerle, muvazaa varlığı kanıtlandığında, taraflar aldıkları şeyleri sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri vermekle yükümlüdürler.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.9.2021 tarihli, E. 2017/1-2339, K. 2021/1138 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“Muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur ise mirasçıları aldatmak amacıyla yapılmasıdır. Daha açık bir anlatımla, 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere bu muvazaa türünde miras bırakan, mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu memuru önünde iradesini satış veya ölünceye kadar bakma akdi şeklinde açıklamaktadır.
Bu nedenle, miras bırakanın muvazaalı işlemi yaparken gerçek irade ve amacı mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır. Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmaması hâlinde 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını uygulama olanağı bulunmamaktadır.”
2.4. Gizli İşlem
Muris muvazaasında gizli işlem, miras bırakan ile karşı tarafın gerçek iradelerini birbirlerine açıkladıkları, ancak kendilerinden mal kaçırılan diğer mirasçılardan gizli tuttukları bağış sözleşmesidir. Muris muvazaasında görünürdeki göstermelik işlem, tarafların gerçek iradeleriyle örtüşmediği için geçersizdir. Ancak gizli işlem, gerekli şekil şartlarını taşıdığı sürece kabul edilir. Çünkü tarafların iradeleriyle uyumludur.
3. Muris Muvazaasında “Miras Bırakanın Asıl İradesinin Belirlenmesi”
Muris muvazaasında “miras bırakanın asıl iradesi”nin belirlenmesi, taraflar arasındaki gerçek niyetin ve iradenin ne olduğunu ortaya koymayı gerektirir. Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için aşağıdaki faktörler göz önünde bulundurulur:
- Taraflar arasındaki yazılı veya sözlü anlaşmalar: Taraflar arasında yapılan açık beyanlar, yazılı veya sözlü anlaşmalar, belgeler veya mektuplar, miras bırakanın gerçek niyetini ortaya koymada önemli deliller olabilir.
- Tarafların davranışları: Tarafların işlemleri, eylemleri ve davranışları da miras bırakanın gerçek niyetini belirlemek için dikkate alınır. Örneğin, miras bırakanın bağışladığı malı kullanmaya devam etmesi veya kontrolünü elinde tutması, gerçek niyetinin bağış yapmak değil, malı muhafaza etmek olduğunu gösterebilir.
- İkinci dereceden kanıtlar: İkinci dereceden kanıtlar, miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için kullanılabilir. Bu, tanıkların ifadeleri, yazışmalar, banka hesapları veya diğer mali belgeler gibi delilleri içerebilir.
Miras bırakanın asıl iradesini belirlemek için tüm bu faktörler dikkate alınarak bir değerlendirme yapılır. Mahkemeler genellikle delilleri değerlendirir ve miras bırakanın gerçek niyetini belirlemeye çalışır. Ancak bu, durumun karmaşıklığına ve delillerin doğruluğuna bağlı olarak zorlu bir süreç olabilir.
4. Hangi durumlar mirastan mal kaçırmaya girer?

4.1. Tapulu Taşınmazın Mirasçılardan Birine Satış Olarak Gösterilmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak tapuda satış olarak gösterir. Bu şekilde ki satış sözleşmesi tarafların gerçek iradelerine uymadığı muvazaa nedeniyle geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.2. Tapulu Taşınmazın Ara Malik Kullanılarak Satışının Yapılması
Bu durumda, miras bırakan tapuda kendi adına kayıtlı olan taşınmaz malını ara bir malik olarak adlandırılan bir kişiye devreder. Ara malik, taşınmazı kısa bir süre sahip olarak görünürken, gerçekte miras bırakanın iradesine ve kontrolüne tabidir. Ardından, ara malik bu taşınmazı düşük bir bedelle mirasçıya veya başka bir üçüncü kişiye satış yapar. Bu şekilde, miras bırakan mirasçılardan malını şeklen kaçırmış gibi görünmezken, aslında taşınmaz mal üzerindeki hakimiyetini korur.
4.3. Görünürdeki İşlem Olarak Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi
Miras bırakan, tapulu taşınmazını aslında bağışlamış olmasına rağmen göstermelik olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapar. Bu şekilde, sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığı için geçersizdir. Aynı zamanda gizlenen bağışlama sözleşmesi de şekil koşullarına uymadığından geçersizdir.
4.4. Görünürde İşlem Olarak Yapılan Bağışlama
Miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla, tapulu taşınmazını bağışlama olarak göstermesi işleminde de tarafların gerçek iradelerine uyulmadığından geçersizdir.
5. Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler
Muris muvazaası olarak değerlendirilmeyen işlemler, mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacını taşımadığından dolayı muvazaalı işlem kapsamına girmeyen işlemleri ifade eder. Bu tür işlemler, tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yapılmış ve geçerli olan işlemlerdir. Mirasçıları aldatma veya mal kaçırma amacı taşımayan, açık ve gerçek iradeleriyle yapılan işlemler miras muvazaası olarak değerlendirilmez. Bu tür işlemlerde taraflar arasında bir anlaşma vardır ve işlem hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Miras bırakanın iradesi, mirasçılarından mal kaçırma niyetini taşımadığından bu tür işlemler muvazaalı olarak kabul edilmez.
- Tapulu Taşınmazların İvaz (Gerçek Bedel) Karşılığı Devri
- Paylaştırma İradesinin Varlığı Hali
- Tapusuz Taşınmazların Devri
- Taşınırların Devri İşlemleri
- Vasiyetname Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Bağışlama Yolu İle Yapılan Kazandırmalar
- Kooperatif ve Şirket Ortaklık Payının Devri
- Kadastro Kanunda Öngörülen Haller
- Murisin Muvazaalı Borç Senedi Düzenlenmesi
- Miras Bırakanın Haricen Sattığı Taşınmazın Tapuya Tescil Ettirilmesi
- İntifa Hakkı Tesisi
- Uzun Süreli Kira Sözleşmesi Yapılması
6. Resmi Şekle Bağlı Devirlerin Muvazaa Sebebiyle İptali ve Tescili Davası
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını aldatarak onlardan mal kaçırma amacı olarak tanımlanmaktadır. Miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği mallarını, satış bedeli veya bakım hizmeti karşılığında devretmiş gibi göstermek suretiyle mirastan mal kaçırmaktadır. Bu gibi durumlarda, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, miras bırakanın muvazaalı tasarrufunun geçersizliğinin tespiti ve buna dayanılarak oluşturulan işlemlerin iptali talebiyle dava açabilirler.
6.1. Mirastan Mal Kaçırma Davasını Kimler Açabilir?
1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, muris muvazaası konusunda belirleyici bir rol oynamış ve bu dava açabilecek kişileri açıkça belirtmiştir. Buna göre, miras bırakanın gerçekte bir bağışlama yapmak amacıyla tapu siciline kayıtlı taşınmazını tapu memuru önünde satış olarak beyan etmesi durumunda, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar, miras haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir. Ancak, mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamayacaktır.
6.2. Mirastan Mal Kaçırma Davasında İspat Yükü
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında ispat yükü, muvazaanın varlığını iddia eden davacı taraftadır. Yani, kendisinden mal kaçırıldığı iddiasıyla dava açan taraf, miras bırakanındava konusu işlemdeki gerçek amacının, kendisini bu mirastan yoksun bırakmak olduğunu delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca, dosyaya sunulan deliller, miras bırakanın muvazaalı olan asıl irade ve amacını duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça ortaya koyabilecek kuvvette olmalıdır.
Ne var ki, iptali talep edilen işlemlerin doğrudan tarafı olmayan davacıların, dava konusu işlemin hangi amaçla ve ne şekilde yapıldığını bizzat bilmeleri çoğu zaman neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları başta olmak üzere yerleşik içtihatlarda, muvazaanın varlığının tanık dâhil her türlü delille ispatlanabileceğine hükmedilmektedir.
Konuyla alakalı olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.2.2021 tarihli, E. 2018/19-1013 , K. 2021/105 sayılı kararında bu husus şu şekilde hükme bağlanmıştır:
“………Mirasçılar, miras bırakanın yapmış oldukları hukuki işlemlerde kural olarak halef sıfatıyla taraf sayılırlar. Bunun sonucu olarak, mirasçılar ancak miras bırakanın sahip olduğu ispat imkanlarından faydalanabilirler. Ancak, miras bırakanın muvazaalı borç senedi düzenlemesi, mirasçılar aleyhine bir işlem olup, mirasçılar ile miras bırakanın hukuki menfaatleri çatışmaktadır. Bu nedenle, mirasçılar, muvazaalı borç senedinin hükümsüzlüğü talebiyle açacaklar davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler ( Arslantürk, s. 91 ). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1978, 1976/13-3608 E., 1978/338 K.; 12.04.1985 tarihli ve 1983/4-558 E., 1985/317 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
6.3. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasını açan mirasçı tapuda malik olarak görünmemekle birlikte, muvazaalı işlemi yapan miras bırakanının ölüm tarihi itibariyle aynı hak sahibi haline gelmiş kabul edilmektedir. Ayni haklar zamanaşımına tabi değildir, dolayısıyla muris muvazaası davası, ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Mirastan mal kaçırma davasının, miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.
Önemli Not : Muvazaalı şekilde devir işleminin gerçekleştiği miras bırakan hayatta iken bile öğrenilmiş olsa bile, muris muvazaası davası açılamaz. Miras bırakan hayatta olduğu sürece, mirasçılar muvazaalı işlemi gerekçe göstererek dava açma hakkına sahip değillerdir. Bu durumda, muris muvazaası davası ancak miras bırakanın vefatından sonra açılabilir.
6.4. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Harçlar
Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları nispi harca (Dava değerine göre oransal olarak belirlenen) tabidir. Dava konusu taşınmazın değeri dava açıldığı anda tam olarak belirlenememektedir. Bu nedenle, davanın açıldığı sırada genellikle düşük bir bedel gösterilerek harç ödenmektedir. Davanın ilerleyen aşamalarında, bilirkişi tarafından gayrimenkulün değeri belirlendikten sonra, harç miktarı tamamlanmakta ve talep edilen miktar artırılabilmektedir.
Öte yandan, “muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası” uygulamada “tenkis davasıyla” birlikte terditli olarak açılabilmektedir.
Uygulamada en sık karşılaşılan muris muvazaası davası türüne ilişkin detaylı bilgi için “Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Sebebiyle Tapu İptal ve Tescil Davası” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz
7. Mirastan Mal Kaçırma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Mirastan Mal Kaçırma davasında yetki ve görevli mahkeme aşağıdaki kurallara göre belirlenir:
Yetkili Mahkeme: Dava konusu taşınmasın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleri yetkilidir.
Görevli Mahkeme: Mirastan mal kaçırma davasında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
8. Muris Muvazaası ve Tenkis Arasındaki Farklar
Muris muvazaası ve tenkis, miras hukuku alanında farklı kavramlardır ve farklı hukuki durumları ifade ederler. İşte muris muvazaası ve tenkis arasındaki temel farklar:
Konu ve Talep:
Muris Muvazaası: Mirasçılar, miras bırakanın gerçek iradesini gizleyerek veya değiştirerek mirasçıları aldatma amacıyla yaptığı hukuki işlemin iptalini talep eder.
Tenkis: Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın vefatından önce gerçekleştirdiği saklı paylarını ihlal eden, aşırı bağışlamaların veya mal devirlerinin düzeltilmesini talep eder.
Zamanaşımı:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, ayni haklara ilişkin olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Miras bırakanın ölümünden sonra her zaman mirastan mal kaçırma davası açılabilir.
Tenkis: Mirasçılar, saklı paylarının zedelendiğini öğrendiklerinden itibaren bir yıl içinde her halükarda, miras bırakanın ölümünden itibaren on yıl içinde tenkis davası açmalıdırlar. Aksi takdirde, bu sürenin sonunda tenkis davası açma hakları düşer.
Taraflar:
Muris Muvazaası: Muris muvazaası davası, saklı pay sahibi olsun veya olmasın mirasçıların her biri ve ayrıca tereke temsilcisi tarafından açılabilir.
Tenkis: Tenkis davası, sadece saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılabilir.
Sonuçlar:
Muris Muvazaası: Muvazaanın varlığının ispatlanması halinde sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle, tapu kaydının tamamen iptaline karar verilir.
Tenkis: Tenkis davasında sadece saklı paya aşan kısmın tenkisine karar verilir.
Saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilecek tenkis davasına ilişkin detaylı bilgi almak için Tenkis Davası Nedir? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
9. Muris Muvazaası ve Tenkis Davası Birlikte Açılabilir mi?
Her iki dava da miras bırakan tarafından yapılan tasarruf ve temliklerin iptali yada düzeltilmesi için mirasçılar tarafından tek başına veya terditli (kademeli) olarak açılabilir.
Terditli (kademeli) davada, öncelikle miras bırakanın yaptığı işlemin muris muvazaası nedeniyle tamamen iptal edilmesi talep edilir. Eğer mahkeme muvazaayı kabul etmezse, ikinci kademede tenkis talebi değerlendirilmesi ve saklı paylı mirasçının mirastaki saklı payının korunması talep edilir.
Terditli olarak açılan muris muvazaası ve tenkis davalarının usuli şartların varlığına rağmen tefrikine (ayrılmasına) karar verilmesinin usul ekonomisine uygun olmadığı kabul edilmektedir. Davaların birlikte açılması tüm iddia, savunma ve delillerin birlikte değerlendirilmesini sağlayacak ve birbiriyle çelişen kararlar verilmesinin de önüne geçecektir.
Her iki davanın birlikte ve terditli olarak açılması durumunda, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili ve görevlidir.


Annem ve babam ortak mülkiyetindeki taşınmazın tapusunu, bakma akdi ve süresiz intifa hakkı ile bana verdiler. Annem ve babamın vefatı halinde diğer mirasçıların taşınmaz üzerinde hak talebi olur mu?
İyi günler.
Annem kendine aldığı evi, bir süre sonra, kardeşimle beraber oturacaklar diye, evin tapusunu kardeşimin üzerine geçirmiş. Bunu da kendi ağzıyla söyledi. Biz iki kardeşiz, kardeşim evli ve annemin başka bir mirası yok. Ben de evliyim ve emekliyim, kirada oturuyorum. Annem vefat ettiğinde kardeşime mal kaçırma davası açabilir miyim? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.
merhaba babam sağken arazimizi satmış ama alan kişi üvey amcamın oğlu ama araziyi abimler kullanıyor belli bir süreden sonrada abimin oğluna verecekler yani mal kaçırma yaptılar, tabi satış yapılan kişi o dönemde çalışmışmıyordu babamın para aldığını kanıtlayacak bir hesap durumuda yok babam vefat etti ortada bir ev var ev kızlara burası erkek kardeşinize denildi çıktı ama ben annemin emegini vermek istemiyorum bu konu hakkında yorumunuzu alabilirmiyin?
Merhaba
Anneannem bankadaki adına kayıtlı olan para ile dayımın zürene ev almış durumda, anneannem kendi iradesi ile bu işlemi yapmış ancak kendisi 80 yaşında ek olarak bankadaki parada 3 kardeşin yani annemin , teyzemin ve dayımın hakkı mevcut ancak alınan evin tapusu dayımın üzerine yapılmış durumda. annem ve teyzem bu durumda haklarını aramak için ne yapabilirler ve süreç ne şekilde ilerler ve sonuçlanır?
teşekkürler
iyi günler dilerim ilk önce..Örnegin;4 kardeşe kalmış bir tapulu arazi var ama kardeşlerden birisi gizli sözlşeme ile tapuyu baska birine devrediyor .Bu durumda ne yapılabilir ?
selamlar kısaca sorum :babadan oğula bağış olarak yapılan malın (değeri düşük gösterilerek) diğer mirasçıların ileride dava açmasını önlemek için neler yapılabilir. teşekkürler.
merhabalar dedem babama hayattayken arsasını 100bin tl gösterek verdi.halalarımın almasını istemiyor çünkü onlarla uzun zamandır konuşmuyor.bizde dedem vefat ederse mirascıların dava açabileceğini öğrendik.tapu iptali yaşanmaması için şu an neler yapabiliriz.
not:babam arsayı dedeme geri verip yüksek miktar gösterip bankadan dekontla işlem yaparsa lehimize olur mu ?
şimdiden teşekkürler.
Merhaba.Dedem para durumu iyiyken her çocuguna ev alıp verdi.3 kızı 1 oğlu var.Oğlunun tek oğluyum bende.Dedem beni çok sever adını taşıyorum zaten.Babama fazladan dedemin kendi üzerine olan yazlığı verdi fakat verirken 18 yaşını geçince bunuda torunuma verirsin diye sözde güvenip tapuyu vermiş.(Satış olarak göstermiş).Belli bi sürece sonra bende hayatımı kurmak için evi istedim şuandada 27 yaşındayım.Babam dedemin rahatsızlığını kullanarak hatırlamıyor diyerek evi bana verdi diyip geçiştiriyor.Güvenip seneler önce tapuyu üstüme almadığım babam şuanda vermemek için neler diyor bana neler.Dedem şuan alzheimer 85 yaşında yaşıyor Pek herşeyi hatırlamıyor arada bana verdiğini söylüyor aklı gelince.Ben 26 yaşındayım evi üstüme alamıyorum babamdan dolayı.Halalarım durumu biliyor ama babam vermeye yanaşmıyor hiçbi türlü.Tapuyada şerh koydurmuş.Bi yandan korktugum nokta halalarım durumu biliyor ama dedemin bu durumunu kötüye kullanarak onlarda dava açıp hak talep ederlerse sonuç ne olur?Olan bana olacak diye moralim bozuluyor.Konuşarak uzlaşamıyorum babamla ölünce alırsın diye kafaya takmış.Bende miras malı olmadığını söyleyip senelerdir almadım diye pişman ettin güvendiğime sana diye tartıştım.Ben nasıl alabilirim üzerime evimin tapusunu.Nasıl bir yol izlemeliyim?Ayrıca 3 halamın hak talep etseler evim onlara gitme ihtimali nedir?Şimdiden cevabınız için teşekkürler.
Selamlar.bir yakınımızın annesinin 2 çocukları var anne sağ iken evini satıp parasına kızına veriyor.kız parayı hiç bankaya yatirmiyor
Kızı da yurtdışı ndan kendine ev alıyor.
Bunun için bir şey yapılabilir mi? Teşekkürler
Merhabalar.Babam arsa karşılığı belediyeden bir ev aldı ve bu evi belediyeye kalan borcuyla birlikte hak talep etmeden noterde bana devretti.Şimdi ben bu evin borcunu ödüyorum.Sorum şu diğer kardeşlerim babamın vefat ettikten sonra bu evde bir hak talebinde bulunabilirler mi?Benim bunu önlemek için ne yapmam gerekir?Teşekkür ediyorum.İyi çalışmalar.
Merhabalar… Size bir sorum olacaktı. Benim babam sadece bir evladına mirasını bırakmak istiyor. Ve bunun için baya çaba gösteriyor. En son erkek kardeşimin karısına kendisine ölene kadar bakma karşılığında mirasını ona devretti dediler. Ben hakkımı nasıl alabilirim hocam? Ölümü gerçekleşse dahi hakkımı alamaz mıyım? Teşekkür ederim…
Merhaba benim annanem annemden mal kaçırmak için dayımın oğlunun kayın pederinin üstüne daire beriyor ordan başkasına satış yapılıyor ve 85 yaşında annanem bu durum da ne yapa biliriz hala yazışır annanem
Iyi günler efendim Babam 2 evlilik yaptı ve şuan 2. Evliliğinden olan esindenim 1. Eşinden 3 çocuğu var Babam in 1 tane evi var ve bunu annem veya bana vermek istiyor 30 yıldır 1. Eşinden olan çocuklarıyla görüşmüyor ilerisi için ne yapabiliriz nasıl bizim olabilir yardımcı olursaniz seviniriz
Merhaba babam beni eski esimle yeniden baristim diye reddetti simdi kanser ve ben onu gormek istediğim halde o beni istemiyor 7 ay once onlarla yasiyordum bosanip gittigim gunden beri kredi cekip calisip cocugumun bile nafakasini onlara yediriyorum hala uzerimde kredi borcu var onlara ait ödüyorum bana miras vermeyecekmis oyle soylemis ablama ablamda alma diyor seni istemiyor diyor annem sağ hala ben oturcam bu evde diyor ben ölünce naparsaniz yapin diyo babam ölünce tabuyu annem uzerine alabilir mi yada anneme devrederse ne yapabilirim teşekkürler
Merhabalar Esimin babası ölmeden önce evini eşimin abisinin üzerine vermis ve eşimin abisi evi amcasına satmis bu durumda bizim dava acma hakkimız varmidir tapu iptali icin.
Türk Medeni Kanunu’nun 683. Maddesine göre Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Kişinin tasarruf yetkisinin kısıtlanması aile hukuku ve fiil ehliyetinin kısıtlanmasını gerektirecek bir halin bulunması durumunda mümkündür. Yani kişi sağlığında hakkında alınmış bir kısıtlılık kararı yoksa kişi malvarlığı değerleri arasında olan taşınır veya taşınmaz mallarını yasal sınırlamalara aykırı olmamak kaydı ile istediği şekilde tasarruf edebilir.
Mirastan mal kaçırma, bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir.
Mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davasını açabilecek kişiler ise; miras hakkı çiğnenen mirasçılardır. Türk Medeni Kanunu’nu göre mirasçılar mirasçılık sıfatını ölüm anında kazanır. Bu sebeple; henüz miras hakkı doğmadan, yani mirasbırakan vefat etmedikçe bu davanın açılması mümkün değildir.
Dolayısıyla; babanız vefat ettikten sonra, miras haklarının çiğnendiğini düşünen tüm mirasçıların ve sizin mirastan mal kaçırma (muris muvazaası) davası açmanız mümkündür.
Özellikle belirtmek isteriz ki, soru ve yorumlarınıza vermiş olduğumuz cevaplar, kişisel hukuki yorum ve bilgilendirme niteliğinde olup, hak kaybına uğramamanız açısından, detaylı bilgi için avukat bir meslektaşımıza müracaat etmenizi tavsiye ederiz.
Merhaba, biz 2011de türkiyeden ev aldık. Benim altinlarim satildi, birazda birikmiş paramız vardi. Türkiyeden kayınvalideme paranın üstünü tamamlamak için kredi çektirdik. Evi ozaman kayìnvalidemin üzerine tapuladik. Krediyi tamamini eşim ve Ben ödedik. Kayìnvalidem krediyi tamamen ödediğimizden sonra tapuyu eşimin üzerine tapuladı. Isterdimki benimde ismim yazilsin. Sonucta bende az calismadim. Tapunun üzerinde bağış yapilmiş yaziyor. Bu nedemek oluyor? Eşimin başina bisey gelse benim hakkim ne olacak? Diger tapularda Satiş yaziyor. . Bu tapuda neden bağış yapilmiş? Bu arada cocuklarimiz var. Eşimin ise bir kardeşi var! Simdiden teşekkürler
merhaba benim babam kız kardeşime 20 yaşımdayken 20dönüm bir arazı aldı şuan o arazı çok değerli bunun yanı sıra fıstık bağı 2 tane daire aldı biz buna dava açsak alabilir miyiz tapuda kullanım hakkı babama ait yani kullanım hakkını babam almş seyh koydurmuş ama ölünce kız kardeşime geçti
Merhaba alacaklı olduğum bir şahistan 2014 yılında ist 19.icra’da icra dosyam var ve 5 yılın sonunda borçlu sahıs taahhüdname imzaladı fakat 1 ay geçti hala borcunu ödemediği gibi inkar ediyor.Ne yapabilirim?Tavsiyeniz nedir?Tşkrler….
Biz iki kız kardeşiz. Babamız 2011 aralıkta vefat etti. Annesi ve üç kardeşi hayattalar. Kardeşlerinden birisi annesinin üzerine olan bir dükkanı kendi üzerine alıp daha sonra eşinin kardeşinin üzerine yapmıştır. Ayrıca yine bir dairesinide satışa çıkardılar. Anneleri vefat etmeden bütün mal varlığını satıp paylaşma derdindeler. Biz babamızın temsilcileri olarak bize herhangi bir şey bırakmamayı planlamaktalardır. Anneleri yaşlı ve unutkandır. Yakın bir zamanda kaybolup karakoldan polislerin oğullarını aramasıyla bulunup eve getirilmiştir. Ancak annelerinin herhangi bir sağlıkla ilgili raporu bulunmamaktadır. Düşüncemiz sahte imza kullanıp satışı yaptıkları yöndedir. Bunun ispatını nasıl yapabiliriz ve önüne nasıl geçebiliriz. Satışı nasıl durdurabiliriz. Babamızın mirasçıları temsilcileri olarak ne yapmamız gerekir?